Avatarı
Haber Merkezi kaleminden...

Muhtevaya Dair…!

Haber Merkezi tarafından
27 Ocak, 2016 18:12 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:15
A+ A-

Muhtevaya Dair…!

Karabük’ün muhtevası hızlı bir biçimde değişikliğe uğruyor. Bu yeniden oluşum içinde artık işçi kenti söylemi ile övünmek beyhude bir davranış. Aslına bakarsanız Karabük işçi kenti oldu ama bunu tarihe miras olarak bırakamadı. Karabük’te günümüzde yaşanan ve işçi üzerinden söylem oluşturma çabalarının geçmişle hiçbir bağı yoktur. Endüstri kentlerinin emek sömürüsüne uğramış işçi sınıfı profili Karabük’te hiçbir zaman oluşmamıştır. Demir-Çelik Fabrikasının devlete ait oluşu ve özel mülkiyet anlayışının olmaması işçi sınıfının geleceğini belirledi. Bu durum işçi sınıfının kendi çıkarlarına yönelik sınıfsal ideolojiye ulaşmasını engelledi. İşçiler bunun acısını yakın süreçte sendikal mücadele sırasında yaşadılar. Aslında bu sınıf bilinci oluşturamama durumu Türk sosyolojisinin önemli bir sorunu. Karabük’ün bu noktada kendini bulamamış işçi sınıfı tanımlaması aslında Türkiye’yi anlamanın da bir anahtarı olmaktadır. Gelişen süreç içinde… İşçileşemeyen kent bir anda yaşlanıp emekli işçi kenti oluverdi. Bu anlamdaki dinamizmini yitirdi. Karabük ; Türk-İş gibi bir sendikal hareketin kuruluşunda rol oynamasına karşın Türk İşçi sınıfı tarihine önemli bir katkı yapamadı. Zaten geleceği bu anlamda anlamaya yönelik bir çaba da olmadı. Neden? Çünkü küp doluyor,refah ise Pi sayısı ile dairenin çevresini hesaplamaya yetiyordu. Ama şimdi öyle mi? Ortada ne Pi sayısı kaldı ne de daire. Refahı azaldıkça bina sayısında artış görülen bir şehir oldu Karabük. Tanımsız bir büyüme. Bu büyümede Üniversite kenti olma noktasındaki gelişmenin katkısı büyük. Karabük Üniversitesindeki öğrenci sayısı yeni akademik yılda 40 bini aşmış durumda. Kentte her boş mekan inşaat sektörüne teslim olmuş durumda. Konut fiyatları el yakıyor. Değerleri büyük kentlerdeki ev fiyatlarına ulaşmış durumda. Büyük bir çoğunluk çarpık kentleşmenin hüznünü yaşıyor. Kentleşememe sorunu kendini büyük ölçüde hissettiriyor. Cep telefonuyla konuşmaktan önünü göremeyenler. Yürürken birbirilerinin önünde kala kalanlar. Açık havada içtikleri sigara nedeniyle halkı rahatsız edenler… Bu arada yasak tanımayanlar. Kabahatler yasasına rağmen o suçu işlemeye devam edenler… Taşıtlarında yüksek sesle şarkı-türkü dinleyip etraflarına müzik ziyafeti verenler. Herkes istediğini sınır ve kural tanımadan özgürce yapabiliyor. Piyasa ekonomisi de bu özgürce oluşumdan nemalanıyor. Evet Karabük’ün kimliği bu süreçte değişime uğramaya başladı. Şimdilerde yeni insan halleri sanki bizlerin bir özeti. Ne demezsiniz…! Sosyolojik değişimi Türkiye’de bütün kentlerin önemli bir sorunu. Tanımlamak için yeni kültürel kavramlara ihtiyaç duyulduğu bir gerçek. Anlama ve anlamama noktasında gelip gitmelerde bocalama yaşıyoruz. Biz bu durumda ne mi yapıyoruz. Farklılığı anlamaya çalışıyoruz. O’nun için çok okuyoruz ve gözlemliyoruz. Ancak bir türlü işin içinden çıkamıyoruz. Ortada bir güç mesele var. Muhtevayı ne belirliyor. Gelişmelere hangi kültür yön vermeye çalışıyor. Toplum gelenek ve adabı mı? Yoksa sürekli topluma sanal ütopyayı tükettiren dijital teknoloji mi? Sizce hangisi?

Bizi sosyal medyadan takip edin