Ben küçük, şirin mi şirin isimsiz bir kedi yavrusuyum. Hava çok sıcak olduğu için sabahları ve akşamları dolaşıyorum özellikle yiyecek bulabileceğim yerleri. Geçen gün iki insana rast geldim, oranın en büyük parklarından birinde. Birinin halinden, tavrından ve sakallarından şair olduğu bariz anlaşılıyordu. Diğeri de onun yakın arkadaşlarından biri olmalıydı. İsimlerini sormadım. Zaten sorsam da anlamazlardı, değil mi?
Aralarından şair kılıklı olanla frekanslarımız uyuşmuş olmalı ki; yere çöküp kafamı eliyle tutarak sevmeye başladı. Tabii sevimli olmasaydım yine de beni sever miydi, onu düşündüm bir an.
Her halinden şiir akan uzun adamın arkasından süzülerek gitmeye karar verdim “nankör” lakaplı bir kedi olsam da. Lakin şair görünümlü adamdan zarar gelmezdi. Belki de beni daha çok severdi. Kim bilir belki de arkadaş olur, her gün görüşürdük. “Kedi duası” işte. Dost bulmayı niyaz edip ümitle bekleyerek öylece geziniyordum.
Şairin arkadaşı bana pek bir sıcaklık göstermese de, ben yine de onları takipte karar kılarak, bazen etraflarında bazen de bacakları arasında dolaşarak sevimlilik göstergeleri sergiliyordum.
İnsan arkadaşlarım iş güç meselelerinden konuşarak yavaş adımlarla yürüyorlardı. Öylece 200-300 metre kadar parkın çevresinin yarısını dolaşmıştık ki parktan yine içeri girdik. Lakin karşılarına başka adamlar çıkana dek peşlerindeydim.
Onlar da üç kişiydiler ve bizim tayfayla tanışık olduklarını anlamam çok zaman almadı. Ufak hoş beş muhabbetten sonra üç arkadaşım daha olmuştu. Onlardan biri de beni çok sevimli bulmuş olacak ki hemen kucağına alıp seviverdi. Sezgilerim bana bu adamın da “ıslak bakışlı” bir şair yürek olduğunu söylüyordu. Adına: “İbrahim” diyorlardı.
İbrahim’in Sofrasının pek bereketli olduğunu duymuştum söylentilerden. Acaba bu İbrahim de öyle miydi? Hemen çıkınından bir sofra çıktı ve bana rızık olarak ikram edildi.
Normalde “Şiir karın doyurmaz” derlerdi, duymuştum; ama bu akşam “birkaç şair yürek” karnımı doyurmama vesile olmuştu. Bunu yaşadım.
Şimdi, siz de şu kavurucu sıcaklarda, kapınızın ya da camınızın önüne az da olsa, bir yudum su ve birkaç lokma yiyecek koyarsanız, belki de bu sabah ya da akşam da sizinle görüşmek nasip olur.
İmza:
Küçük, şirin, isimsiz bir kedi.