Güney Koreli Şirket, Çalışanlarına Bebek Sahibi Olmaları İçin 75 Bin Dolar Ödeyecek

Güney Koreli Şirket, Çalışanlarına Bebek Sahibi Olmaları İçin 75 Bin Dolar Ödeyecek

Yayın: 07.02.2024 14:55
Paylaş:
A+ A-

Güney Kore‘nin Seul merkezli inşaat firması Booyoung Group, ülkenin aşırı düşük doğum oranını artırmak için çığır açan bir adım attı. Şirket, her bebek sahibi olan çalışanına 75 bin dolarlık bir ödeme yapmayı taahhüt etti. Bu karar, ülkedeki doğurganlık oranının düzeltilmesi çabalarının önemli bir parçası olarak görülüyor.

Booyoung Group’un Yönetim Kurulu Başkanı Lee Joong-keun’un yaptığı açıklamaya göre, firma, çalışanlarının çocuk yetiştirme maliyetlerini hafifletmek için bu adımı atmıştır. Şirketin bu çabası kapsamında, 2021 yılından bu yana bebek sahibi olan çalışanlarına toplamda 5,25 milyon dolarlık bir nakit ödeme yapılacağı belirtildi. Sözcüler, bu desteğin kadın ve erkek çalışanlar için geçerli olduğunu vurguladılar.

Lee ayrıca, üç çocuğa sahip olan çalışanlara ek destek sağlanacağını duyurdu. Bu çalışanlara 225 bin dolarlık bir nakit para ödemesi veya hükümetin inşaat için arazi sağlaması durumunda konut kiralama seçeneği sunulacak.

Güney Kore hükümeti ve diğer özel şirketler, doğum oranlarını artırmak için çeşitli mali teşvikler sunmaktadır. Ancak Booyoung Group’un bu adımı, ölçeği ve cömertliğiyle dikkat çekmektedir. Bu tür teşvik programları, nüfusun azaldığı Çin gibi diğer Asya ülkelerinde de benzer şekillerde uygulanmaktadır.

Nüfusun Durumu: Kore İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Güney Kore’deki doğurganlık oranı dünya genelinde en düşük seviyededir. 2022 yılında bir kadının ortalama olarak sahip olacağı çocuk sayısı 0,78’dir ve bu rakamın 2025 yılında daha da düşmesi beklenmektedir. Bu durum, ülkenin ve diğer Doğu Asya ülkelerinin yaşlanan nüfusları ve azalan doğum oranlarıyla başa çıkmak için acil önlemler alması gerektiğini vurgulamaktadır.

Booyoung Group’un bu kararı, Güney Kore’nin doğum oranını artırmak için atılan cesur bir adım olarak değerlendirilmektedir. Şirketin çalışanlarına sağladığı bu mali destek, ülkenin gelecekteki demografik zorluklarına karşı etkili bir çözüm olabilir ve diğer şirketlerin de benzer adımlar atmaları için bir örnek teşkil edebilir. (Halil Kızılyer)

Yorumlar

  1. zafer

    Merhaba ben Türkiye’de yaşıyorum inşaat işinde ustalık yapıyorum orda çalışmak istıyorum yardımcı olursanız sevinirim

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Fransa’nın İstanbul Başkonsolosluğu “Gazze” tablosuna izin vermeyince sokak sergisi iptal edildi

Anadolu Ajansı
Yayın: 18.05.2024 20:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ENES TAHA ERSEN – Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu, Fransız Kültür Merkezi tarafından organize edilen sokak sanatı sergisindeki Türk grafiti sanatçısının Gazze konulu çalışmasına sansür uygulayınca sergi iptal oldu.

Fransız Kültür Merkezi, bugün yapılması planlanan “Olimpiyat Oyunları” temalı sokak sanatı sergisinin iptal olduğunu davetlilere attığı maille duyururken, iptal nedenini kamuoyuna açıklamadı.

