Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, sıcak odada kalın giyinerek yatan ve üstü örtülen çocukların bağışıklığının düşerek hastalıklara açık hale geldiğini, soğuk ortamda uyuyan çocukların ise hastalık ve virüslere karşı dirençli olarak yetiştiğini söyledi.
Son devirde dünya genelinde ve Türkiye bilhassa çocuklardaki hastalık ve viral enfeksiyon olaylarında artış gözlemleniyor. Uzun süren bu hastalık süreci hakkında bilgi veren Medicana International Samsun Hastanesi Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, ailelerin çocukları olması gerekenden daha fazla sıcağa maruz bırakarak bağışıklıklarını düşürdüğüne dikkat çekerek, sobalı ve köy meskenlerinde soğuk odada ülkü sıcaklıkta uyuyan çocukların dirençlerini örnek göstererek ailelere ihtarlarda bulundu.

“Sıcak oda, kalın giysi, yorgan ve kalorifer ile çocuğunuzun hasta olması için diğer bir faktöre gerek kalmıyor”
Yapılan en büyük yanlışlardan birinin çocukların gereksiz sıcaklıklara maruz bırakılması olduğuna değinen Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Bu periyot dünyada ve ülkemizde de önemli derece artan öksürük, yüksek ateş, kusma ve ishal üzere bir salgın devri başladı. Bu periyotta çocukların direnci düşmeyen ateşlerinden ötürü ailelerimiz önemli panik durumundalar. Bu durumdaki çocuklara yapılması gereken istikrarlı beslenme ve gece beslenmesi olmadan uyumaları. Serin bir ortamda, oda sıcaklığının 22 dereceyi geçmediği bir ortamda uyumalarını sağlamaktır. Zira mukozalar (sümükdoku) kaloriferle bir arada sıcak ortamda çocukların ağız ve burunlarının kurumasına neden oluyor. Burnunu kullanarak filtre misyonu yapamayan çocuk da ağzını açıyor ve mikrobik enfeksiyonların da üreme suratı artıyor. O yüzden konut sıcaklıklarının 22 derecenin üstüne çıkmaması gerekiyor. Kalorifer başlı başına bir dert. Çocukları sıkı giydirip, üstünü örtüp, tulum giydirip, kaloriferin yanına koyduğunuzda çocuğunuzun hasta olması için öteki bir faktöre gerek kalmıyor. Bir de gece yemek yiyip yattıysa mideden ağza gelenler dahil olmak üzere sıcak ortamda savunmasız kalan çocuğun bünyesinde mikroplar çok süratli ürüyor. Serin ortamda uyumak, istikrarlı beslenmek, bedenin hatalıklara karşı bağışıklık geliştirmesinde yardımcı olacak bir sistemdir. Bu tedbirlere karşın yeniden bir hastalık oluşmuşsa antivirüs (viral tedaviler) ya da maalesef antibiyotik tedaviler de vermek durumunda kalabiliyoruz” dedi.

“Soğukta uyuyan çocuklar hastalanmaz ve sağlıklı büyürler”
İdeal oda sıcaklığı olan 22 derecede uyutulan çocukların hastalıklara karşı dirençli büyüdüğüne değinen Uzm. Dr. Mustafa Alper Aykanat, “Köy koşullarında yahut sobalı konutlarda baca tütmesin, soba zehirlenmesi olmasın diye belirli bir saatten sonra sabaha kadar sobaya yakıt koymayız. Serin ortamda, yorganın altında, baş dışarıda olacak biçimde, ailelerimize nazaran çok soğuk lakin bize nazaran olması gereken serinlikte uyumaları kusursuz bir durum. Bahsettiğimiz ortam kurallarında uyuyan çocuklar hiç hastalanmazlar, çok sağlıklı büyürler. Bunu toplumsal medyada da sıklıkla görüyoruz. İskandinav ülkelerinde, Almanya’da, Hollanda’da ve birçok ülkede çocuklar parklarda, balkonda yahut dışarıda bahsettiğimiz halde uyutulan çocuklar görüyoruz. Bu çocuklarda harika bir bağışıklık kazanmasına neden oluyor. Sıcak, bağışıklığın en büyük düşmanıdır. Soğuk ise her vakit eksiksiz bir bağışıklık dostudur. 22 derece sıcaklıkta beşerler nasıl giyindiklerine bir baksınlar. 22 derece eksiksiz bir sıcaklıktır. Ruhsal olarak aileler, ’acaba çocuğum üşür mü?’ düşünmesinden kaynaklanıyor. Dışarısının eksi 30 derece olması bizim için kıymetli değil. Odanın ortamının 22 derece olması, DSÖ’ye nazaran ise 18 derece olmasında bile kusursuz bir uyku alınıyor. Velhasıl ‘çocuk üşür’ içgüdüsüyle sıkı giydirilmek 22 derecede bile çocuğun sıvı kaybetmesine neden olur. Sezaryen olan anneler ve ameliyata giren beşerler hatırlarsa ameliyathanelerde üşürler. Ameliyathaneler çok soğuktur. Bu imkansızlıktan ötürü değil, mikrop üremesin, hijyeni olsun diye bu türlü yapılır. 37 derece sıcaklıktaki anne karnından sıcak bebeği, annenin bile dişlerinin soğuktan kitlendiği, titrediği soğuk ortama alınması bile bizim ne kadar soğuk bağışıklığına kıymet gösterdiğimizi tıbbi açıklamasıdır” diye konuştu.
Hastalıktan korunma tekniklerinin başında el paklığı ve aşıların da kıymetli rol oynadığını tabir eden Uzm. Dr. Aykanat şunları söyledi:
“Orta kulak iltihabı da bu periyotta sık karşımıza çıkıyor. Çok önemli halde ’influlenza’ dediğimiz virüs enfeksiyonlara ortaya çıkmaya başladı. Bunların yaz sonunda rutin grip aşıları, sıhhat ocağının yaptığı aşılar ve burada yapılamayan özel aşı denilen meningokok üzere yakalandığında mevt ya da önemli komplikasyonlarla sonuçlanabilen hastalıklara bağışıklık için aşıları da öneriyoruz. Bize başvuran tüm aileler bu hususlar hakkında bilgilendiriliyor. Gerekli aşıları önerir ve yaparız. Ayrıyeten bu müdafaa yollarına ilaven en çok dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de el hijyenidir. Ellerimizi pak tuttuğumuz müddet, 2 dakika boyunca sabunlu suyla yıkadığımız sürece başlangıçtaki mikrobun ağız yoluyla alınmasını engelliyoruz.”