Anadolu Ajansı tarafından
19 Haziran, 2024 16:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Trabzonlu mimar Türkiye’nin kumaş kültürünü müzede yaşatmayı hedefliyor

TRABZON (AA) - DUYGU AVUNDUK - Trabzonlu mimar Emre Karadeniz, Türkiye'de üretilen kumaş türlerini kayıt altına almak için 7 yıldır çok sayıda kumaş örneği ve belgenin yer aldığı koleksiyon oluşturdu.

Ortahisar ilçesine bağlı İskenderpaşa Mahallesi'nde ailesine ait dairenin iki odasını adeta manifaturacıya dönüştüren Karadeniz, birbirinden renkli kumaşın yanı sıra düğme, makas, ütü, fotoğraf ve afişleri burada biriktiriyor.

Trabzon Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür İşleri Şube Müdürü Karadeniz, AA muhabirine, çocuk yaşlarda tedavi amacıyla gittiği Ankara'da çok güzel kumaşların satıldığı dükkanlar gördüğünü anlattı.

Kumaşların renklerinden çok etkilendiğini anlatan Karadeniz, "Bir kumaş mağazasının önünden geçerken vitrindeki renkli kumaşlara bakakaldım. Gerçek mi hayal mi hatırlamıyorum ama zihnimde dolaşan hikaye bu. 2005'te bu mağazanın var olup olmadığını öğrenmek için Ankara'da gezmeye başladım ve bir kumaş mağazası buldum. Hala her yıl gider, müze gibi ziyaret ederim orayı." dedi.

Karadeniz, ilk olarak 1995'te eski basım para toplamaya başladığını belirterek, sonraki yıllarda da kendine özgü yeni bir alan olarak kumaşları seçtiğini ifade etti.

Yaklaşık 7 yıldır Türkiye'de üretilen kumaş örnekleri topladığını vurgulayan 41 yaşındaki Karadeniz, zamanla bu tutkusunun kumaşlarla ilgili bilgi içeren belge, dergi, kitabın yanı sıra terzi malzemeleri ve dokuma sanayinde kullanılan çeşitli ürünleri biriktirmeye dönüştüğünü dile getirdi.

- Kumaş toplamak için 26 şehir gezdi

Kumaş koleksiyonu yapmaya karar verdiğinde ilk ziyaretini Artvin'e gerçekleştirdiğini belirten Karadeniz, "Ve o günden bugüne kadar 26 il, onlarca ilçe gezdim. Ankara, İstanbul ve Bursa gibi şehirlere birden fazla gittim. Pandemi süreci de bir dönüşüm noktası oldu. Online müzayedeler ve internet ortamında satış yapan firmaların artmasıyla sosyal medyadan ürünler aldım. Pandemi olmasaydı bu kadar ürünü bir araya getirebileceğime inanmıyorum. Yurt dışına her çıktığımda da Türk kumaşı arıyorum birçok ülkede ama pek birşey bulamadım." diye konuştu.

Karadeniz, 1800'ün ortalarından 2000'lerin başına kadar bilgi ve belge açısından kumaşa dair elinde birçok ürün bulunduğuna işaret ederek, şunları söyledi:

"Benim için en değerli olan şey hikayedir. Çünkü ürünler bir hikayenin aracılarıdır, önemli olan hikayenin devam etmesidir. Amacım Türkiye'nin son kumaş kültürünü kayıt altına alarak, gelecekte insanların beğenisine sunmak. Koleksiyonda çok çeşitli ürün var. Türk tekstil sanayisinin ürettiği binlerce metre yünlü kumaş, Anadolu'nun en önemli elyafı olan Ankara keçisinden dokunmuş angora, ipekli, döşemelik-perdelik ve top kumaşlar var. Özellikle Sümerbank başta olmak üzere Mensucat Santral, Bossa, Çukurova gibi birçok ünlü fabrikanın pamuklu kumaşları da yer alıyor."

Kumaşın her alanda izini süren belge ve bilgilere de meraklı olduğunu anlatan Karadeniz, şöyle devam etti:

"Bunların arasında kartpostallar, fotoğraflar, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminden kumaş kartelaları, broşürler, dergiler, faturalar, gravürler, kartonetler, haritalar, karikatürler, tenzilat kuponları ve ordinolar, ilk gün gazeteleri var. Tekstil malzemeleri, kitaplar ve terzi malzemeleri, ibrişimler, düğmeler, tekil kıyafetler, Ankara keçisinden yapılan lizözler ve sof kumaş... Birçok alanda kumaşın izini sürmeye çalışıyorum."

