Daha yapacak çoook işimiz var!

Daha yapacak çoook işimiz var!

Yayın: 16.05.2022 16:31
Paylaş:
A+ A-

Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci sendikasının Kayseri Şube kongresinde oldukça çarpıcı ifadelerle dolu bir konuşma yaptı.

Önümüzdeki aylarda yapılacak olan Genel Merkez kongresinde Genel Başkanlık için yarışacağı Recep Akyel’e atfen ağır ifadeler kullanan Genel Başkan Değirmenci “Ne yaparlarsa yapsınlar, aşkla çıktığımız bu yoldan, emekçilere hizmetkâr olmaktan, bizleri asla kimse alıkoyamayacaktır” diye konuştu

Değirmenci sık sık alkış sloganlarla kesilen konuşmasında “Kayseri’yi, İskenderun’u, İstanbul’u, Adana’yı, Bursa’yı, Seydişehir’i, Gebze’yi, Sakarya’yı, Ankara’yı, Kocaeli’yi, Ege’yi, Osmaniye’yi, Eskişehir’i yok sayanlara, kişisel menfaatleri için yola çıkanlara, tabiri caizse hadlerini bildiriyorsunuz.” dedi.

“Kaos meraklılarına inat, ülkemizde herhangi bir iç karışıklığa asla müsaade etmeyeceğiz.”

Küresel çıkar hesaplarının, yaşadığımız dünyayı çekilmez bir yere doğru götürdüğünü ifade eden Değirmenci; “…cennet vatanımızı, kirli ve karanlık ellerin insafına terk etmeyeceğimiz de bellidir. Bize düşen görev ise, ülkemizdeki tüm olumsuzluklara rağmen, emeğimizle, üretime verdiğimiz büyük katkılarla, bu ülkeyi ayakta tutmaya devam etmektir. Ülkemize üreterek ve çalışarak sahip çıkacağız.

Kaos meraklılarına inat, ülkemizde herhangi bir iç karışıklığa asla müsaade etmeyeceğiz. Kabuk bağlamış yaraları kanatmaya çalışanlara, geçit vermeyeceğiz. Bizler ürettikçe, milletimiz kazanacak, ülkemiz kazanacak.” şeklinde konuştu.

Değirmenci İşverenlere “Fedakârlık sırası sizlere geçmiştir.”

İşverenlere açık çağrıda bulunan Genel Başkan Değirmenci; “Bizler bugüne kadar işyerlerimize gözümüz gibi baktık. Sizlerin servetine servetler kattık. Şirketlerinizin her yıl milyonlarca lira kar açıklamasına en büyük katkıyı verdik. Sizler sermayelerinizle üretime katkı verirken, bizler de alın ve akıl terimizi ortaya koyduk. Bu nedenle, en çok ihtiyacımız olduğu bu dönemde, hakkımız olanı, artık verin. Alın terimizin bir damlasını bile yere düşürmenize, artık tahammülümüz kalmamıştır.

Fedakârlık sırası sizlere geçmiştir.

Aksi takdirde kirayı, elektrik ve doğalgaz faturasını nasıl ödeyeceğimizi düşünürken, market ve pazardaki fiyat etiketleri aklımızdan çıkmazken, kimse bizden verimlilik beklemesin.” vurgusu yaptı.

“İşçi lehine yeni düzenleme yapılması için sesimizi yükselteceğiz.”

Çalışma hayatının içerisinde de, ücret konusu haricinde, emekçilerin çözülmeyi bekleyen birçok sorunu olduğunu da iyi bildiklerini söyleyen Değirmenci; “Daha önce olduğu gibi bundan sonra, sadece ücretlerinizin artırılması için değil, EYT, Kıdem tazminatı, Maaşlarımızdaki vergi dilimi uygulaması gibi nice sorunların çözümü için, mücadele etmeye devam ediyoruz.

Emeklilik primini doldurduğu halde yaşı tamamlamadığı için işten çıkarılan ve yaş nedeniyle emekli maaşı alamayan, özellikle 45-50 yaşındaki kardeşlerimizin mağduriyetinin giderilmesi için, elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz.

Yılbaşında aldığı maaşı, sonraki aylarda alamayan, her geçen ay maaşı vergiler yüzünden düşen işçinin, sesini duyurmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz.  Geleceğimizin garantisi olan kıdem tazminatlarımızda, bırakın herhangi bir hak kaybını, işçi lehine yeni düzenleme yapılması için sesimizi yükselteceğiz.

Velhasıl, çalışma hayatı içerisinde, işçiyi huzursuz ve mutsuz eden ne varsa, onu ortadan kaldırmak için, dün olduğu gibi, bugün de yarın da mücadelemizi sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.

“Yola çıktığımızda hak ile batıl savaşının çıkacağını biliyorduk.”

‘Bizler, bu görevlere talip olduğumuzda, kendi menfaatinden başka bir şey düşünemeyenlerin hedef tahtasına oturtulacağımızı çok iyi biliyorduk’ diyen Değirmenci;  Bizler, dava ruhuyla, emekçinin yüzünü güldürebilmek için yola çıktığımızda hak ile batıl savaşının çıkacağını biliyorduk.

Sahte sosyal medya hesaplarından ailemize varana kadar saldıracaklarını, inancımıza, ibadetimize bakarak bizleri aşağılayacaklarını, satılık gazetecilerin kalemlerinden yalanlarının, iftiralarının ardı arkasının kesilmeyeceğini de iyi biliyorduk.

Biz her şeyi biliyorduk da, onların bilmedikleri bir şey vardı. Bilmedikleri, Allah’ın da bir planı vardı. Bizlere tuzak kuranlardan, bizlere çamur atanlardan, elbette Allah habersiz değildir. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır. Bu oyunlar karşısında, Bizlere “Hasbünallahü ve nimel vekil” demek düştü.  “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir.” diyerek, Allah’ı her işimizde vekil tayin edip, sırtımızı başkaları gibi şer odaklarına değil, Yaradan’a dayadık” dedi.

“…Bu kirli emellerle, üyelerimizin, sendikamızın birikimlerini yiyen, mirasyediler olabilirsiniz.”

‘Üzerimde bir onur nişanesi olarak taşıdığım bir konuyu da sizlerin takdirine bırakmak istiyorum’ diyen Değirmenci;

Bundan 5 yıl önce İSDEMİR’de zafere ulaşan sendikamızın, 3 yıllık bir aidat kaybı olmuştu. Geriye dönük bu aidat kaybını, üyelerimize yansıtmayacağımızın sözünü vermiştim ve bu aidat alacağımızı işverenden almak için canla başla çalıştım.