AA muhabirinin iptale ilişkin sorularını yanıtlamaktan kaçınan kültür merkezinin, Fransız Başkonsolosluğunun Gazze konulu tablonun sergilenmesine izin vermediği için sergiyi iptal etmek zorunda kaldığı öğrenildi.

Çalışması sansüre maruz kalan ve diğer sanatçılar tarafından da sansüre karşı desteklenen grafiti sanatçısı Muhammed Emin Türkmen, yaşananlarını AA'ya anlattı.

MET takma adıyla tanınan Türkmen, Gazze konulu çalışmasına sansür uygulanmasına diğer sanatçıların da tepki gösterdiğini ve serginin Başkonsolosluğun ısrarıyla iptal edilmek zorunda kaldığını dile getirdi.

– Gazze'yle ilgili eser aylar önce görüşüldü

Yaklaşık 3 ay kadar önce Fransız Kültür Merkezinin kendisi ile iletişime geçerek olimpiyat oyunları temalı sokak sergisine davet ettiğini ve kendisinin de bu davete olumlu yanıt verdiğini söyleyen Türkmen, Gazze ve olimpiyatları birleştiren bir konuya sahip eser ile sergiye katılacağını, bunun için herhangi bir problem olup olmadığını aylar öncesinden ilgililerle görüştüklerini ifade etti.

Dünyanın bir ucunda insanlar katledilirken sadece olimpiyatları konu alan bir sergi yapmanın doğru olmayacağını, bu insanlara ses olmamanın komik, gerçeklikten uzak ve vicdanen rahatsız edici olacağını Fransız Kültür Merkezi yetkilileri ile yaptıkları görüşmede dile getirdiğini kaydeden Türkmen, şunları anlattı:

“Fransız Kültür yetkilileri ve diğer sanatçı arkadaşlar bu talebime olumlu yaklaştılar. Ancak bu süreçte, benden eserimde, herhangi bir hakaret unsurunun bulunmamasını rica ettiler. 'Fransa sanat ve fikir konusunda özgürlükler ülkesidir.' dediler ve bu yaklaşım ile açıkçası önce beni mutlu ettiler. Ben zaten hakareti, ifade özgürlüğü olarak kabul eden bir sanatçı değilim. Ancak sonrası konuştuğumuz gibi ilerlemedi.”

– “İnsanların acısını dile getiremeyeceksem bu sergide olmamın da bir anlamı yok”

Fransız Kültür Merkezi yetkililerinin serginin açılmasına 2 gün kala acil bir toplantı düzenlenmesini talep ettiklerini ve sonrasında eserinin sergide gösterilemeyeceğinin kendisine beyan edildiğini belirten Türkmen, şu ifadeleri kullandı:

“Serginin açılışına 2 gün kala bana bir telefon geldi. Küratörümüz bir toplantı yapmamız gerektiğini belirtti. Toplantıda bana bu sergide bu tema içerisinde eserlerimi sergileyemeyeceğim beyan edildi. Ben de diğer sanatçı arkadaşlarımızın emeğini ziyan etmemek için uğraş verdim. Ancak onlar, alınan bu kararın Fransız Başkonsolosluğunun kararı olduğunu bana ilettiler. Ben eserimde düzeltme yapabileceğimi belirtmeme rağmen konsolosluğun Filistin ile alakalı bir eseri bu sergide görmek istemediklerini belirttiler.”

Türkmen, kendisi ile birlikte sergide eserleri sergilenecek 5 sanatçının emeğinin boşa gitmemesi adına süreci yapıcı bir şekilde çözüme kavuşturmaya çalıştığını, ancak Başkonsolosluk kararının kesin olması nedeniyle programda hazırladığı tablonun sergilenemeyeceği, sadece farklı bir çalışma hazırlaması durumunda programa katılım sağlayabileceğinin kendisine söylendiğini aktardı.

