HANGİ KARABÜK.?

HANGİ KARABÜK.?

Yayın: 08.11.2020 20:53 |Güncelleme: 09.11.2020 14:58
Paylaş:
A+ A-

Günümüzde kim ne dersin her yönü ile tartışılan bir Karabük var karşımızda…
Bunu tartışmayı içinde bulunduğumuz koşullara göre yapmaya çalışanlar olduğu gibi daha önceki yıllardaki verilere yapmaya çalışanlar da var…
Bu yaklaşımlar sırasında hangi Karabük’ü arıyoruz o çok önemli.
Karabük’ün kurulduğu ve devlet destekli olarak yaşamını sürdürdüğü 1939-1995’li yıllar artık çok gerilerde kaldı.
Günümüzde liberal ekonomi anlayışı KİT’ler oluşumunu ortadan kaldırdı.
Devletçi ekonomi politikasına göre kurulmuş olan fabrikalar ya kapatıldı ya da dönüşüme uğratılarak ekonomik yaşamın içinde kalmaları sağlandı.
Kentimizde Demir-Çelik İşletmelerinin adı bile bu süreçte Kardemir AŞ. oldu…
Bambaşka bir Türkiye…
Bu Türkiye’de eski Türkiye değil elbette…
Olması da düşünülemez.
Dünya değişiyor.
Değişen bu dünya koşulların da Türkiye’de kendi çapında yer almaya çalışıyor…
Cumhuriyetle inşa edilmiş bu kent,Batı Karadeniz’de Zonguldak’la birlikte yıldızı parlamış…
Her kent gibi Karabük’te kendi geleceğini masaya yatırmış, tartışıyor.
”Ben içinde barındırdığım bu insanların geçimini sağlayabilir miyim” diye?…

Türkiye’de birçok kentin ileri gelenleri birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bu soruya o kadar net ve güzel ve akılcı bir cevap veriyorlar ki şaşarsınız…
Adıyaman, Gaziantap, Kahraman Maraş, Çorum, Denizli, Kayseri, Samsun, Trabzon vb…
İmrenilecek/kıskanılacak durum doğrusu…
Bu kentlerin gelişmişlik düzeyleri ve yıldızları sürekli parlarken bizim gibi bazı kentler ise ya yerinde sayıyor ya da büyük bir göç vererek dinamik unsurlarını yitiriyor.
Doğal olarak bu durum,bir kentin dinamikleri nelerdir sorusuna kafamızı takmamıza neden oluyor.
Sahiden Karabük’ün dinamikleri nelerdir acaba…?!
Biz bu noktada kafamızı milletvekillerimize takmışız…
Öyle bir hal almışız ki her şeyi devletten bekler gibi onlardan beklemeye başlamışız…
Devletten bir takım teşvikler alamayınca,yol iz olmayınca yatırımın alt yapısı olmayınca kuşkusuz kalkınma olmuyor ama…
Biz de kalkınma için kendi içimizde organize olup akılcı yatırımlar peşinde koşmamışız.
Hep devletten beklemişiz.
Şimdi eğri oturup,doğru düşünmenin ve konuşmanın zamanı artık geldi de geçiyor bile …
Hiç kimseye yatırım konusunda akıl verme gibi bir niyetimiz yok tabi.
Hele bu belirsizlik ortamında…
O husus bizi aşar.
Müteşebbis değiliz.
Sadece olup bitenleri izliyoruz.
Karabük adına işin sorgulamasını yapıyoruz dersek daha doğru olur herhalde…
Soru şu…
Aynı koşullar,aynı olanaklar…
Kimileri hiç şikayetçi olmadan,kan kaybetmeden yoluna devam ederken,siz niye yerinizde sayıyor veya geriliyorsunuz?
Bu gerilemenin ya da yerinde saymanın sorumlusu kim?…
Siyasi düşünceleriniz gereği bunu birilerinin suçu olarak görebilirsiniz!..
Suç tek başına teşvik yasasından Karabük’ün yararlanamaması diyebilirsiniz …
Biz de diyoruz ki,Karabük gibi geçmişte güçlü bir ekonomiye sahip olan bu kent bir zamanlar ürettiği sermayeyi ne yaptı?
Bu sorunun yanıtını vermeden işin içinden çıkmak mümkün değil.
Ortada bir tablo var.
Görüntü şu…
Karabük ürettiğini yeniden üretime ve yatırıma dönüştüremedi.
Sermayede bu kentten cazibe merkezlerine doğru aktı…
İyide bir kentteki sermaye birikiminin yaptığı yatırım alanlarına bakalım.
Bunlar hangi sektörler?
Bu sektörler yeniden üretim ve iş alanları yaratabilme gücüne sahipler mi?
Ne diyorsunuz?…
Bu soruya vereceğiniz yanıt hayır ise o zaman sizin bu ortamda ekonomik açıdan mutlu bir kent oluşturmanız ,bize göre hayalden öte başka bir anlam taşımamaktadır…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Türk Ocakları Karabük Şubesi, Türk Milliyetçiliğini ve Türk Milliyetçilerini Kutladı