Elhamdülillah başardım da.

Resmi bir protokolle, sendikamızın 17 milyonluk aidat alacağını, işverenden tahsil ederek, sendikamızın kasasına koymayı Allah bizlere nasip etti.

O gün bu başarımdan dolayı önünü ilikleyip, elimi öpüp, ‘Ne büyük sendikacısın’ diyen zavallılar, şimdi bu 17 milyon için beni ve sendikamı bağış aldı diye şikâyet ettiler. Ama onlara da tokat gibi bir cevabı devletin savcıları vermiştir.

Çıkarları uğruna sendikamızın adını lekelemeye çalışan Eyyyy zavallılar! Kendi mahallelerindeki satılık gazetecilerle Türkiye kamuoyunda yanlış bir iş yapmışız gibi göstermeye çalışarak, sendikamızın adına çamur atan Ey fırsat düşkünleri, sizler de dinleyin.

Devletin savcısı, bana, ‘Kendi kurumunun hak ve menfaatini korumaktan şüpheli olarak karşımıza çıkan ilk kişi sizsiniz oldunuz. Bu onur da ömrünün sonuna kadar sana yeter de artar başkan” diyerek, bu aşağılıklara tokat gibi bir cevap vermiştir.

Bu kafayla mı sendikamızı geleceğe taşıyacaksınız. Bu çıkar hesaplarıyla mı teşkilatımızla bütünleşeceksiniz. Sizler ancak bu kirli emellerle, üyelerimizin, sendikamızın birikimlerini yiyen, mirasyediler olabilirsiniz.

Ama bu teşkilat mensupları da Allah’ın izniyle bu fırsatı sizlere vermeyecektir. Bu yüzden ne yaparlarsa yapsınlar, aşkla çıktığımız bu yoldan, emekçilere hizmetkâr olmaktan, bizleri asla kimse alıkoyamayacaktır. Amma bu teşkilat mensupları da Allah’ın izniyle bu fırsatı sizlere vermeyecektir. Bu yüzden ne yaparlarsa yapsınlar, aşkla çıktığımız bu yoldan, emekçilere hizmetkâr olmaktan, bizleri asla kimse alıkoyamayacaktır.” diye konuştu.

Değirmenci’den Konukevi Müjdesi: “Otel Ayarında Bir Konukevi Projesi Hazırladık

Özçelik-İş’i, Türkiye ekonomisine çok ciddi katkılar veren 100’den fazla iş yerinde faaliyet gösteren bir sendika konumuna taşıdıklarını, bugün dünyanın dört bir yanındaki sendikalarla işbirliği içinde çalışan uluslararası kuruluşlarla, küresel emek hareketine entegre olmuş bir sendika haline getirdiklerini, yeni genel merkez binasını çok kısa bir sürede yaparak üye ve teşkilata hediye ettiklerini, ihtiyacı olan tüm şubelere yeni yerlerini satın aldıklarını vurgulayan Değirmenci; “Burada hemen bir parantez açarak, genel başkanlığım dönemime ilişkin, üyelerimiz adına bir hayalimi, bir hedefimi gerçekleştirmek için, attığımız adımı da paylaşmak istiyorum. Günümüz şartlarına artık cevap vermeyen misafirhanemiz yerine, Eski genel merkez binamızın olduğu yere, taşradan Ankara’ya gelen üyelerimiz ile ihtiyacı olan herkes için kullanılabilir, otel ayarında bir konukevi yapabilme hazırlığı içerisinde olduğumuzun, projesinin çizilip detaylarının hazırlanmaya başlandığının buradan teşkilat mensuplarımıza ve sizlerin aracılığınızla üyelerimize müjdesini vermek istiyorum.” dedi.

“Birileri sıcak yataklarından kalkmazken, bizler, gece vardiyalarında alın teri akıtan üyelerimizi ziyaret ettik.

Üyeleriyle her zaman iç içe olduğunu belirten Değirmenci; “‘Masa başı sendikacılığı yapmayacağız’ diyerek, bizlere imada bulunanlara inat, Tekirdağ’dan başlayıp, İskenderun’a kadar, sendikamız çatısı altındaki işyerlerimizi, defalarca ziyaret ederek, üyelerimizle tezgah başlarında gönül köprüleri kurduk.

Üyelerimizle her zaman iç içe, gönül gönüle olduk. İşçiyi sadece tezgah başında görenlerin aksine, emekçileri ve ailelerini evlerinde ziyaret edip, sofralarına misafir olduk.  Birileri sıcak yataklarından kalkmazken, bizler, gece vardiyalarında alın teri akıtan üyelerimizi ziyaret ederek, yalnız bırakmadık.

Şubelerimizi aşağılayarak gaza getirmeye çalışanların aksine, bizler şubelerimizle her zaman istişare halinde olarak, nice güzel toplu iş sözleşmelerinin altına imzalar attık.  Hastalık ve afet gibi, zor şartlar altındaki üyelerimize yaptığımız sosyal yardımlarla, her zaman üyemizin ve ailesinin yanında olduk ve olmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.

Sendikayı ekonomik anlamda da, bağımsız bir kuruma dönüştürdüklerini ifade eden Değirmenci;

“Sendikal yaşamımda, her dönem denk bütçeyle genel kurula gittiğine şahit olduğum sendikamızı, ilk defa genel başkanlığım dönemimde, yani 2018 yılında, bütün yapılan hizmet ve yatırımlardan sonra, 24 milyon fazla birikimle, genel kurula götürmeyi başardık.
Bu yıl yapacağımız 15. Olağan Genel Kurulumuza da, sendikamızı, büyük bir nakit birikimiyle, sizlerin huzuruna çıkarma heyecan ve onurunu yaşayacağım.

Sırtıma kene gibi, yıllarca yapışıp gelir elde edenler, sendikaya zerre katkı sunmayanlar, odasından, lüks restoranlardan çıkmayanlar, teşkilatımla bir ve bütün olamayanlar, zavallısınız zavallı” dedi.

“Aslı astarı olmayan, düzmece bilgilerle iftira ve algı operasyonundan öteye geçen ne bir laf ne de bir şahıs var.”

