Avatarı
Haber Merkezi kaleminden...

Eyvah Nerede Kalmıştık?

Haber Merkezi tarafından
28 Aralık, 2016 23:53 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:14
A+ A-

Eyvah Nerede Kalmıştık?

Evet. Bence Karabük kendini tartışmalı.! Ama bizde tartışma/düşünce üretme geleneğinin kökü çok eskilere dayanmaz. Çünkü tarihsel olarak Osmanlıda mutlak otorite buna olanak tanımamıştır. Bilindiği üzere 1492’de Yahudiler matbaayı İstanbul’a getirdiler. Ardından Rumlar ve Ermeniler kendi matbaalarını kurdular ve okumaya başladılar. Onlar aydınlanırken bizde henüz düşüncenin kitlelere ulaşması konusunda bir çaba olmadı. Osmanlı monarşisi bu konuyla ilgilenmedi. Lale Devri ve 1727’de(18.yüzyıl) ilk Türk matbaasının İstanbul’a gelmesi… Anlaşılacağı gibi… Bizim insanımız okuma ve yazmaya geç başlamıştır. Bu iki kavrama mesafeli yaklaşmamızın nedeni bundandır. Okuma ve bilgi birikimi olmadan düşünce oluşmaz. Bizde tartışma geleneği bir yüzyıl sonra 19.yüzyılda başlamıştır diyebiliriz. İşte bu anlamda Jön Türk ve İttihatçıların tarihimizdeki yeri;imparatorluk sorunlarını masaya yatırıp tartışmaya başlamalarından kaynaklanmaktadır. Bu geç kalmış bir çırpınış olmuştur. Geleneği olmayan düşünce üretimi, başlattığı tartışma geleneği ile bırakın imparatorluğu kurtarmayı iyice parçalanmasına hizmet etmiştir. Şimdi buradan nereye gelmek istiyoruz. Karabük gerçeğini tartışmaya açmadan sorunları çözemeyiz. Nedir o halde Karabük gerçeği. Önce o nu saptamak ve tartışmaya açmak gerekiyor: Karabük,devlet babanın kurduğu bir kent. Her karış toprak devlete ait. Devletin koruyuculuğu her alandaki gelişmeyi yönlendirmiş… Demir Çelik Fabrikası kentin olmazsa olmazı… Kentte zenginleşme ve sınıflaşma bu merkezden güç alarak gelişme göstermiş. Sonra… 1980’lerden sonra izlenen liberal politikalar devletin ekonomiye müdahalesini engellemiştir. İşte Karabük’ün mutsuzluğu/talihsizliği bu süreçte başlamıştır. Daha sonra… 1989’da 137 günlük grev… Karabük’te görülmemiş bir şey. Ve…. 8 Kasım 1994 direnişi… Bunun akabinde gelen 1995 yılı özelleştirilmesi Karabük’ün mutsuzluğunun miladı olarak kabul edilebilir. Karabük bu süreçte il olmasına karşın babasını kaybeden üvey evlat gibi olmuş… Şimdilerde bu üzücü durumdan kurtulma çabası içindedir. Buna karşın bir sorunla karşılaşıldığında herkes birbirini suçlamaktadır. Başta baba olmadığı için sorunlar çözüme kavuşamamaktadır. Sahipsizlik siyasi enstrümanlarla birleşince gariplikler ortaya çımmaktadır. Bu işin sonu nereye varır. Kapitalist sistemlerde sorunların çözümü güçlü burjuva sınıfından geçer. Karabük’te böyle bir sınıfının olmaması gerçekten tek başına çözümsüzlüğü dayatmaktadır. Öyle olunca da aynı soruyu kendimize yeniden sormak zorunda kalıyoruz. Nerede kalmıştık,? Eyvah…! Yine ilk başladığımız yere geri döndük. Ah kara …!

Bizi sosyal medyadan takip edin