Tarih dediğiniz şeyin bu memlekette çöp kutusundaki atıklar kadar bile değeri yok.!
Cumhuriyet modernleşmesinin en önemli örneklerinden biri olan Karabük ,belleğini yitirmiş
durumda.
Yani…
Kimlik kaybına uğramış bir kent var karşımızda.!
Üzüntü ile belirtmek gerekirse…
Çıkarlar ,dedikodularla birlikte endişe taşımadan geleceği belirlemeye devam ediyor.
Şimdi bu nokta da sormak gerekiyor.
Bu kentte yaşayan insanları ne ilgilendiriyor.
Geçim derdi.
Başka…
Yanıt vermek gerçekten güçleşiyor.
Kentin genelinde maddeler aleminde maneviyatını sele kaptırmış gibi bir manzara var sanki…
Sonuç…
Ne yapacağını bilememe…
Kent kendi gerçekliğini kaybediyor.
Evet…
Birdenbire neleri sorgular olduk.!
Herhalde bizim içinde yaşadığımız kenti anlamamaktan doğan sorunlarımız var.
İşçi kenti gitmiş yerine kimliğini tam olarak ortaya koyamamış bir yapı ortaya çıkmış.
Heyecan yok.
Ruh yok.
Dinamizm diye bir şey kalmamış.
Sadece bol bol konuşma var.
Şu yapılacak.
Bu yapılacak.
Yerel gazete sayfalarına bakarsanız.
Sözüm ona…
Her şey güllük gülistanlık.
Öyle değil mi?
Devletçilik ile kapitalizm arasında sıkışmış bir kent.
Yalpalıyor…
Çözülemeyen sorunlar…
Yumaklaştıkça yumaklaşıyor.
Hal çaresi olarak görülenler..
Konuşması gerekirken.
Susuyor..
Vatandaşın bıkkın bakışları,
Zamlar ve hayat pahalılığı bir yana…
Stres yüklü bir havada.
Nefes almak da giderek zorlaşıyor.
Gerçekten yanıtlanması zor soruların müthiş sorun oluşturduğu bir kentte yaşıyoruz
Ama bunu aşmak için hiçbir gayret göstermiyoruz.
Yani…
Sadece…
Ağzımız laf yapıyor.
Böylece…
İşlerin çözümü…
Başka bir bahara kalıyor.