‘Zaman zaman yaşadığımız zor süreçlerde, gerçekleri bilen gönül dostlarımızın bu kurgu ve iftiralara hemen cevap verelim dediklerini duyuyoruz’ diyen Genel Başkan Değirmenci; “Bugüne kadar bu iftira ve operasyon düzenine karşı cevap yetiştirme anlayışına girmedik. Hizmetlerimizi ve eserlerimizi hayata geçirmekten buna fırsat da olmadı. Yapılanlar ortadadır. Kimin ne yaptığı da teşkilatımızın malumudur.

Ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

Ortaya konulan hizmetler ve inşa edilen eserlerle ilgili bir eleştiri ve karalama var mı? YOK

Aslı astarı olmayan, düzmece bilgilerle iftira ve algı operasyonundan öteye geçen ne bir laf ne de bir şahıs var. O halde Hz. Mevlana’nın sözünü hatıra getirelim.   “Suskunluğumuz asaletimizdendir. Her söze verilecek bir cevabımız vardır. Lakin lafa bakalım laf mı diye, adama bakalım adam mı diye” İkisi de yoksa, biz işimize ve hizmetlerimize bakalım Allah’ın izniyle…

Koltuğum elimden gidecek korkusuyla yola çıkıp da, iftirayla yola devam edenlere, bizler hizmetlerimizle karşılık vermeye devam edeceğiz. Onların bizlere kurdukları tuzakları, üyelerimizin seher vakti bizlere ettiği dualarla bozmaya devam edeceğiz. Yaptıklarımız, gelecekte yapacağımız güzel işlerin garantisidir.

Ayak oyunlarıyla koltuk devşirmeye çalışanlarla, kaybedecek bir dakikamız bile yoktur. Boş işlerle, küçük hesaplarla oyalanacak değiliz. Şimdi yaptıklarımızı bir kenara koyup, yenilerini yapmanın zamanıdır.

Hak-İş’in gölgesi altında, Hak-İş’in kutlu misyonu eşliğinde, sendikamızın gelecek on yıllarını inşa edecek gücümüz de ve potansiyelimiz de kadrolarımız da vardır. Hak-İş’in, mağduru, mazlumu gözeten vizyonuyla, bu yolda nice hizmetleri hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Azim ve inançla, cesaret ve kararlılıkla, eksikleri gidermeye devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci’nin Özçelik-İş Sendikası Kayseri Şubesi 9. Olağan Genel Kurulunda yaptığı konuşma özetle şöyle;

“Her kutlu zafere, ancak, mangal gibi bir yürekle, ışıldayan bir akılla, tertemiz bir gönülle, Hz. Eyüp’ün sabrıyla, menfaati düşünmeden verilen mücadele ve fedakârlıkla ulaşılır.

Hep birlikte emekçiler adına yeniden, destanlar yazmaya var mısınız?  Özçelik-İş’i hep birlikte geleceğe taşımaya var mısınız?  Hak-İş’imizi hep birlikte dünyaya taşımaya var mısınız?

Kayseri’de yanan mücadele ateşini görmek istemeyenlere, okkalı bir Osmanlı tokadı vurmaya hazır mısınız?   Türkiye’nin sendikası olan Özçelik-İş’i, kendilerine tapulamaya çalışanlara, ‘Hadi oradan’ demeye var mısınız?
Hak-İş’imizi görmezden gelerek, Hak-İş’imizin vizyon ve misyonunu ayaklar altına almaya çalışanlara ‘Biz Hak-İş ile güçlüyüz’ demeye hazır mısınız? Yerli ve milli oluşumuzdan rahatsızlık duyanlara, ‘devletimizin ve milletimizin yanındayız’ demeye var mısınız?

Alın teri ve cesaret ile var edilen birikimleri, tüketme hevesinde olanlara avucunuzu yalayın demeye hazır mısınız? Yeni ve nice eserler bırakmak için, mağdura, mazluma kol kanat germek için söz veriyor musunuz?

Sizlerden aldığımız güçle, biz de varız, biz de hazırız, biz de söz veriyoruz. Emekçilere verilmiş bir sözümüz var. Emanete sahip çıkma sözümüzün arkasındayız. Emekçilere, huzur ve refah dolu yarınlar hediye edeceğiz.

Hani Üstad Necip Fazıl şiirinde diyor ya;

Mehmed’im sevinin başlar yüksekte

Ölsek de sevinin, eve dönsek de,

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir

Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir.

Bizler de, Özçelik-İş’in neferleri olarak,

Elhamdülillah başımız yüksekte,

Davamız kalmayacak tümsekte,

Yarınlar elbet bizimdir, Elbet bizim.

Heyecanınızı, coşkunuzu iliklerimize, damarlarımıza kadar hissettirdiğiniz için, her birinize ayrı ayrı yürekten teşekkür ediyorum. Mücadele ateşimizi, sizlerin kardeşlik ateşiyle, bugün burada yeniden harlamış bulunuyoruz. Yeni dönemin işaret fişeğini, sizlerin birlik ve beraberlik coşkusuyla atmış bulunuyoruz.  Özçelik-İş’in, yükselme dönemi, buradan yükselen güçlü iradeyle başlamıştır. Hayırlı, uğurlu, bereketli olsun.  Allah utandırmasın.

Kayseri Şubemizin 9. Olağan Genel Kurulunun, hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyor, hepinizi, şahsım, Sendikam ve Hak-İş adına, en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum.

Doğup, büyüdüğüm bu topraklardaki emekçi kardeşlerimle, ağzını sevdiğim aslan hemşerilerimle, üyelerimizle, teşkilat mensuplarımızla ve gönül dostlarımızla, bugün burada buluşuyor olmaktan, 34 yıl önce kuruluşunu yaptığım şubemizin olağan genel kurulunu yapmaktan, büyük mutluluk duyuyorum.

Türkiye ekonomisinin can damarı, üretimin bel kemiği Kayseri’yi, bugünlere taşıyan emekçi kardeşlerimin her birini alnından öpüyorum.  Şube Kongremiz vesilesiyle, ülkemiz için can alıp, can veren tüm şehitlerimizi, rahmet ve minnetle anıyor, gazilerimize hayırlı ömürler diliyorum. Hak-İş ve Özçelik-İş davasına, emek vermiş ve ahirete intikal etmiş olanlara, alın teri akıtırken iş kazalarında hayatını kaybeden emekçi kardeşlerime de, Allah’tan rahmet diliyorum.

Değerli Misafirler,  Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Son yıllarda savaşlarla, salgınlarla, mülteci akınları ve ekonomik krizlerle, dünyanın olağanüstü bir dönemden geçtiğini, hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Özellikle, savaşların ve salgının yıkıcı etkilerini ülke olarak da, derinden hissediyor, tüm bu olumsuzlukları tabiri caizse iliklerimize kadar hissediyoruz. Bugün, insanlık olarak, huzura, sağlığa ve güvenliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız bulunmaktadır.

