Yüksek ateş ve aşırı terleme lenfoma belirtisi olabilir

Yüksek ateş ve aşırı terleme lenfoma belirtisi olabilir

Yayın: 18.09.2017 00:03
Paylaş:
A+ A-

Lenfomanın en önemli belirtisinin lenf bezelerinde büyüme olduğu, ayrıca 38 dereceyi aşan ateş, son altı ayda yüzde 10’dan fazla kilo kaybı, çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette gece terlemesi yer aldığı belirtildi.

Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu üyesi Doç. Dr. Meltem Kurt Yüksel, 15 Eylül Dünya Lenfoma Günü Farkındalık Günü nedeni ile Lenfoma hastalığı hakkında şu bilgileri paylaştı: “Lenfoma, lenfatik sistemin kötü huylu bir hastalığıdır. Tüm dünyada bir milyondan fazla insan lenfoma ile yaşamaktadır ve her gün ortalama 1.000 kişi lenfoma tanısı almaktadır. Başlıca Hodgkin ve Hodgkin- dışı lenfoma olarak iki gruba ayrılan lenfomaların, 60’dan fazla alt tipi mevcut olup, her alt tipin klinik karakterizasyonu ve tedavisi farklıdır. Lenfoma konusundaki bilgilerin büyük bir hızla geliştiği ve bu gelişmelerin tedaviye yansıması sonucu yeni ajanların hastalık tedavisinde çığır açtığı günümüzde, lenfoma alt tipi konusunda farkındalık önem kazanmaktadır. Bu farkındalığın oluşturulması ile en doğru tedavi, en doğru zamanda, en doğru hasta için uygulanacaktır. Örneğin bazı lenfoma tiplerinde yüksek doz tedaviler uygulanabileceği gibi, bazı tiplerde tanı konulduktan sonra hiç bir tedavi başlanmadan hastalar uzun yıllar sorunsuz olarak izlenmektedir.
Lenfoma klinik olarak lenf bezelerinde büyüme ile kendini gösterdiğini belirten Doç. Dr. Yüksel şöyle devam etti:, “Büyüyen lenf bezeleri boyunda, koltuk altında veya kasıkta elinize gelebilir. Hastalıklı lenf bezelerinde genellikle ağrı olmaz iken, zaman içinde büyüme ve çoğalma görülebilir. Lenfomanın diğer belirtileri arasında 38C’yi aşan ateş, son altı ayda yüzde 10’dan fazla kilo kaybı, çamaşır veya çarşaf değiştirmeyi gerektirecek şiddette gece terlemesi yer almaktadır. Bu şikayetleri mevcut olan bireylerin doktorlarına başvurmaları önerilir. Bazı lenfoma çeşitleri çok hızlı ve agresif bir karakter gösterirken, bazıları da yıllarca süren sessiz ve yavaş bir seyir (indolent) sergilerler. Yavaş seyir gösteren lenfomalar zaman içinde karakter değiştirebilir, daha hızlı bir klinik izleyebilir. Lenfoma tanısı esas olarak hastalıklı dokunun çıkartılması ve patolojik olarak incelenmesi ile konur. Kan tetkikleri veya görüntüleme yöntemleri lenfoma tanısını koyduramazlar fakat hastalığın karakteri ve vücutta yayılımı hakkında detaylı bilgi verirler.

Lenfoma, tedavi edilebilir bir hastalık
Lenfoma tedavisi hastalık evresi ve risk belirlenerek planlandığını söyleyen Doç. Dr. Yüksel, “Tedavi planı yapılırken hastanın yaşı, performansı, ek hastalıklarının varlığı dikkate alınır. Lenfoma modern kemoterapi, radyoterapi teknikleri ve kök hücre nakli sayesinde günümüzde tedavi edilebilir kanserler arasında sayılmaktadır. Yakın zamanda keşfedilen hedefe yönelik akıllı moleküllerin kullanımı ile lenfomalar daha az yan etki profili ile daha başarılı yönetilebilir hastalıklar haline gelmiştir. Lenfomaların bazı tiplerinde tam iyileşme sağlanması artık birincil tedavi hedefi haline gelmiştir” dedi.

Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ahmet Muzaffer Demir, Eylül ayının hematolojik hastalıklar açısından ayrı bir öneme sahip olduğunu, 2010 yılında Amerika’da Eylül ayı Kan Kanserleri Farkındalık Ayı olarak seçildiğini ve 15 Eylül Dünya Lenfoma Bilinçlendirme Günü olarak belirlendiğini söyledi.

Prof. Dr. Demir, Türk Hematoloji Derneği’nin amacının hematoloji ve hematoloji ile işbirliği yapan bilim dallarında bilgi akışını ve bilimsel güncel verilere ulaşılmasını sağlamak olduğunu belirterek, “Türk Hematoloji Derneği bu amaçla hematolojik hastalıkların tanı, tedavi ve önlenmesi için hematoloji eğitimi kalitesini arttırır ve standart oluşturur, araştırıcı ve araştırmaları destekler, Türk hematolojisinin ulusal ve uluslararası düzeyde en iyi şekilde temsil edilmesini sağlar. Türkiye’de hematoloji alanında çalışan uzmanları çatısı altında toplar ve etik değerlere sadık kalarak hastaların en iyi şekilde tanı alması ve tedavi edilebilmesine yönelik bilgi, tecrübe ve teknolojinin paylaşılması, yaygınlaştırılması ve geliştirilmesine aracılık eder. Türk Hematoloji Derneği bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan, ülkemizin en eski dernekleri arasında yer alan bir sivil toplum örgütüdür” diye belirtti.

