Eyvazov; “Biz Azeri değiliz, Azerbaycan Türküyüz”

Eyvazov; “Biz Azeri değiliz, Azerbaycan Türküyüz”

Yayın: 07.03.2017 23:23
Paylaş:
A+ A-

BARTIN (İHA) – Bartın Üniversitesinde gerçekleştirilen ‘Hocalı Katliamını Unutmadık’ adlı konferansta konuşan Azerbaycan uyruklu akademisyen Doç. Dr. Etimad Eyvazov, “Bizlere Azeri denilmesini istemiyoruz, biz Azerbaycan Türkü’yüz” dedi.

Bartın Üniversitesi Öğrenci Konseyi tarafından ‘Hocalı Katliamını Unutmadık’ adlı bir konferans gerçekleştirildi. Bartın Üniversitesinin Azerbaycan uyruklu akademisyenlerinin konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan Hocalı Kasabasında hayatını kaybedenler anıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Öğrenci Konseyi Başkanı Yiğitcan Celal Gür Karabağ Savaşı sırasında yaşananları aktararak, Hocalı Katliamının bir gün değil, her gün hatırlanması ve ders alınması gerektiğini söyledi.

“Bize Azeri Denilmesi de Oyunun Bir Parçası”

Türk Milleti olarak her şeye dikkat etmemiz gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Etimad Eyvazov, “Bizlere Azeri diye hitap edilmesini istemiyoruz. İran’da bir bölgede yaşayan insanlara Farsça ‘Azeri’ denilmiş ve bu böyle kalmıştır. Bu nedenle bize ‘Azerbaycan Türkü’ denilmesi doğrudur. 1938 yılında dedemin kimliğinde milliyeti ‘Türk’ olarak gösterilirken Bizi anayurdumuzdan koparmak isteyenler, 1939 yılında ‘Azerbaycanlı’ olarak değiştirilmiştir. Türklüğümüzü unutturmak isteyenlere karşı, ‘Azerbaycan Türkü’ şeklinde hitap edilmesi bizi mutlu edecektir. Biz iki devlet bir milletiz” diye konuştu.

“Türk Milleti Her Zaman Uyanık Olmalıdır”

Konferansta konuşan Mühendislik Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Resul Fettahov, “Allah Türkiye’yi korusun diye her zaman dua ediyorum. Çünkü Türkiye ne kadar güçlü olursa biz Azerbaycan’da kendimizi o kadar güvende hissediyoruz. Güçlü bir millet olmak için ise gençlerimize çok iş düşüyor. Gençlerimiz çalışarak, bilimle ilimle güçlü bir gelecek kuracaklardır. Onun için millet olarak uyanık olmalıyız” dedi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Güven Hastanesi’nden “Avrupa’nın obezite oranı en yüksek ülkesi Türkiye” değerlendirmesi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, 18 Mayıs Avrupa Obezite Günü kapsamında, Dünya Sağlık Örgütü'nün obeziteye ilişkin son verilerini değerlendirerek uyarılarda bulundu.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Demirci, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların her yıl katlanarak arttığını belirtti.

Demirci, özellikle çocuklarda obezite sıklığının erişkinlere göre daha hızlı arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Henüz toplum olarak sağlıklı yaşam için beslenmenin ve egzersizin önemini tam kavrayamadık. Genel olarak, yüksek kalorili besleniyoruz. Yemek yemek bizim için hobi ve eğlence niteliğinde. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla buluştuğumuzda planlarımızı yemek üzerine kuruyoruz. Vakit geçirirken, yemek yemeyi seviyoruz. Seçeneklerimiz arasında birlikte yürüyüş yapmak çok fazla tercih edilmiyor. Hala, toplumumuzun bazı kesimlerinde kilolu insanların daha sağlıklı olduğu düşünülmekte. Kültürün, geleneklerin ve adetlerin etkisiyle toplumumuz yemekle arasına mesafe koyamıyor.

– Endokrin bozucu kimyasallar obeziteye yol açıyor

Son zamanlarda tüm dünyada miktarı artan endokrin bozucu kimyasalların da obeziteyi tetiklediğini vurgulayan Demirci, işlenmiş ve hazır gıdalar konusunda uyarılarda bulundu.

Demirci, endokrin bozucu maddeler arasında, solunan hava, içilen su ve yenilen gıdalarla vücuda giren ve biriken, endokrin sistemini olumsuz etkileyen ve bu etkilerini nesilden nesile aktarabilen kimyasal maddeler olduğuna işaret ederek, “Endokrin bozucu kimyasallardan tamamen uzak kalmak mümkün olmasa da sağlıklı ürünler tüketerek ve hayatımızda plastik kullanımını minimuma indirerek en azında bu zararlı kimyasallara maruziyetimizi elimizden geldiğince azaltmamız gerekiyor.” tavsiyesinde bulundu.

Obezite sıklığının tüm dünyada hızla artığına ve son 20 yıldır obezite artışını durdurabilen bir ülke olmadığına vurgu yapan Demirci, eğer obezite sıklığındaki artış önlemez ise 2035'te dünya nüfusunun yarısından fazlasının kilo fazlalığı ve yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade etti.

– “Obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek”

Demirci, sağlık verilerine bakıldığında durumun iç açıcı olmadığının altını çizerek, “Yıldan yıla daha kötüye doğru gidiyor. Dünya Sağlık Örgütü 2023 verilerine göre tüm dünyada obezite sıklığı yüzde 14 civarında. Bu yüzdeye, kilo fazlalığı olanları da eklediğimizde yüzde 38'e ulaşıyor. Artış hızı durdurulamaz ise 2035'te dünya nüfusunun yarıdan fazlası kilo fazlalığıyla mücadele etmek zorunda olacak. Ayrıca dikkat çekmek istediğimi önemli bir nokta, obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek. Çocukluk çağı obezitesi de günümüzde bir tehlikeli boyuta ulaşmış durumda.”

Türkiye açısından durumun biraz daha ciddi boyutta olduğuna vurgu yapan Demirci, “Türkiye İstatistik Kurumu 2022 verilerine göre ülkemizde kilo fazlalığı yüzde 35.6, obezite sıklığımız ise yüzde 20.2. Verilere göre Avrupa'nın obezite oranı en yüksek ülkesiyiz.” bilgisini paylaştı.

Obeziteye karşı başarılı mücadele etmek için farkındalığın artması gerektiğini belirten Demirci, obeziteyle mücadelenin “ülke politikası” olarak benimsenmesi ve sosyal yaşamın sağlığını ön planda tutacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekti.