Bu sene Karabük’ün 79.yıl kuruluş etkinliklerinde farklı bir uygulamayla karşılaştık… Kardemir öncelikle Zaman,Mekan ve Anılarla Karabük kitabımıza sponsor oldu. Kentsel hafızanın kaybolmasına izin vermedi. Karabük’le bağlantısı olan kişilerin anılarını tazelemesine imkan sağladı. Kitabın fotoğraflarla anıları bir araya getirmesi insanlarımızı birkez daha Karabük’ü düşünmeye yöneltti…. Zaten kuruluş kutlamalarının bir amacı dün ile bugünü kıyaslamak ve bir çıkarım,muhasebe yapılmasına olanak sağlamak değil midir? Daha önce biz ne yapıyorduk.? Karabük’ü bilmeden etkinlikler düzenliyorduk. Özellikle şarkıcı,türkücü çağrımlaşsa da ha tamam kutlamalar çok eğlenceli geçtik diyorduk. Hatta bazı eli kalem tutanlarımız bravo sesleri ile yapılanları manşete taşıyor ve yapılanları övgülerle anlatıyorlardı… Şimdi birileri kitap yayımladık diye çok üzüldüler herhalde…. Öyle ya…. Niye çalgıcı,türkücü getirmediniz de Hür Hoca’nın kitabını bastınız diye dövünüyorlardır herhalde… Bu gibilerin… Onların geçmişle,maziyle,gelenekle,kültürle alakaları yok… Varsa yoksa kendileri…. Hep önde gidecekler ve kendilerinden başka fotoğraf karesinde kimse olmayacak… Mesele anlaşılmıştır…! Ama böyle düşünenlerin yüzünden… Kent tanınmaz hale gelmiştir. Genetik formasyonu değişikliğe uğramıştır. Siz hala türkücü peşindesiniz…. Evet türkücüye de ihtiyacımız var…. Ama önce kentteki insanları mutlu edelim. Önümüzü bir görelim…. Karabük’ün marka kent haline gelememesinin nedenlerini birbir tartışalım. Ortak aklı devreye sokalım. İşimize geldiği gibi de konuşmayalım. Güzel iş yapanları destekleyelim. Lafla 3 Nisan kutlaması olmaz… Ha az kalsın unutuyordum. 3 Nisan’ı kutlamak sadece KARDEMİR’in sorumlulukları olarak düşünülmemeli…. O ‘nu bütün Karabük halkının sorumlulukları çerçevesinde düşünmek daha mantıklı bir yaklaşım olmalı…. Alo…! Anlaşıldı mı?...