Türk Hematoloji Derneği olarak, 2016 yılında mezuniyet sonrası hematoloji eğitimine yönelik çok önemli katkısı olan Türk Kan Bilim (Hematoloji) Akademisi’ni başlattıklarını belirten Prof. Dr. Demir, “Akademi, hematolojinin belirli konularında, iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, geleceğin ulusal ve uluslararası önemli fikir öncülerini yetiştirmek amacıyla yapılandırıldı.

Hematoloji Uzmanlığını yeni tamamlamış genç hekimleri hedef alan bu ileri eğitim modülü ile Mart ayında 15 yeni uzman Lenfoma konusunda altı aylık eğitimlerini tamamlayarak mezun oldu. Bu ay heyecan ile beklenen iki yeni sınıf Multipl Myelom ve Transfüzyon Tıbbı-Kan Bankacılığı ve Hemaferez başladı” dedi.

Türk Hematoloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Güner Hayri Özsan da Eylül ayının önemini şu sözlerle aktardı: “Eylül ayı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kan hastalıkları tanıtım ayıdır. Birçok kişi Lösemi, Lenfoma gibi kan hastalıklarının adını bilmektedir. Ama önemli olan bu hastalıkların erken tanısı için belirtilerini, nedenlerini bilmek ve zamanında doktora başvurmaktır. 50 yıldır hematoloji alanında verdiğimiz eğitim ve bilinçlendirmeye yönelik hizmetler arasında yer alan halkın farkındalığını arttırmaya yönelik bu bilgiler, bu özel günlerde önemle vurgulanmaktadır”.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

İlkbahar yağmurları Karabüklü hububat ve yem bitkisi üreticisine yüksek rekolte umudu verdi

Yayın: 08.05.2024 12:01
Paylaş:
A+ A-

Karabük’te son günlerdeki yağışların etkisiyle yeşeren tarlalar, hububat ve yem bitkisi üreticisinin yüksek rekolte beklentisini artırdı.

Hububat, baklagil ve yem bitkileri üretiminin ağırlıkta olduğu kentte, Araç, Soğanlı ve Eskipazar çayları boyunca oluşan vadi tabanlarında sebze tarımı da yapılıyor. Yaklaşık 370 bin dekar alanda tarımsal faaliyet gerçekleştirilen Karabük’te, 2023-2024 yılı üretim sezonunda 195 bin dekar alanda hububat, 65 bin dekar alanda ise yem bitkisi ekildi.

Buğday, arpa ve yem bitkileri başta olmak üzere ekili mahsulün gelişimine katkı sağlayan düzenli yağışlar, üreticiyi memnun etti. Toprağa adeta can suyu olan yağmurun ürünlerin gelişimine etkisi, çiftçilerde yüksek rekolte beklentisi oluşturdu.

– “Ürünlerin zamanında ve değerinde alması çiftçiler için daha güzel olacak”

Eflani Ziraat Odası Başkanı Mehmet Karadeniz, AA muhabirine, 2023-2024 üretim sezonunda ilçe genelinde 25 bin dekara buğday, 21 bin 500 dekara yem bitkileri ve 20 bin dekara ise arpa ekildiğini bildirdi.

Son 10 gündür yağan yağmurların hububatın ve yem bitkilerinin gelişimini olumlu etkilediğini belirten Karadeniz, “Ekilen arazilerde şu ana kadar herhangi bir hastalığa ve olumsuzluğa rastlanılmadı. Yağışların düzenli yağmasıyla sel felaketi de yaşanmadı. İnşallah bu yıl çiftçilerimizin yüzü gülecek.” diye konuştu.

Karadeniz, Toprak Mahsulleri Ofisi ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin önceki yıllardaki gibi ürünleri zamanında ve değerinde almasının çiftçiler için daha güzel olacağını sözlerine ekledi.

– “Nisan ve mayıs aylarındaki yağışlar verimi artırır”

Eflani ilçesinde çiftçilik yapan 68 yaşındaki Hamdi Sert, bu yıl yaklaşık 100 dekar alana arpa ve buğday ektiğini söyledi.

İlçenin son günlerde iyi yağış aldığına değinen Sert, “Son yağışlar ekinlere can suyu oldu, sevindik. Şu andaki durum yağmurların sayesinde iç açıcı. Nisan ve mayıs aylarındaki yağışlar verimi artırır.” diye konuştu.

18 yaşındaki üretici Emirhan Mevlüt Uludağ da 60 dönüm alanda buğday ve arpa yetiştirdiklerini, iki ay sonra hasat yapılacağını söyleyerek, “Nisan ayında çok yağmur yağmadı. Son yağan yağmurlar bizi sevindirdi. İnşallah hayırlı ve bereketli olur.” dedi.