Küresel çıkar hesaplarının ise, yaşadığımız dünyayı çekilmez bir yere doğru götürdüğü de, gün gibi ortadadır. Süper güç iddiasında olan devletlerin, masumların canlarını hiçe saydığı bir dünya düzeninde adeta ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Pandeminin neden olduğu sıkıntılar yetmezmiş gibi, yakın zamanda patlak veren Rusya-Ukrayna savaşı, neredeyse temel ihtiyaç malzemelere ulaşabilmemizi bile engelleyecek boyutlara ulaşmıştır.  Tüm bu şahit olduğumuz olayları bir bütün olarak ele aldığımızda, ülkemize daha çok sahip çıkmamız gerektiği gerçeği, bir kez daha gözler önüne serilmiştir.

Müslüman coğrafyalarında hayatını kaybeden milyonlarca Müslüman için aldırış etmeyenlerin, Ukrayna’daki savaşta ölen 5000 kişi için dünyayı ayağa kaldırdığı, ikiyüzlü bir dünyada yaşıyoruz.

Bir lokma ekmek için inleyen Müslüman çocuklarını görmezden gelenlerin, refah içindeki Avrupa’da göçmen konumuna düşmüş Ukraynalı’ya ağıt yaktığı, ikiyüzlü bir dünyada yaşıyoruz.

Yanlış anlaşılmasın, kimse için, o bizden değil, benim dinimden, ırkımdan değil, ölmesinde sakınca yok demiyoruz. Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Somali’de, Afganistan’da, Libya’da, Arakan’da ölen Müslümanlara üzüldüğümüz gibi, Ukrayna’daki insanlık dramını da, kahrolarak izliyoruz.

Sevgili Dostlar, İnsanlığın bu iki yüzlüğü gün gibi ortadayken, bir kez daha ülkemizin kıymetini bilmemiz, vatanımıza sahip çıkmamız gerektiği daha net anlaşılıyor. Şehit kanlarıyla sulanmış olan vatanımıza, sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Başka Türkiye’nin olmadığı açıktır. Bu vatandan başka gidecek yerimizin, olmadığı ortadadır.

Mazluma, mağdura kucak açmayı insan haysiyeti ve onurunun bir gereği olarak gören milletin kendisine bir tehdit yöneldiğinde gideceği yurdu, evi yoktur. Böyle bir durumda bin yıldır yaptığımız gibi yaşadığımız toprakları şehit kanları ile sulamaktan başka çaremiz de yoktur.

İşte bu nedenle, cennet vatanımızı, kirli ve karanlık ellerin insafına terk etmeyeceğimiz de bellidir. Bize düşen görev ise, ülkemizdeki tüm olumsuzluklara rağmen, emeğimizle, üretime verdiğimiz büyük katkılarla, bu ülkeyi ayakta tutmaya devam etmektir. Ülkemize üreterek ve çalışarak sahip çıkacağız.

Kaos meraklılarına inat, ülkemizde herhangi bir iç karışıklığa asla müsaade etmeyeceğiz. Kabuk bağlamış yaraları kanatmaya çalışanlara, geçit vermeyeceğiz. Bizler ürettikçe, milletimiz kazanacak, ülkemiz kazanacak.

İnanıyorum ki, her biri vatan ve millet sevdalısı olan siz emekçi kardeşlerim, yeniden dirilişin sancılarını yaşayan Türkiye’nin geleceğinin, garantisi olmaya devam edecektir.

İnanıyorum ki, bu ülkeye ve ecdadımıza olan borcumuzu; üreterek, alınteri akıtarak, emeğimizi ortaya koyarak ödeyeceğiz. Emeğimizle, alın terimizle ülkemizi geleceğe taşımaya devam edeceğiz.

Kıymetli Delegeler, Değerli Dava Arkadaşlarım,

İnanıyorum ki, bizler bu ülkeye sahip çıktıkça, bu millet de, bu devlet de, biz emekçileri, yalnız bırakmayacak, en zor zamanlarımızda yanımızda duracaktır. Bugün, enerji ve gıda başta olmak üzere tüm mal ve hizmetlerin fiyatları anormal derecede artmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de enflasyon, alıp başını gitmiştir.

Yüzde 70’leri bulan enflasyon, emekçileri ve tüm milletimizi, bir darboğazın içine düşürmüştür. Dövizdeki oynaklıkla birlikte başta emekçiler olmak üzere tüm kesimler, hayat pahalılığı karşısında çaresiz kalmıştır. Bugüne kadar, emekçiler olarak yaptığımız tüm fedakârlıkların karşılığını, bugün talep ediyoruz.

Mutfaktaki ateş, artık canımızı yakmaya başlamıştır. Kabaran faturalar üzerimize üzerimize gelmektedir. Sırtlandığımız yük, belimizi iyice bükmüştür. Hayat pahalılığı karşısında ödediğimiz bedel, ağırlaşmıştır, Enflasyon canavarı, önüne geleni tabiri caizse boğazlayıp atmaktadır. Bu durumdan çıkış yolu veya bir kaçış planı bulmaya dermanımız kalmamıştır.

Emekçiler, yüksek fatura korkusundan, gözünü, doğalgaz ve elektrik sayacından alamamaktadır. Havalar ısınsa da, doğalgaz ve elektrik faturasından bari kurtulsak diye, emekçinin gözü güneştedir.  Emekçiler, bugün elektrik düğmesine basmaya, arabasının kontağını çevirmeye, tenceresinin altını yakmaya, kombisinin ayarını yükseltmeye, adeta korkar hale gelmiştir.

Böylesi bir ortamda, işverenlere açık çağrıda bulunuyorum. Bizler bugüne kadar işyerlerimize gözümüz gibi baktık. Sizlerin servetine servetler kattık. Şirketlerinizin her yıl milyonlarca lira kar açıklamasına en büyük katkıyı verdik. Sizler sermayelerinizle üretime katkı verirken, bizler de alın ve akıl terimizi ortaya koyduk. Bu nedenle, en çok ihtiyacımız olduğu bu dönemde, hakkımız olanı, artık verin. Alın terimizin bir damlasını bile yere düşürmenize, artık tahammülümüz kalmamıştır.

Fedakârlık sırası sizlere geçmiştir.

