Okan Şimşek tarafından
04 Eylül, 2024 10:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-

EĞİTİM SİSTEMİ DİKİŞ TUTMUYOR

Türk Eğitim-Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu, 2024-2025 eğitim öğretim yılının, hayırlı ve başarılı geçmesi temennisinde bulunarak,  mevcut eğitim öğretim sistemini de eleştirdi. Kurtoğlu “ Eğitim sistemi dikiş tutmuyor” Yeni eğitim öğretim yılının başlaması nedeniyle, Türk Eğitim-Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu, gazetemize açıklamalarda bulundu. Mevcut eğitim öğretim sistemini eleştiren  Başkan Kurtoğlu, eğitimde sil baştan mantığının bırakılıp, uzun soluklu uygulamaların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. EĞİTİM SİSTEMİ DİKİŞ TUTMUYOR Ülkemizde eğitim sisteminin dikiş tutmadığını belirten Türk-Eğitim Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu “Ulusal bir eğitim politikamız yok. Bakandan bakana, Yükseköğretim Kurumu (YÖK) başkanından YÖK başkanına değişen eğitim sistemi dikiş tutmuyor. Türkiye'nin acilen ulusal bir eğitim politikasına ihtiyacı var.Ülkeleri ayakta tutan ve ileriye taşıyan yegâne alan eğitim ise onu siyaset üstü bir yaklaşımla ele almamız gerekiyor.Eğitimde sil-baştan mantığı bırakılmalı, yönetim değişikliğiyle birlikte değişmeyecek, uzun soluklu uygulamalar hayata geçirilmeli” OKULLAR SINAVA GİRİŞ BİLETİ VEREN BİNALAR OLDU Okulların sınavlara giriş bileti veren binalar olduğunu belirten Kurtoğlu “ Sınavlar eğitim sisteminin en büyük sorunu. Türkiye'de okul, bilgi vermenin yanı sıra yaşam becerisi kazandıran en önemli kurum olmaktan çıkarak, sınavlara giriş için gerekli olan belgenin alınacağı bir binaya dönüştü. O nedenle okulu kıymetli yapmadığımız hiçbir sistemden verim bekleyemeyiz.Geldiğimiz süreçte sınavlar, eğitim-öğretim sürecinin olağan bir parçası olmanın ötesine geçti; tüm eğitim sisteminin amacı bir sıralama sınavına hapsedildi.Yani "sınav için eğitim" anlayışı tüm sistemi esir aldı. O nedenle bugün pek çok liseli okulda vakit kaybetmemek ve sınavlara hazırlanmak için kaydını açık liseye alıyor.Unutulmamalı ki sınav sistemi, aileler için hem maddi hem manevi büyük bir külfet haline geldi Fırsat eşitliğini, eğitimde adalet ya da adaletli eğitimde aramalıyız” EĞİTİM SİSTEMİ NİCELİK SALGININA YAKALANDI Türkiye’de eğitim sisteminin nicelik salgınına yakalandığını söyleyen Başkan Kurtoğlu “Niceliğe boğulan eğitimde nitelik mumla aranıyor. Türkiye'de eğitim sistemi nicelik salgınına yakalandı.Yıllardır virüsü engellemek için aşı çalışmaları yapılıyor ama henüz sonuç alınamadı.Nicel ile nitel arasındaki anlam farkını çözdüğümüzde eğitimde yol almaya başlayacağız.İlkokulu bitirmiş yaklaşık yedi çocuktan biri okuduğu basit bir metni dahi anlayamıyor.12 yıllık zorunlu eğitimi tamamlayan bir öğrenci ancak 9 yıl eğitim almış kadar öğrenme düzeyine sahip olabiliyor.  İlkokul ve ortaokulda haftada 5 saat matematik dersi verilmesine rağmen LGS'ye giren yaklaşık 85 bin öğrenci bir soruyu dahi doğru yanıtlayamıyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) Temel Yeterlilik Testi'nde (TYT) tek bir neti olmayan aday sayısı yaklaşık 97 bin. Öğrenciler okuduğunu anlamıyor, dört işlem yapamıyor. Türkiye'de temel eğitimi bitirmesine rağmen okuduğunu anlamayan, dört işlem becerisi dahi kazanamamış öğrencilerin oranları azımsanmayacak düzeyde.Öyle ki, ilkokulu bitirmiş yaklaşık yedi çocuktan biri okuduğu basit bir metni anlayamıyor”dedi Türk Eğitim-Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu, açıklamalarına şu şekilde devam ettirdi: “ Öğretmenin sistemdeki itibarı neredeyse bilinçli bir şekilde sıfırlanmış durumda. Öğretmene atfedilen değer branşından çıkan soru sayısıyla doğru orantılı. Yıllar içinde bilgiye ulaşmanın yöntemleri değişti .Eğitim sistemimiz ise ne yazık ki bu hıza ayak uyduramadı ve öğretmenliğin toplumsal statüsü değişti. Bugün öğretmenlik mesleği teknik sınav hazırlayıcılığı ve mekanik bilgi aktarıcılığına, neredeyse dersine girdiği çocukların her davranışını kabullenerek onları memnun edecek dadılık pozisyonuna indirgendi .Öğretmenler kısa zamanda daha çok içeriğin aktarılabileceği öğretim yöntemlerine yönelmek zorunda kalıyor, öğrenciler için bilgiyi anlamlandırmak ve öğrenmekten keyif almak geri plana atılıyor.Öğretmenlik mesleğinin statüsünün ve itibarının yeniden tesis edilmesine ihtiyaç var. Türkiye'de her yıl merkezi bütçeden aslan payı eğitime ayrılır. Ancak eğitime yapılan harcamaların pozitif ekonomik çıktılar sağlaması, eğitimin nitelikli insan kapasitesini artırma gücüne ve kaynakların etkin kullanımına bağlı.Bütçeden en yüksek pay eğitime ayrılsa bile, neredeyse yarım milyon öğrenci hala 50 kişilik sınıflarda eğitim görüyor.18-24 yaş aralığındaki gençlerin yüzde 62'si eğitimden ayrılıyor. Yükseköğretim mezunu her 4 gençten 1'i iş bulamıyor.Her 3 gençten 1'i ne eğitimde ne istihdamda var. Öğrenci başına yapılan eğitim harcamaları OECD ortalamasının yarısından daha az.Hane halkının yüklendiği eğitim maliyeti OECD ortalamasından iki kat fazla.Bu göstergelerle eğitim sistemimizde kaynakların verimli kullanılabildiğini söylemek ne yazık ki mümkün değil. Eğitim fakültelerinin geleceğe uygun bir programlamaya ihtiyacı bulunuyor.21'inci yüzyıl Türkiye'sinde "Nasıl bir öğretmen yetiştirmek istiyoruz?" sorusunun cevabı net olarak ortaya konmuş değil.Bu da etkili öğretmen yetiştirme modelinin oluşturulmasının önünde büyük engel teşkil ediyor.Bu sebeple, Türkiye'de hem uluslararası eğitim politika önerilerini hem de ulusal ihtiyaçları göz önünde bulundurarak oluşturulmuş öğretmen yetiştirme programlarından söz edemiyoruz. Türkiye’de eğitimin yönetimi/idaresi neredeyse evlere şenlik halde. Bırakın siyasi iktidarların değişimi ile farklı uygulamaları bakan değişikliği ile her bakana ya da onların mensup olduğu cemaat, cemiyet anlayışına göre idareci atamaları ve öğretmen alımları yapılıyor. Atanan idarecilerin büyük bölümü ya aynı branştan ya da aynı cemaat ve cemiyetten olacakmış mecburiyeti içerisinde algılanıyor sanki. Ayda 20-30 saat fazladan ders ücreti alınacak pozisyonda idareci olabilmek için yeterlilik yerine sendikası ya da siyasi yandaşlığına bakılıyor. Bu konuma gelmek isteyenlerde buna göre göstermelik pozisyon alıyorlar maalesef.   Her şeye rağmen umudumuzu yitirmeden Mustafa Kemal Atatürk’ün “muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” düsturu; peygamberimizin “ilim çin’de de olsa alınız” hadisi doğrultusunda pozitif bilimin ışığında karanlıkları aydınlatma, mücadelesi veren meslektaşlarımız için  2024-2025 eğitim-öğretim yılının hayırlı ve başarılı geçmesini,eğitim seviyesindeki tüm evlatlarımıza ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyoruz"
blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
19 Nisan, 2025 16:25 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Alev alan otomobile ilk müdahaleyi okul müdürü yaptı

