Hal ve gidişimiz üzerine neler söylenebilir… Çok şey… Sürekli gündemi değiştiren ve rahatsız eden bir olay karşımıza dikiliyor. Dünyayı hırs kaplamış. Herkes kendine göre gelecek planlıyor. Bu durum çıkar çatışmasına sebebiyet veriyor. O zaman çık çıkabilirsen işin içinden… Bilgi kirliliği etrafta cirit atıyor. Birinin dediğini diğeri tutmuyor. Acaba kim doğru söylüyor.? İnsan kime inanacağına birtürlü karar veremiyor. Yaşadığımız zaman içinde en kötü olanı ne diye sorarsanız hemen söyleyeyim. “Belirsizlikler…” Bir yerde belirsizlik varsa orada kaygılar artıyor. Şüphe çoğalıyor. Bu durum toplumsal depresyona kaynak oluşturuyor. Ayrıca… Fay hatlarının kırılmalarına vesile oluyor. …………………………. Herkesin kendine göre bir doğrusu olması yaşama tutunma çabasından başka bir şey değil. Doğrular bir isteğe/hedefe bağlı olarak gerçeklik kazanıyor. Ancak herkesin doğrusu kendisine ait olunca kafalar karışmaya başlıyor. Hayatın kendisi aslında bir kavgadan ibaret. Kavganın içinde herkes kendini haklı görüyor. Şimdi… Yine başa dönersek… Kendimize şu soruyu soruyoruz. “Barış” ulaşılabilir/elde edilebilir bir durum mudur.? Bana sorarsanız hayır… O’nun bu dünyaya ait bir kavram olmadığını düşünüyorum. Çünkü… Herkes bir şeylerin peşinde. İnsanlar yaşamak için uğraş vermek durumunda. Yaşam bu esas üzerine kurulu. Herkesin kendine göre bir hesabı var. Bu bir gerçekse… Barış bana göre hayal olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Hayatı kavgaya dönüştüren hesap Türkiye’de her şeyi altüst etti bile. Terör hepimizin canını yaktı. Analar,babalar ağladı. Çocukların yüreği dağlandı. Şimdi buradan nereye gelmek istiyorum. İnsan için yaşam ;bir matematik denklemini çözme gücüne sahip olmayı anlatıyor. Verilenler İstenenler Yapılması gerekenler Sonuç. Şimdi…. Problemi çözmek için ne gerekli. Önce verilenleri çok iyi anlamak Sonra muhakeme yeteneğini kullanmak Sonra çözüme başlamak İşlem hatası yapmamak. Yani… Doğru toplamak Ve çıkarma yapmak Çarpma ve bölme işlemlerini gerçekleştirmek. Ve nihayetinde… Sonuca ulaşmak. Buna rağmen… Çözümden emin değilseniz sağlama yapmayı da unutmayın. Ne mi demek istiyoruz. Olup bitenleri ciddiye almadığımız için hazırlıksız yakalanıyoruz. Sorunlar yumak olup can almaya başladığında da olup bitene bir türlü anlam veremiyoruz. İşte bu husus barışı engelliyor. Başta da belirttiğim gibi… Yaşadığım süre içinde barış denen şeye hiç tanık olmadım…! Sanki birisi insanlık tarihi ile hesaplaşmak istiyor. Dahası ondan intikam alma çabası içinde görünüyor. Bu da bizi başa döndürüyor. Ve Habil ile Kabil’i tarih içinde yeniden gündeme getiriyor.