Aksi takdirde kirayı, elektrik ve doğalgaz faturasını nasıl ödeyeceğimizi düşünürken, market ve pazardaki fiyat etiketleri aklımızdan çıkmazken, kimse bizden verimlilik beklemesin. Ay sonunu nasıl getireceğiz diye, tasalanmak da istemiyoruz. Velhasıl biz emekçiler, geçim sıkıntısıyla ömrümüzü tüketmek istemiyoruz. Herkes duysun ve bilsin ki, Korkmadan, çekinmeden, usanmadan, emeğimizin hakkını, sonuna kadar talep etmekten geri durmayacağız. İşçinin feryadını, haykırmaya devam edeceğiz. Emek davamızı, ekmek kavgamızı, sahipsiz bırakmayacağız.

Değerli Misafirler, Kıymetli Dostlar, Diğer taraftan alım gücümüzdeki düşüş de ayrıca canımızı sıkan bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçen hafta aldığımız bir ürünü, bir sonraki hafta, aynı fiyata maalesef alamıyoruz. Üyelerimizin ücretlerinde ciddi oranlarda artışlar sağlamayı başarmamıza rağmen, aldığımız zamların, enflasyon karşısında eriyip gittiğini, üzülerek görüyoruz. Maaşımız arttı diye sevinmek bir yana, ayı, eksiye düşmeden çıkarabilecek miyiz, onun derdine düşüyoruz.

Alım gücümüz artmadığı sürece, toplu iş sözleşme masalarında elde ettiğimiz kazanımlar, hayat pahalılığı karşısında, erimeye devam edecektir. Bu nedenle, devletimiz tarafından, emekçiler adına tüm imkânların acilen seferber edilmesini istiyor ve bekliyoruz.

Hükümetimizin ve devletimizin, acilen almasını beklediğimiz tedbirler açıktır.

– Elektrik, doğalgaz ve akaryakıt başta olmak üzere yapılan tüm zamlar, gerekirse vergi indirimleriyle geri düşürülmelidir.

-Stokçuların, fırsatçıların fahiş zamlarına karşı, ağır yaptırımlar uygulanmalıdır.

-KDV indirimlerine rağmen fiyat artışlarına devam edenlere acil en ağır cezalar verilmelidir.

-Toplu sözleşmelerimize ek olarak talep ettiğimiz zamların karşılaması için, işverenler teşvik edilmelidir.

-Sabit gelirli vatandaşları koruyucu tedbirler, devreye sokulmalıdır.

-Ücretli çalışanların maaşları üzerindeki vergi yükü, daha da hafifletilmelidir.

Çare bellidir. Çare, bu ülkenin garantisi olan emekçileri, hayat pahalılığı karşısında ezdirmemektir.

Eğer, bu ülkenin yatırım, istihdam, üretim ve ihracat sarmalında büyümesi isteniyorsa, emekçiye hakkı olan verilmelidir.

Değerli Dostlar, Kıymetli Yol Arkadaşlarım, Çalışma hayatının içerisinde de, ücret konusu haricinde, emekçilerin çözülmeyi bekleyen birçok sorunu olduğunu da iyi biliyoruz.

Daha önce olduğu gibi bundan sonra, sadece ücretlerinizin artırılması için değil, EYT, Kıdem tazminatı, Maaşlarımızdaki vergi dilimi uygulaması gibi nice sorunların çözümü için, mücadele etmeye devam ediyoruz.

Emeklilik primini doldurduğu halde yaşı tamamlamadığı için işten çıkarılan ve yaş nedeniyle emekli maaşı alamayan, özellikle 45-50 yaşındaki kardeşlerimizin mağduriyetinin giderilmesi için, elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz.

Yılbaşında aldığı maaşı, sonraki aylarda alamayan, her geçen ay maaşı vergiler yüzünden düşen işçinin, sesini duyurmak için var gücümüzle mücadele edeceğiz.  Geleceğimizin garantisi olan kıdem tazminatlarımızda, bırakın herhangi bir hak kaybını, işçi lehine yeni düzenleme yapılması için sesimizi yükselteceğiz.

Velhasıl, çalışma hayatı içerisinde, işçiyi huzursuz ve mutsuz eden ne varsa, onu ortadan kaldırmak için, dün olduğu gibi, bugün de yarın da mücadelemizi sürdüreceğiz.

Bu vesileyle 98 yılında yine bir şube kongresi öncesi, uğradığım ihanette temsilci olarak yanımda taş gibi duran ve o kongrede bütün dayatmalara rağmen şube sekreteri olmasına vesile olduğum, 10 yıl önce genel merkeze giderken de, kendi istek ve arzumla şube başkanlığı koltuğunu emanet ettiğim kardeşim Celalettin Korkmazyürek’le bugüne kadar emek ve emekçi adına omuz omuza mücadele verdim.
Ve bu süre içerisinde başarılı çalışmaların altına imzalar attı. 2000 civarında olan şube üye sayısını 4000’lerin üzerine çıkarttı. Uzun yıllar beraber ağladık, beraber güldük. Acıyı da tatlıyı da beraber yaşadık. Ben kendisinden razıyım, Allah da razı olur.

Bu kongre öncesi, şube yöneticileri ve temsilcileriyle yaptığım istişarelerde, gördüm ki; Celalettin kardeşime, bir görev değişikliği yapılması gerekiyor inancına vardım. Usulüne uygun şekilde kendisiyle istişare edip, bir karara vardık. Bu kararda hiç tereddüt etmeden, ‘Sen benim büyüğümsün, neyi emredersen, biz onu yaparız’ diyerek, şahsıma ve teşkilatımıza olan sadakatini bir kez daha göstermiştir. Yaptığı fedakarlıkla hem çalışma arkadaşlarına hem de teşkilatımıza önemli bir katkı sunmuştur. İşte bizim yol arkadaşlığımız da, dava adamlığımız da, teşkilatçılığımız da böyle asildir.

Hak-İş’in, Özçelik-İş’in vizyon ve misyonunu özümsemiş, sendikacılıkta ustalık seviyesine gelmiş Celalettin Korkmazyürek kardeşimle beraber, bu sendikada yapacak daha çok işimiz vardır. Celalettin kardeşime bugüne kadar yaptığı hizmetleri için teşekkür ediyorum.

Yine uzun yıllar kader birliği yaptığımız, acı tatlı her anımızda birlikte olduğumuz, hem Celalletin beyi için, hem de şahsım için hiçbir fedakarlıktan kaçmayan, kayıtsız şartsız yanımızda olan Kayseri Şubemizin Başkanlığına adaylığını açıklayan Rüstem Çabuk kardeşime de, çıktığı bu kutlu yolda başarılar diliyorum.

