Günümüzde Türkiye her bakımdan bir başkalaşım yaşıyor. Kapitalizm geliştikçe onun yol açtığı sorunlar insanlarımıza yeni tanımlar kazandırıyor. Geçim derdi ve kazanma hırsı insanlar arasındaki rekabeti körüklüyor. Manevi değerleri altüst ediyor. Herkes lüks yaşamak isteyince toplumda çelişkiler gün geçtikçe büyük boyutlara ulaşıyor. Maddi bakımdan durumu iyi olan da olmayan da aynı isteklerde buluşunca çatışma hali gün yüzüne çıkıyor. Toplumsal kirlenmenin başlangıcı dediğimiz şey bu işte… Birey kirlenmeye başlayınca yaşam da dar alana sıkışıp kalıveriyor. Herkesin bu noktada kendisini çok iyi sorgulaması gerekir.! Bunu yapmazsa kirlilikten kendini kurtarması mümkün değil. Herkesin başkasına yer açmadığı,düşünmediği dünyasında tek başına yaşaması çok zor. O bakımdan diğer canlı varlıkları da göz önünde bulundurmak zorundayız. Her soruna maddi açıdan yaklaşım göstermek bizde ki güzel duyguları yok ediyor. Sınıf çelişkisini artırıyor. Şimdi buradan size basit bir soru yöneltelim. Aynı havayı soluyan insanlar birbirlerini neden kötülerler.? Haset duygusu içinde olurlar. Hatta…. Ölülerinin arkasından bile rahmetle söz etmezler,onları kötülükleriyle anarlar. Kendilerini savunamayacak durumda olanları yerden yere vururlar. Hiç düşündünüz mü? Bunun tek bir yanıtı vardır. Aç gözlü ve bencil oldukları için. Başkalarına yaşam alanı ve söz hakkı bırakmamak için. Kendilerinden başka doğru olmadığına inandıklarına için. Bu tür şeytani duygulardan kurtulmak mümkün müdür? Hayatta her konunun/durumun mutlaka ferah /hoş/tutunacak bir yanı vardır. Önce gerçek anlamda dürüst olmayı bilmek lazım. Ancak önce insanlaşalım. Şeffaf olalım. Dürüst ve tutarlı olalım. Toplumu kir ve pastan arındıracak çabaları destekleyelim. Öncelikle kendimize çekidüzen verelim. Hırslarımızın kurbanı olmayalım. Sonra… Her şeyden önce demokrat olmayı bilelim. Farklı olandan korkmayalım. Barış içinde birlikte yaşama kültürü edinelim. Dünyanın yuvarlak olduğunu,şimdilik tek yaşam merkezimiz olduğunu asla unutmayalım. Kendimize göre dünya oluşturma bencilliğine girişmeyelim. Atasözlerine arada sırada kulak vermeyi bilelim. Ne oldum değil ne olacağım demeyi öğrenelim. Büyük lokma yutalım ama büyük söz etmeyelim. Yani…. Ayağımızı yorganına göre uzatma inceliğini gösterelim. Son olarak… Haddimizi bilelim. Asla haddimizi aşmayalım. Çünkü Allah ,ayetinde de belirttiği gibi haddi aşanları asla sevmez….!