AK Parti çocuk istismarı vakaları için araştırma önergesi verdi

Anadolu Ajansı
Yayın Tarihi: 07.10.2024 20:14
A+ A-

AK Parti, çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunarak akıl, ruh ve beden sağlıklarının gelişimlerini destekleyici tedbirlerin belirlenmesi ile mevcut koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi için yeni önerilerin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesini, TBMM Başkanlığına sundu.

AK Parti, çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunarak akıl, ruh ve beden sağlıklarının gelişimlerini destekleyici tedbirlerin belirlenmesi ile mevcut koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi için yeni önerilerin geliştirilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesini, TBMM Başkanlığına sundu.

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, AK Parti grup başkanvekilleri ve milletvekillerinin imzasını taşıyan önergenin gerekçesinde, çocukluk döneminin, fiziki ve psikolojik açıdan gelişimin en hassas çağı olduğundan, çocukların korunması ve refahlarının sağlanmasının devletin en önemli sorumluluklarından biri olduğu vurgulandı.
Çocuğun yüksek yararı ilkesi gereğince yaşama, korunma, gelişme ve katılımın çocuğun en temel hakları olduğu belirtilerek, Türkiye’de çocukların her zaman geleceğin güvencesi olarak görüldüğü ve onlara mutlu, güvenli ve aydınlık bir gelecek hazırlanmasına özel bir önem atfedildiği kaydedildi.
Çocuğun korunmasında aile ve devletin yükümlülüklerinin Anayasa’nın 41’inci maddesinde yer alan “Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” hükmüyle güvence altına alındığı hatırlatılarak, çocukların yetiştirilmesi, eğitimi, sağlığı, ailenin korunması gibi konuların üst politika belgelerinde özellikle vurgulandığı ifade edildi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin, çocuk haklarını güvence altına alan en önemli uluslararası belge olduğu belirtilen gerekçede, bu sözleşme ile dünya genelinde çocukların korunması için bir yasal çerçeve sağlanmasının hedeflendiği kaydedildi.
Türkiye’nin 14 Eylül 1990’da bu sözleşmeye imza koyduğu işaret edilen gerekçede, bu hakların, çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamayı, onları şiddet, istismar, ihmal ve ayrımcılıktan korumayı amaçladığı ifade edildi.
Türkiye’nin, taraf olduğu 16 insan hakları sözleşmesi ile çocukla ilgili duyarlılığını ve kararlılığını her platformda gösteren en üst ülkeler kategorisinde yer aldığı belirtildi.

“Narin” vurgusu

Önergenin gerekçesinde şunlar kaydedildi: “Canice ve vahşice katledilen sekiz yaşındaki Narin kızımız ile Tekirdağ’da insanlık adına utanç verici bir şekilde istismar ve şiddete maruz kalan minik bebeğimiz tarifi olmayacak şekilde hepimizi derinden yaralamıştır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da bu konudaki hassasiyetini dile getirmiştir. Bu anlayış doğrultusunda çocuklara ilişkin konular ertelenemez, geciktirilemez ve hiçbir şekilde görmezden gelinemez. Çocukluk dönemi, her açıdan sağlıklı bireyler yetiştirilmesi için özen gösterilmesi gereken bir süreçtir. Bu bağlamda ülkemizde çocuk ihmal ve istismarının önlenmesi ile ihmal ve istismar mağduru çocuklara yönelik önemli düzenlemeler yapılmış, etkin mekanizmalar tesis edilmiş, ayrıca idari ve yargısal tedbirler hayata geçirilmiştir. Ancak geleceğimizin teminatı her bir çocuğumuzun iyi oluşlarının korunması ve desteklenmesi ile toplumsal refahın sağlanması hedefine ulaşma yolunda çocuklara yönelik hizmetlerin doğası gereği sürekli değiştirilmesi ve geliştirilmesi ihtiyacı bulunduğu da bir gerçektir.”

Kadınlara yönelik şiddet olayları, yaşam hakkı ve beden bütünlüğünü tehdit eden adli vakaların da toplumda derin bir yara olarak varlığını sürdürdüğü belirtilen gerekçede, “Yapılan yasal düzenlemeler ile alınan idari tedbirlere ve devletimizin tüm kurumlarının konu hakkındaki azami hassasiyetine ve gayretine rağmen hala üzücü olayların yaşanıyor olması bir araştırma komisyonu kurularak uygulama ve tedbirlerin gözden geçirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.” denildi.