Rüstem kardeşim, de tam bir görev adamıdır. Kendisinden ve çalışma arkadaşlarından beklentilerimiz büyüktür. Biz de başarılı olabilmesi için tüm gücümüz ve imkanımızla, kendisi ve çalışma arkadaşlarının yanında olacağız. Rüstem kardeşimin ve ekibinin azmi ve bugüne kadar elde ettiği deneyimi, sendikamızı Kayseri’de çok daha iyi yerlere taşıyacaktır. İnşallah yeni dönemde, yeni bir anlayış ve yeni kadrolarla daha da büyük işlerin altına imzalar atacağız.

Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Sadece Kayseri’de değil, Türkiye’nin dört bir yanındaki 45 bin üyemiz için de gece-gündüz, kar-kış demeden çalışıyoruz. Kimin ne dediğine bakmadan, iftira ve karalama kampanyalarına aldırmadan, metal işçileri adına çalışmalarımızı, aralıksız, emin adımlarla yürütüyoruz.

Bizler, emekçileri çok seven, onlara hizmet etmeyi aşkla yapan, emekçi için alınteri akıtmayı, onur sayan bir davanın mensuplarıyız. Bizim gücümüz ve güvencemiz emekçilerdir. Göreve geldiğimiz günden bugüne, tüm teşkilatlarımızla birlikte Özçelik-İş’i, büyük bir aile yapısına kavuşturduk. Makam koltuğu genel merkezde hala yepyeni durmaktadır. Eskimeyen bir makam koltuğu, bizlerin her zaman sahalarda olduğunun da kanıtıdır.

Özçelik-İş’i, Türkiye ekonomisinin büyümesine çok ciddi katkılar veren 100’den fazla işyerinde, faaliyet gösteren bir sendika konumuna taşıdık. Bugün Özçelik-İş’i, dünyanın dört bir yanındaki sendikalarla işbirliği içinde çalışan, uluslararası kuruluşlarla, küresel emek hareketine entegre olmuş bir sendika haline getirdik.

Üyelerimizi ve teşkilatımızı, gerek sendikal hayata, gerekse çalışma hayatına yönelik eğitimlerden geçirdik. Sendikamızın tarihinde, ilk kez hibe yoluyla başka kaynaklar da elde ederek, üyelerimize ve teşkilatımıza, bu kaynaklarla eğitimler verdik.

Yeni genel merkezimizi çok kısa bir sürede yaparak, üyelerimize ve teşkilatımıza hediye etmemizin yanında, ihtiyacı olan tüm şubelerimize yeni yerlerini satın aldık. Burada hemen bir parantez açarak, genel başkanlığım dönemime ilişkin, üyelerimiz adına bir hayalimi, bir hedefimi gerçekleştirmek için, attığımız adımı da paylaşmak istiyorum.

Günümüz şartlarına artık cevap vermeyen misafirhanemiz yerine, Eski genel merkez binamızın olduğu yere, taşradan Ankara’ya gelen üyelerimiz ile ihtiyacı olan herkes için kullanılabilir, otel ayarında bir konukevi yapabilme hazırlığı içerisinde olduğumuzun, projesinin çizilip detaylarının hazırlanmaya başlandığının buradan teşkilat mensuplarımıza ve sizlerin aracılığınızla üyelerimize müjdesini vermek istiyorum.

Bize çamur atan Ey zavallılar, bre gafiller;

Sırtıma kene gibi, yıllarca yapışıp gelir elde edenler, sendikaya zerre katkı sunmayanlar, odasından, lüks restoranlardan çıkmayanlar, teşkilatımla bir ve bütün olamayanlar, zavallısınız zavallı.

Benim giyim kuşamımı, 3 yıldızlı otellerde konaklamamı, sıradan lokantalarda yemek yememi sindiremeyip, dalga geçenler, ben fakir bir aileden geldim ve emeğin ve emekçinin parasını yönetiyorum.

Tabi ki mütevazı olacağım. Ayrıca Müslüman kimliğime uygun yaşıyorum. Mağdurun, mazlumun, yoksulun, yetimin, öksüzün, yolcunun bizde hakkı olduğunu bilerek yaşıyorum. Ve bizim bunlara borcumuz var. O yüzden ince eleyip sık dokuyorum, emanete sahip çıkıyorum. Bu söylediklerimi, siz zavallıların anlamasını beklemiyorum.

Gelin de Kayseri’de teşkilat birliği görün. Gelin de, iftiralarınızın, ayak oyunlarınızın bu teşkilatı nasıl kenetlediğini görün. Bizim yaptığımız bu hizmetler, sizin yalanlarınızı, kumpaslarınızı, toprağın altına gömmeye yeter de artar bile.

Sevgili Dostlar..

Diğer taraftan, üyelerimizin üniversitede okuyan evlatlarına, milyonlarca lira burs dağıttık ve dağıtmaya devam ediyoruz. Üyelerimize bugüne kadar, yılbaşı ve kadınlar günü gibi, özel günlerde hediyeler vermeyi ihmal etmedik.

Hak-İş ile, el ele, omuz omuza yürüyerek, Hak-İş’in mağdur ve mazlumu gözeten davasına sahip çıkarak, güçlü bir Özçelik-İş’i inşa ettik. Özçelik-İş’i, bugün 700 binden fazla üyesi bulunan Hak-İş gibi, dev bir konfederasyonun sınırsız desteğini alarak, hedefe yürüyen bir sendika konumuna taşıdık.

Bugün geldiğimiz noktada, yaptığımız sayısız çalışmalar sayesinde, sendikamızı, işkolumuzun ikinci, Hak-İş’imizin üçüncü, Türkiye’nin ise 12. büyük sendikası haline getirdik. Sendikamızı, 45 binden fazla üyesi, 16 şube ve bölge başkanlığıyla, çalışma hayatında sözü dinlenen, her konuda fikri sorulan, bir sendikaya dönüştürdük.

Bu sayede sendikamız, bugün Türkiye coğrafyasının her bölgesinde, şanlı bayrağımızın dalgalandığı her yerde, varlığını devam ettirmektedir. Özçelik-İş’i gücüyle, çalışmalarıyla, yerli ve milli duruşuyla, Türkiye’nin geleceğine yön ve katkı veren, bir sendika haline getirdik.