Yayın: 03.05.2024 14:29
Paylaş:
A+ A-

Türk Ocakları Karabük Şubesi Başkanı Prof. Taşkın Deniz, Türk Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçileri’nin önemine vurgu yaparak, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla yazılı basın açıklaması yaptı. Açıklamasında; “Milli menfaatleri bireysel çıkarlardan üstün tutmayı, mukaddesat kabul edilen değerleri sahiplenmeyi, kadim kültüre ve ortak gelecek tasavvuruna saygı duymayı, ahlak ve erdem sahibi insan olmayı ifade eden Türk Milliyetçiliği bu özellikleri ile üstün bir fikriyattır. Bu fikriyatı benimseyen, yaşayan ve nesilden nesile aktaran milli şuur ve gurura sahip kişi ise Türk Milliyetçisi’dir. Türk milliyetçiliği ve Türk milliyetçilerinin has ocağı ise 112 yıldır ateşi sönmeyen Türk Ocakları’dır. Balkan Savaşları’ndan Kurtuluş Savaşı’na ve günümüze dek geçen süreçte Türklüğün yeniden diriliş ve yükseliş mücadelesinde ön cephede yer alan Türk Ocakları bugün de istikbal ve istiklal mücadelesinde milletinin ve devletinin yanında ve hizmetinde olmaya devam etmektedir.      

Türk Ocakları mensupları zamana ve şartlara göre değişen milliyetçiler değildir. Daha önceleri milliyetçi olarak kendilerini ifade edenler zamanın şartlarına göre yön değiştirmiş ve böylesine bir ortamda 1944 yılında Türk milliyetçileri seslerini duyurmuştur. Bugün 80 yıl sonra yine bazı çevreler zamanın şartlarına bağlı olarak yollarından sapma gösterebilirler. Ama bizler tarihimizin bize gösterdiği istikametten asla sapmadan ilerlemeye devam edeceğiz. Esen rüzgâra göre değil imanımızın gerektirdiği ve tarihimizin gösterdiklerine göre yaşamaya devam edeceğiz. Bu sebepledir ki bir asrı aşkın süredir efkâr-ı milliye, lisan-ı milli ve maarif-i milli odaklı çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

Unutulmamalıdır ki, tarihi ve inancı gereği rüzgâra göre değişim göstermeyen Türk milliyetçileri günümüzde hem kâmil manada demokrasiyi hem de etnik ve mezhebi kışkırtmalara karşın aziz Türk milletinin birliğini ısrarla savunmaya devam etmektedir. İçerisinde bulunulan durum bu mücadeleyi haklı kılmaktadır. Bu çerçevede anayasa değişikliği gündeminde Türk Ocaklarının, etnik ve mezhebi aidiyetlere bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tamamını kapsayan Türk milleti kavramından, resmî dil ve eğitim dili olarak Türkçe’nin tek dil olmasından, milli devlet ve üniter yapısından yani anayasamızın ilk 4 maddesinden yana tavrı net ve kesindir. Türk milletinin, İslam âleminin ve bütün dünyanın geleceğinden kendisini sorumlu hisseden Türk milliyetçileri ve Türk Ocakları camiası olarak, gündelik siyasetin çekişmelerinin dışında, geleneksel tavır ve üslubumuz doğrultusunda bugün de milletimizin hak ve hukukunu savunmakta, demokrasimizi güçlendirmekte, medeniyetimizin güçlü köklerinden aldığımız ilham ve güçle yeni ufuklara yürümekte kararlıyız. Necip Türk milletinin bütün bunları yapabilecek ve yaşadığı sıkıntıların üzerinden gelebilecek yetenek ve beceriye, tarihi tecrübeye sahip olduğuna inanıyoruz. Hiç kimse şühedanın kanı ile yoğrulan ve şekillenen vatan topraklarına ve bayrağına yönelik olarak heveslere kapılmamalıdır. Heveslere vurulan mührün kalıcı sahibi, şühedanın bizatihi kanıdır. 

Bu vesile ile haksız suçlamalar ile maruz kaldıkları işkenceler hatta ölümlerin dahi kendilerini inançlarından vazgeçiremeyen onurlu Türk milliyetçilerini rahmetle anıyoruz. 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü kutluyoruz.” ifadelerinde bulundu. (Esra Oğuzkağan Özkan)