Karabük’ü bugünkü koşullarda yaşam kalitesi açısından keyifsiz kılan durumlar nedir? Öncelikle bunu ortaya koyup tartışmalıyız. Bugün için yaşadığımız kent iki büyük sorunla karşı karşıya… Bunlardan birincisi betonlaşma tehlikesi… Bakın Şirinevler’in durumuna… “Şirinlik” adına ne görüyorsunuz.? Şirinevler mi ,Bitişik beton evler mi? Yaşam kalitesi açısından bu durumun anlamı nedir? Ya da… Beton yığını içinde yaşamanın sunduğu cazibe nedir? Yanıt bulmakta güçlük çekiyorsunuz değil mi? Oldu olacak… Karabük bir de dikey mimariye kurban edilmeye çalışılıyor. İstanbul’da bu mimari şekli kentin siluetini bozuyor diye mahkemelik olmuş durumda. Birçoğunda yıkım kararı alınıyor. Biz ise dikey mimaride ısrar ediyoruz. Matah bir işmiş gibi… Bu ne tuhaflıktır. Hava dolaşımı olmayan bu kentte bu olumsuzluklara kimler neden olmaktadır.? Kente böyle mi sahip çıkılır.? Karabük’te sorun bir değil ki… Aynı zamanda…. Kent taşıtlara teslim olmuş durumda. Yayalar karşıdan karşıya geçemiyor.! Neden.? Kurallara uyan yok… Trafik kurallarına göre yaya kaldırımı olan yerde öncelik yayalarındır. Bizim kentimizde öyle değil. Taşıt sahiplerinin böyle bir sorunu da yok.! Safranbolu Belediyesi bu bakımdan çok önemli bir eğitici/öğretici çalışmayı başlatmış… Yer yer afiş ve levhalar hazırlayarak yaya önceliğine dikkat çekmişti… Neden … Çünkü ortada böyle bir sorun var. Gerçekten… Taşıt istilası Karabük ve Safranbolu’ya boyun eğdirmiş durumda. Bu durum Karabük ve birçok kentte büyük bir keyifsizliğe neden oluyor. Plansız ve öngörüsüzlük bunun en önemli nedeni… Bir şey yaparken insanı değil çıkarlarımızı düşündüğümüzden dolayı içinde bulunduğumuz ortamı kendi kendimize yaşanmaz kılabiliyoruz. Mahvedebiliyoruz. Bizim kent yaşamında en önemli özelliğimiz bu…! Keyifli yaşamanın anlamanı kavramak… Bunun sorumluklarını bilerek hareket etmek. Maalesef biz de böyle bir kaygı yok. Düşünce yok. Estetiksel yaklaşım yok. Ne var? İşin siyasetini yapmak. Günü kurtarmak… Bir de… Halk dalkavukluğu yapmak…!