- Büyük Önder Atatürk'ün hatırası

Karadeniz, kumaşları sevdiği için bu kadar emek harcadığını ifade ederek, "Koleksiyonumun en değerli parçaları, 1981 yılında Atatürk'ün doğumunun 100. yılı için Sümerbank Merinos Fabrikası'nın kenar antetli kumaşlarıdır. Bunlar, Atatürk'ün giydiği kumaşlardan birebir olarak yapılmış. Cumhuriyetin 60. yılı, Sümerbank'ın 60. yılı için dokunmuş kumaşlar, Kula Mensucatın erken dönem sanayi kumaşları, ilk kenar yazılı kumaşlar da var." dedi.

Koleksiyonundaki kumaşların özelliklerini de anlatan Karadeniz, Trabzon'un Tonya ilçesindeki terziden kumaş almak için ilçeye 8 defa gittiğini, Giresun'daki düğme kutusunu almak için de iş yeri sahiplerini zor ikna ettiğini belirtti.

Karadeniz, hedefinin 81 ili gezmek olduğunu vurgulayarak, Türkiye'nin kumaş kültürünü kayıt altına alarak İstanbul'da tekstilin kalbi olarak bilinen Sultanhamam'da "kumaş müzesi" açmayı arzuladığını sözlerine ekledi.

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
15 Nisan, 2025 16:14 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Sebze ve meyveleri yıkamadan yemeyin!

Tarım ilaçları tarıma zarar veren etkenleri ortadan kaldırırken, üretilen mahsuller doğru tüketilmediğinde vücuda bazı zararlar verebiliyor. Medicana Konya Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Devrim Deniz, tarım ürünlerine zarar veren etkenleri bertaraf etmek üzere üretilmiş olan pestisitlerin mutfakta kullanılan gıdalardan en iyi şekilde temizlenerek tüketilmesi gerektiğini söyledi.

Dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşması beklenirken; tüketilen tarım ürünlerine olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Artan nüfus, azalan tarım alanları nedeniyle sebze ve meyvelerin yetmesi için çeşitli yöntemler kullanılıyor. Kullanılan tarım ilaçlarının insan vücudunda çeşitli hastalıklara yol açabileceğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Devrim Deniz, tüketicilere sebze ve meyvelerin mutlaka iyi bir şekilde yıkanarak yenmesi konusunda uyarıda bulundu.

Maruziyet süresi önemli

Zirai mücadelede, kimyasal bazı yöntemler bitkileri korurken; insanlarda bazı sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Kullanılan tarım ilacının çeşidine, maruz kalınan süreye ve nasıl maruz kalındığına bağlı olarak çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabileceğine değinen Uzm. Dr. Devrim Deniz, şu bilgileri verdi: "Tarım ilacı kalıntısının vücutta birikmesi, sindirim sistemindeki faydalı bakterilerin ölümüne ve bağışıklık sisteminin zarar görmesine yol açabilir. Farklı sistemlerde sorunlara da neden olabilir. Bu nedenle üretilen mahsuller mutfağa girdiğinde tüketicilerin bazı kurallara dikkat etmesi önem taşır."

"Meyveleri kabuğuyla yiyecekseniz karbonatlı suda bekletin"

Pestisitlerin bilinçli kullanılmasının hem yetiştiricilerin hem de tüketicilerin sağlığı için son derece önemli olduğuna değinen Uzm. Dr. Deniz, "Bu nedenle bilinçli üretici ve bilinçli tüketici olmak gerekir. Bilinçli olurken, organik bile olsa sebze ve meyveler mevsiminde tüketilmelidir. Her ihtimale karşı alınan bir meyve ve sebzenin, dalından taze koparılmış olsa bile yıkanması gerekir. Suda çözünen ve sistemik olmayan bir pestisit kalıntısını, bir bitki kabuğunun içinde yetişen kuru baklagiller için, su ile yıkamak yeterli olabilmektedir. Kabuğuyla yenen meyve ve sebzeleri önce karbonatlı sonra sirkeli suda 15 dakika beklettikten sonra durulamak, kalıntıların büyük oranda arındırılmasını sağlayabilir. Mutfaklarda kullanılan gıdaların yetiştirilme şeklinin yanında tüketilmeden önce hijyen ve pestisitten arındırılmış olması konusunda da dikkati elden bırakmamak çok önemlidir" dedi.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.