Çocuğun gelişmesi ve sosyalleşmesinde, aynı zamanda haklarının ve güvenliğinin korunması ve çeşitli gereksinimlerinin karşılanması hususunda en temel yapıların başında ailenin geldiği kaydedilen gerekçede, şu ifadelere yer verildi: “Aile, birey ve toplum arasındaki ilişkilerin kurulmasını sağlayan en temel kurum olup koruyucu önleyici mekanizmalardaki toplumsal, sosyal, duygusal, kültürel ve ekonomik fonksiyonları itibariyle bireysel ve toplumsal refahın gelişmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Son zamanlarda başta bireylerin, biyolojik gerçekliklerinden soyutlanmasını, cinsel kimlik kavramı üzerinden aile kurumu hedef alınarak neslin devamının akamete uğratılmasını amaçlayan yaklaşımlarda artış görülmektedir. Bu yönüyle üstlendiği önemli işlevi yerine getirebilmesi için ailenin desteklenmesi ve korunması da önem arz etmektedir. Çocukların korunmasına ve üstün yararına yönelik mevcut politikalar ve stratejilerin incelenerek ailenin, toplumun ve kurumların çocukların korunması üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi, çocukların her türlü şiddet, ihmal ve istismardan korunarak akıl, ruh ve beden sağlıklarının gelişimlerini destekleyici tedbirlerin belirlenmesi ile mevcut koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi için yeni önerilerin geliştirilmesi amacıyla Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

TRABZON (AA) – HAKAN BURAK ALTUNÖZ – Dede Korkut Hikayeleri ve Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'ne konu olan bölgeleri de bünyesinde barındıran, tarihi Sürmene-Bayburt kervan yolundaki Ağaçbaşı Turbalığı, “kesin korunacak hassas alanlar” arasında bulunuyor.

Ağaçbaşı Turba Bataklığı hakkında kitap ve yayımları bulunan Karadeniz Teknik Üniversitesi Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Erüz, AA muhabirine, turbalığın yaklaşık 60 hektar alana sahip olmasına karşın bölgedeki 600 hektarlık bölümün doğal sit alanı olarak tescil edildiğini söyledi.

Turbalığın yaklaşık 9-10 bin yıllık yaşa sahip olduğunu dile getiren Erüz, asitli yapısından dolayı içerisine giren bitki ve böceklerin, parçalanmadan fosil halinde kalabildiğini belirtti.

Erüz, bunun geçmişe dair bilgi alabilmek adına önemli olduğuna işaret ederek, “Yaklaşık 9-10 bin yıldır bölgede yaşayan hayvanların kalıntıları, bitkilerin kalıntıları bölgedeki yaşamın bütün izleriyle birlikte örneğin iklimin nasıl değiştiğini, eğer insan müdahalesi varsa veyahut yangınlar geçirmişse o dönemde doğal olayların tamamını bünyesinde barındıran ekolojik bir kütüphane arşivi.” ifadelerini kullandı.

– “Doğu Karadeniz'in 9 bin yıllık ekolojik geçmişinin arşivi”

Turbalığın, bölgenin nadir görülen ekolojik arşivini oluşturduğuna dikkati çeken Erüz, şöyle devam etti:

“Ekolojik olarak olduğu kadar da doğa bilimleri açısından bir arşiv görevi görebilmesi dolayısıyla çok değerli ve tarihsel önemi olan bir alan. Her yıl oluşan üzerindeki bitkiler öldüğünde, yani o yılın sonundaki bitki öldüğünde normalde çürüyüp parçalanır, toprak olur. Buradaki suyun ve bataklık yapısından dolayı o çürümüyor fosilleşip orada kalıyor. Dolayısıyla milimetrik büyüyor. Yaklaşık şu anki kalınlığı 3,5 metre civarında. Doğu Karadeniz'in 9 bin yıllık ekolojik geçmişinin arşivi Ağaçbaşı'nda ve yakınındaki Barma Yaylası'nda.”

Erüz, Ağaçbaşı Turbalığı'nın, ekolojik özelliklerinin yanı sıra konumu itibarıyla da önemli olduğunun altını çizdi.