Bugün sendikamızı, Havacılıktan demir çeliğe, beyaz eşyadan otomotiv sektörüne kadar, metalin olduğu her yerde, isminden söz ettiren bir sendika durumuna getirdik. Özçelik-İş’i, eskiden olduğu gibi, bazı bölgelere hapsolan bir sendika olmaktan çıkartarak, Türkiye’nin sendikası yaptık. Sendikamızı hala bir şehre, bir bölgeye sığdırmaya heveslenenler avuçlarını yalayacaklardır. Artık hiç kimsenin gücü Özçelik-İş’i bir ile bir bölgeye bir işyerine indirmeye yetmeyecektir. Özçelik-İş, güçlü Türkiye’nin büyük metal işkolunun onurlu ve saygın sendikasıdır.  Bugün karşınızda, sayısal anlamda büyümekten ve sendikasız nice metal işçisine kucak açmaktan başka, derdi olmayan bir sendika vardır.

Yaptığımız hizmetleri kendi başarımız değil, sendikamızın başarısı olmasından dolayı onur duyduk. Her yorgunluğa ve cefaya, Özçelik-İş Sendikası ve emekçiler kazanacak anlayış ile katlandık. Bundan sonra da, bu dava şuuru ile yürümeye devam edeceğiz. Bunları hep birlikte başardık. Yine hep birlikte güzel işler başaracağız.

Sevgili Delege Arkadaşlarım,

Makam derdiyle, kişisel menfaat hesabıyla yola çıkan namerttir. Genel Başkan olduğumda günden bugüne, makamların gelip geçici olduğunu ısrarla ifade ettim. Alnındaki teri bir onur nişanesi gibi taşıyan işçilere hizmet ederek, her zaman Allah’ın rızasını gözettim. Bu şiarla yıkanlara inat, her zaman güzellikleri inşa ettik.

Maviliklere motor sürme hayali kuranlara inat, yıkık gönüllerin yaralarını sarmak için kar-kış, gece gündüz demeden canla başla çalıştık. İşçilerin gönül tahtının, sultanı olmaya talip olduk. Özçelik-İş’i, geçim ve rant kapısı olarak görenlere inat, burayı bir dava, bir aşk, bir sevda, bir yuva olarak gördük ve gösterdik. O, bu, ne der demeden, işçi adına en iyisini bulup, ortaya koymak için çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz.

Yazılanlara, yazılacaklara, söylenenlere-söyleneceklere hiçbir zaman kulak asmadık.

Daha dün, kendi başkanımız Mahmut Arslan’a hakaret ettiğimizi, sosyal medyada paylaşarak, Hak-İş’imizi, Sendikamızı ve şubelerimizi birbirine düşürmeye çalışanların, önümüzdeki günlerde daha büyük yalan ve iftiralara başvuracaklarını da biliyoruz.

Çünkü bunlar, geçmişte “biz niye arkadaşlarımızla barda, pavyonda eğlenemiyoruz, sendika bizim kontrolümüzden gidiyor, Hak-İş’in vizyon ve misyonuna dahil oluyoruz” diye dizlerine vuran ve sahte sosyal medya hesaplarıyla, plan ve proje yapan aşağılık insanlardır.

Yaşadığımız bu süreçte, bu aşağılık insanların figüranlarını, bir bir temizlemeyi başardık, sıra kendilerine gelmiştir. Sizlere zamanında bu sendikanın bağırsaklarını asalaklardan temizleyeceğim diye söz vermiştim. Bu sözümüzü tutuyoruz. Geriye kalan asalakları, mikropları temizlemek de hepimizin boynunun borcu olsun.

Vicdanımızın, imanımızın ve kanunların emrettiği şekilde işler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. İftiralarla, bizleri kanun önünde yargılatmaya çalışanlar, işçinin gönüllerinde çoktan mahkûm olmuşlardır. İşçi nazarında hiçbir itibarı olmayanlar, kendi pisliklerinde boğulmuşlardır.

Siz teşkilatımın ve üyelerimizin dik duruşu, onların omurgalarını iyiden iyiye kaydırmıştır. Koltuk sevdaları yüzünden, şirazesi kayanlara, terazisi şaşanlara, istikameti bozulanlara, bu salondaki muhteşem tablo, en güzel cevap olmuştur.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Onca anlattığım konuların üzerine, şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Hatasız hiçbir kul olmadığı gibi, bizlerin de elbette hataları olmuştur. İş yapılan, çalışılan yerde her zaman hata da olur, yanlış da.

Bizler birer aciz kullarız. Ama asla yüzünüzü kızartacak, emekçinin bir lirasına halel getirecek bir işin arkasında asla olmadık, olmayacağız da. Olanlarla da, dün olduğu gibi bugün de yollarımızı ayırmaya devam edeceğiz. Bu nedenle sendikamızın bugünlerine dair, vicdanım rahat, gönlüm ferahtır. Sendikamızın yarınlarına dair, umudum sonsuz, heves ve heyecanım sınırsızdır.

Allah’ın izniyle Özçelik-İş’i, gelecek daha güzel günlere taşıyacak, inanç, azim ve kadrolarımız da vardır. Siz dava arkadaşlarımdan da aynı azim, kararlılık, heyecan, muhabbet ve samimiyetle, Özçelik-İş, Hak-İş ve vatan davamıza omuz vermenizi bekliyor,  bu duygu ve düşüncelerle Kayseri Şubemizin 9.Olağan Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.

Bu kutlu yolculukta, şube yönetimine seçilecek olan kardeşlerime, şimdiden başarılar diliyorum.

Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Kalın Sağlıcakla…”

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Küresel ısınma işçilerin hem sağlıklarını hem de gelirlerini tehdit ediyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 02.05.2024 04:00
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – Küresel ısınmayla birlikte etkisi ve süresi artan aşırı sıcaklarla bağlantılı, dünya genelinde her yıl 18 bin 970 işçi hayatını kaybederken sadece 2022'de 490 milyar potansiyel iş saati kaybı ve buna bağlı gelir kaybı yaşandı.

AA muhabirinin Dünya Çalışma Örgütü (ILO), ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) raporlarından derlediği bilgilere göre küresel ısınma sonucu sıcaklıklarda yaşanan artışlar, özelikle dışarıda çalışmak zorunda olan işçilerde sağlık sorunlarına neden oluyor.

