Yaşam Eskisi Gibi Tanıdık Değil…!

Yaşam Eskisi Gibi Tanıdık Değil…!

Yayın: 22.07.2015 08:40
Paylaş:
A+ A-

Yaşam denilen süreç anlamlar ve değerler üzerine kurulu…
Anlam bütünlüğü bozuldu mu yaşama ait değerler altüst oluveriyor.
Birdenbire roller değişiyor.
Eski olanın tarihle hesaplaşması süreci başlıyor.
Bu çirkinliklere kim evet demiş.
Güzel olan işleri kim yapmış.
Birdenbire her konu tartışılmaya başlıyor.
Tarihsel süreç böylece yeniden tarih inşa edercesine kendini tanımlamaya başlıyor.
Evet….
Bir kentte yaşıyorsunuz.
Kente ait değerler manzumesi içinde kendinizi anlamaya çalışıyorsunuz.
Bu durum sizi yaşadığınız çevre ile bütünleştiriyor.
Size sürekli anlam yüklüyor.
Gelişmenize vesile oluyor.
Hemen yaşadığınız kenti her bakımdan sorgulamaya başlıyorsunuz.
Niçin bu kentte yaşıyorum sorusunu soruyorsunuz.
Kentin sürekli kendinizi takip etmesinden yakınıyorsunuz
Ve bir zaman geliyor…
Şu kanıya varıyorsunuz:
”Artık benim bu kentte yaşamamın bir anlamı yok”
Çünkü…
Yaşadığınız kent anlam bütünlüğünü yitirmiş durumda.
Ne tarihiyle,ne doğasıyla ne de insanıyla bir süreklilik ve devamlılık göstermeyen bu kente bir anlam yüklemek ne kadar doğru olur.
Evet…
Herkesin oturduğu kenti bilinçli bir şekilde bu açıdan sorgulaması gerekiyor.
İnsanların yaşadığı kentte araması gereken ilk husus anlam bütünlüğünü aramak olmalı..
Çünkü bunu sağlayamayan kentlerde bir keşmekeşlik göze çarpıyor.
Her kafadan bir ses çıkması bunun ilk belirtisi olarak kabul edilebilir.
İnsanların çıkarları için birbirini çok kolay üzebilmesi işin diğer bir yanını oluşturuyor.
Bu arada olan kentlere oluyor tabi ki..
Çünkü kendine özgü doğaları kayboluyor.
Biçimsizlik kol gezmeye başlıyor.
Yaşam kalitesi diye bir şey kalmıyor ortada.
Kentleri anlam yitikliğine iten birçok etken var.
Bunları çok iyi saptamak gerek.
Her şeyden önce…
Kentler fevkalade nüfus almaya başladı.
Anlam bütünlüğünü sarsan,deprem etkisi yapan birinci neden bu…
Çetin Altan,1980’ler de hızlanan ve kentleri altüst eden bu dönüşüme “yeni köylülük” demişti…
Şimdi bu süreç tamamlandı.
Sosyolojik açıdan yeni köylüler,yeni kentliler olarak yaşadıkları yerleri biçimlendirdiler.
Kentlerin yeni efendileri kuralları artık kendileri belirliyor.
Kente kendi pencerelerinden bakıyorlar.
O’na göre tarihle hesaplaşıyorlar.
Çünkü eskiye ait ne varsa eleştiriyorlar.
Eski binaları yakıyorlar.
Onların yerine estetik değeri olmayan kitle karargahı görüntüsündeki apartmanları dikey bir görüntü kazandırarak gökyüzüne doğru sıralayıveriyorlar.
Bitti mi?
Tabi ki bitmedi.
Kendileri için yeniden tarih üretiyorlar.
Öyleyse…
Artık kentleri ve onların yeni efendilerini kabullenmek durumundayız.
Her şey altüst olsa bile…
Çünkü yaşam eskisi gibi tanıdık gelmiyor hiçbirimize…!

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ordu’da sporculardan Gençlik ve Spor İl Müdürü Genç’e ziyaret

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 16:48
Paylaş:
A+ A-

ORDU (AA) – Ordu Gençlik ve Spor Müdürü Mustafa Genç, ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceye giren wushucuları ağırladı.

Müdürlükten yapılan açıklamaya göre, Çin'de gerçekleştirilen 2024 Uluslararası Wushu Federasyonu (IWUF) Dünya Kupası'nda altın madalya kazanan Berna Tut, Türkiye'de ve uluslararası yarışmalarda başarı gösteren sporcular ile Wushu Kung Fu İl Temsilcisi Savaş Çakmak ve antrenörler, Genç'i ziyaret etti.

Genç, kategorilerinde başarılı olan sporcuları ve bu yolda emeği geçenleri kutladı.

Sporcuları, Ordu'dan yetişen milli gururları Türkiye Judo Federasyonu Başkanı Sezer Huysuz ile ağırladıklarını anlatan Genç, kentin spor altyapısına, judonun gelişimine, salonlardaki malzeme ihtiyaçlarına desteklerinden dolayı Huysuz'a teşekkür etti.

Genç, Ordu'ya her branşta başarılar geldiğini ama bu başarıların en büyüğünün wushu kung fu branşından olduğunu belirterek, “Gençlik ve Spor Bakanlığımızın tüm imkanları her zaman olduğu gibi gençlerimizin yanında. Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak, Valimiz Muammer Erol bizlere destek oluyorlar. İnşallah sporcularımızın sayısı artacaktır ve bu vesileyle başarılar daha da artacaktır. Madalyaların rengi inşallah hep altın olacak.” ifadelerini kullandı.

Milli sporcu Berna Tut, geçen ay 36 ülkenin katılımıyla gerçekleşen organizasyonda birinci olduğunu ve tüm dünyaya İstiklal Marşı'nı dinletmenin haklı gururunu yaşadığını vurguladı.

Tut, 11 yıldır spor yaptığını anlatarak, şunları kaydetti:

“Dünya ikinciliği ve üçüncülüğüm vardı. Sonunda dünya şampiyonluğunu da elde ettim. Önümde çok daha uzun yıllar var. Sağlım el verdiği sürece İstiklal Marşı'mızı tüm dünyaya dinletmeyi hedefliyorum. Kasımda Avustralya'da yapılacak Dünya Kupasına katılmaya hak kazandım. Orada da tüm dünyaya marşımızı dinletip bayrağımızı en yükseğe taşımayı hedefliyorum. Sporcu arkadaşlarıma başarılar diliyorum. Önlerinde daha çok yolları var. En önemli şey çalışmak, hedefleri koyduktan sonra her şey gelir. Buralara gelmemde emeği geçen hocalarıma, Savaş Çakmak ve Veda hocama teşekkür ediyorum.”

Genç, başarılı sporcular ile antrenörlere çeşitli hediyeler verdi.