Karabük’te seyir halindeyken alev alan arabada çıkan yangın, olay yerinden geçen bir okul müdürünün yangın tüpüyle yaptığı müdahale sayesinde büyümeden söndürüldü.
Olay, Ergenekon Mahallesi Fatih Caddesi üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye nazaran, İbrahim C.’ye ilişkin park halindeki arabanın motor kısmından dumanlar yükselmeye başladı. Kısa müddette alev alan araçtaki yangını fark eden etraftaki vatandaşlar durumu 112 Acil Davet Merkezi’ne bildirdi.
İtfaiye grupları gelene kadar Mehmet Mescier Özel Eğitim Uygulama Okulu Müdürü Adnan Taşlıyan, okuldan aldığı yangın tüpüyle yanan arabaya müdahale etti. Okul müdürünün süratli ve itidalli müdahalesi sayesinde yangın, itfaiye grupları olay yerine ulaşmadan denetim altına alındı.
İhbar üzerine bölgeye sevk edilen Karabük Belediyesi itfaiye grupları, araçta soğutma çalışması gerçekleştirdi. Yangında rastgele bir can kaybı yahut yaralanma yaşanmazken, araçta maddi hasar meydana geldi.
Yangının çıkış nedeniyle ilgili inceleme başlatıldı.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.