Gümüşhane'nin Kelkit ilçesindeki Satala Antik Kenti'nin, Roma'nın en önemli garnizon kentlerinden biri olduğunu belirten Erüz, buraya denizle bağlantının Ağaçbaşı Turbalığı'nın bulunduğu yoldan sağlandığını söyledi.

Erüz, aynı zamanda Roma yolu olarak bilinen taş yolun halen turbalığın içerisinden geçtiğini ifade ederek, “Ağaçbaşı'nın içerisinde Roma dönemine ait bir yol kalıntısı hala mevcut ve bu yol arkeolojik olarak tescil altına alınmış durumda. Yani Roma döneminden beri İpek Yolu'nun bir kolu. Ondan öncesinden beri var olan tarihi bir yol güzergahı üzerinde Ağaçbaşı hem ekolojik hem de tarihsel olarak önemli bir güzergah alanı.” diye konuştu.

– Bamsı Beyrek'e bataklık uyarısı

Tarihte Trabzon Krallığı döneminde bölgenin önemli bir coğrafya olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erüz, Dede Korkut'un özellikle turbalığa yönelik bir uyarısının olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

“Trabzon, Trabzon Krallığı'nın, Komnenosların krallık merkeziydi. Bamsı Beyrek'in tekfurun kızını almak için gelmek zorunda olduğu, Bayburt üzerinden o hattı kullandığı için Bamsı Beyrek ilgili hikayelerde, 'Oğul; dağdan bir bataktan geçeceksin, geçenlerin çoğu batıp kalmıştır, çıkamamıştır. Sen de batar kalırsın, çıkamazsın.' diye tanımlanıyor. O bataklık da içinden yol geçtiği için net olarak tanımlanıyor çünkü içinden geçmek zorundasınız ama batak. 'Eğer yolu bulamazsanız batar kalırsınız.' diye bir terim geçiyor. Tam anlamıyla Bayburt ile Trabzon arasındaki önemli bir nokta olması dolayısıyla burayı tanımlıyor. Dolayısıyla Dede Korkut Hikayelerinde geçen Bamsı Beyrek'in geçmek zorunda olduğu bataklık, Ağaçbaşı olarak tanımlanıyor.”

Erüz, Osmanlı döneminde bataklığın bulunduğu güzergahın ticaret ve askeri anlamda kullanılmaya devam edildiğine dikkati çekerek, “Birçok kaynakta olmakla birlikte Evliya Çelebi kendisi bizzat gitmiş değil çünkü Evliya Çelebi her yere giderek değil, o bölgedeki bilgileri de derleyerek yapıyor. Trabzon'daki yollardan bahsederken 'Ağaçbaşı derler, bir yol var. Yolu bulan geçer, bulamayan batar kalır.' diye özellikle belirttiği bir güzergah burası. Gerçekten de bu doğru çünkü yöresel halk şunu diyor, bundan 100-150 yıl önceye kadar ormanlarla etrafı kaplıydı ve batağa hayvanlar girdiği zaman bile aylarca çıkamıyordu.” diye konuştu.

– “156 askerimiz o hatta şehit düşüyor”

Osmanlı-Rus savaşında, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kars ve Sarıkamış harekatlarına mühimmatların yine bu bölgeden götürüldüğüne değinen Erüz, “Aynı şekilde 1916'da Rus işgal döneminde de Ruslarla yapılan savaştaki en çetin savaşlardan biri Madur-Soğuksu diye geçer. Ortasında Ağaçbaşı bataklığının bulunduğu o hatta büyük bir mücadele veriliyor. Yaklaşık binin üzerinde insanın, orada hem Türk tarafından hem de Ruslardan can verdiği belirtiliyor. Bunlardan tespit edilebilen, kayıtları olan 156 askerimiz o hatta şehit düşüyor. Bu şehitlerden biri yüzbaşı olmak üzere birkaç tanesi Ağaçbaşı turba bataklığının içerisinde, şehitlikleri biliniyor. Orada hala mezarları da biliniyor.” ifadelerini kullandı.

Nöbetçi Eczaneler

Büşra Eczanesi
Adres

Beşbinevler Mahallesi, Şahin Tepesi No:18/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-0777

Öztürk Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi No:2/A Karabük

Telefon

(370) 415-5557

Safran Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Akter Sokak Devrim Sitesi C Blok No:6/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-8262

Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

Yeni Zümrüt Eczanesi
Adres

İsmetpaşa Mahallesi, Doruk Sokak, No:8/B Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4500

Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427