ILO'nun “İklim Değişikliğinin İş Sağlığı ve Güvenliğine Etkileri” başlıklı raporuna göre her yıl dünyadaki işçilerin yüzde 70'i yani yaklaşık 2,4 milyar işçi aşırı sıcaklara maruz kalıyor. 2000-2020 yıllarına ait veriler karşılaştırıldığında işçilerin aşırı sıcak havalara maruz kalma sürelerinde yüzde 34,7 artış yaşandı.

Sıcaklıklardan en çok etkilenen gruplar arasında, tarım işçileri, hizmet sektöründe çalışanlar, inşaat işçileri, çöp toplayıcılar, ulaşım, turizm ve spor alanında çalışanlar öne çıkarken en sık rastlanan sağlık problemleri sıcaklık stresi, sıcak çarpması, rabdomiyoliz, kalp damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve fiziksel yaralanmalar şeklinde sıralandı.

Her yıl yaklaşık 395 milyon meslek kazasının 22,8 milyonunda ve iş kazaları sonucu meydana gelen yaklaşık 3 milyon ölümün 18 bin 970'inde aşırı sıcakların etkisi bulunuyor.

Yaklaşık 1,6 milyar işçi güneşten gelen ultraviyole ışınlara maruz kalırken bu sağlık riski en çok tarım ve inşaat işçileri, cankurtaranlar, enerji dağıtım sektörü çalışanları, kargo taşımacılığı yapanlar ve liman işçilerini tehdit ediyor. Bu işçilerde daha çok cilt hastalıkları, akut göz hasarı, zayıflamış bağışıklık sistemleri, pterygium (göz eti), katarakt, cilt kanseri gibi sağlık problemlerine rastlanıyor ve her yıl 8 bin 960 işçi ultraviyole ışınların etkili olduğu hastalıklar sonucu hayatını kaybediyor.

– Hava kirliliği, bulaşıcı hastalıklar ve kimyasallar

Hava kirliliğinden en çok ulaşım sektörü çalışanları ile itfaiye görevlileri etkilenirken açık havada çalışan 1,6 milyar işçi kanser, solunum yetmezliği ve kalp damar hastalıklarına yakalanma riski altında bulunuyor. Dünya genelinde her yıl 860 bin çalışan, hava kirliliği ile bağlantılı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor.

İklim değişikliğinin tetiklediği bulaşıcı hastalıklar çalışanların sağlığını tehdit eden bir başka problem olarak öne çıkıyor. Bunlar arasında yer alan sıtma, laym hastalığı, dang humması, şistozomiyaz, şark çıbanı (layşmanyaz), chagas hastalığı ve uyku hastalığı en çok çiftçileri, orman işçilerini, bahçıvanları, boyacıları, çatı ustalarını, döşemecileri, inşaat işçilerini ve itfaiyecileri tehdit ediyor. Her yıl yapılan meslekle ilintili 15 bin 170 ölüm vakasının nedeni bulaşıcı hastalıklar olarak gösteriliyor.

Tarımda kimyasal kullanımı da işçilerin sağlığını olumsuz etkileyen bir diğer faktör. Bu kategoride risk altındaki işçiler arasında tarım, ormancılık, ve bahçe işlerinde çalışanlar ile kimya sektörü çalışanları bulunuyor. Bu gruptaki işçilerde sıklıkla zehirlenme vakaları ile kanser, nörotoksisite, endokrin bozukluğu, üreme bozuklukları, kalp damar rahatsızlıkları, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve otoimmün rahatsızlıklar görülebiliyor. Küresel ölçekte 873 milyon tarım işçisi bu risklerle karşı karşıya bulunurken yılda ortalama 300 bin işçi tarım ilacından zehirlenerek hayatını kaybediyor.

– Neler yapılabilir?

İklim değişikliğiyle mücadelede birçok ülke iş yerindeki çalışma konforunu korumak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler gerçekleştirirken bu düzenlemeler kapsamında tıbbi denetim, meslek hastalığı listeleri, mesleki maruziyet sınırları, eğitim ve bilgilendirme, risk değerlendirmesi ve iş yeri önlemleri gibi başlıklar öne çıkıyor.

Açık havada çalışanların yeterince su içebilmesi, ihtiyaç duyulan araya çıkabilmeleri ve mümkün olduğunca gölge alanlarda işlerini yapabilmeleri, hastalıklardan korunmada kritik rol oynuyor. Bu noktada iş verenlerin, yapılan iş kapsamında tetiklenebilecek hastalıklara karşı tedbirlerini alması ve çalışanları, karşılaşılabilecek riskler noktasında eğitmesi gerekiyor.

Dış ortamda yürütülen işler için hava kalitesinin sürekli kontrol edilerek gerekli önlemlerin alınması, aynı şekilde iç mekan hava kalitesinin, çalışanların sağlık koşullarını destekleyecek şekilde iyileştirilmesi ve bu noktada yeterli havalandırma ve nem kontrollerinin sık sık yapılması önem taşıyor.

Hastalık taşıyabilecek böceklerden korunmaları amacıyla dışarıda çalışan işçilere doğru iş kıyafetinin sağlanması gerekirken tarımsal ilaç maruziyetinin en aza indirilmesi de yine işverenin alabileceği önlemler arasında bulunuyor.

– Küresel ısınmanın potansiyel iş saatlerine etkisi

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından paylaşılan “Lancet Sağlık ve İklim Değişikliği Geri Sayım 2023” raporuna göre aşırı sıcaklar iş verimliliği ve çalışılabilecek zamanları etkileyerek işçilerin gelir kaybı yaşamasına yol açıyor.

Aşırı sıcaklara maruz kalma sonucu, 1991-2000 yılları ortalamasıyla karşılaştırıldığında, 2022'de dünya genelinde 490 milyar potansiyel iş saati kaybı ve buna bağlı gelir kaybı yaşandı.

Dünya genelinde 2022'de işçi başına ortalama 143 potansiyel çalışma saati, sıcaklıklar yüzünden kaybedilirken 2013-2022 yılları ortalamaları baz alındığında Asya’da 189, Afrika’da ise 161 saat yitirildi. Bunun sonucu olarak 2022'de özelikle Afrika’da potansiyel gelirde ciddi bir düşüş yaşanırken bunun yüzde 81'i, iklim değişikliğine karşı en savunmasız iş alanlarından biri olan tarım faaliyetlerinde görüldü.

2041-2060 yılları arasında küresel ortalama sıcaklık artışının 2 dereceyi bulması halinde ise çalışma saatlerindeki kaybın, 1995-2014 ortalamasıyla karşılaştırıldığında yaklaşık 2 kat artması bekleniyor.