Türkmen, şöyle devam etti:

“Başka bir temaya dönüştüremeyeceksem eserimin sergilenemeyeceği bana iletildi. Ben bu motivasyon ile sergiye katıldım ve en başında çalışacağım konuyu zaten kendilerine iletmiştim. Nitekim en başında bu konuyla ilgili bir problem olmamış, kendileri de bunu kabul etmişti. Fakat bu tutum Başkonsolosluğun kararı ile değişti. 'Eğer ben oradaki insanların acısını dile getiremeyeceksem zaten benim bu sergide olmamın da bir anlamı yok.' diyerek çekilme kararı aldım.”

Türkmen ayrıca Fransız Başkonsolosluğunun kararının ardından sergiye katılan diğer 5 sanatçı ve küratörün de “Sen yoksan ve sana bir sansür uygulanacaksa bizim de burada bulunmamızın bir anlamı yok.” diyerek programdan çekildiklerini, bunun üzerine serginin iptal edildiğini açıkladı.

– “Eserimde 'Olimpiyatlar Filistin'de olsa nasıl olurdu' konusunu anlatmaya çalıştım”

Sergide gösterilmek üzere hazırladığı tablo ile ilgili bilgiler veren Türkmen, şunları söyledi:

“Bu çalışmada konumuz olimpiyatlar olduğu için eserimde, 'Olimpiyatlar Fransa'da değil de Filistin’de olsaydı nasıl olurdu?' konusunu anlatmaya çalıştım. Bir an oradaki çocukların kaçışmaları, düşen bombalar canlandı. Bu tablo aslında bize şunu anlatıyor: 2040 olimpiyatlarına katılma ihtimali olan 15 bin çocuk İsrail tarafından öldürüldü. Eserin ismi: Gerçek Olimpiyatlardı (Real Olympics) Bu gerçek olimpiyatlarda bu çocuklara, yarışı kazanması durumunda sadece yaşama hakkı tanınıyor. Yani ikinci olma şansları yok çünkü ölüyorlar. Ben burada bunu anlatmak istedim.”

Hazırladığı tablonun yanı sıra Fransız Kültür Merkezi'nde kendine ayrılan bölümde evrensel barış mesajları, Gazze'de yaşananlar ile dünyanın bakış açısını gösteren ifadelerin yer aldığını belirten Türkmen, hiçbir hakaret unsuruna yer vermemesine rağmen eserine sansür uygulandığını kaydetti. Türkmen, şunları aktardı:

“Bu aslında tek başına bir tablo değildi. Bu tabloların asıldığı bir sokak duvarı oluşturmuştum enstitü içerisinde. O duvara bu tabloları asacaktım. Duvarda Filistin ile ilgili evrensel mesajlar yer alıyordu sevgi, barış ve özgürlük üzerine. Ben bu tabloları o mesajların yer aldığı duvar üzerine asacaktım ancak Başkonsolosluk kararı buna engel oldu, maalesef eserimin sergilenmesine müsaade edilmedi.”

Gazze'de süren katliama karşı sanatı ile Filistinlilere ses olmaya devam edeceğini belirten Türkmen, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“7 Ekim'den bu yana çok ciddi bir sivil katliamı var Filistin’de. Ben anlam veremiyorum, bütün dünya buna seyirci kalıyor. Ben bu süreç başladığından beri her akşam 'Bu insanlar için acaba ne yapabilirim?' diye düşünüyor, elimden geldiğince sanatımla oradaki insanlara, çocuklara ses olmak için çabalıyorum. Ben öbür dünyaya inanan bir insanım ve orada katledilen çocukların bir gün benim karşıma çıkıp 'Biz orada katledilirken sen ne yapıyordun?' diye soracaklarına inanıyorum. Benim orada onlara verebilecek bir cevabımın olması lazım. Bunu sanatımla yapmaya çalışıyorum. Onlar için yaptıklarım bir işe yarıyor mu bilmiyorum ancak elimden geldiği kadarıyla onlara ses olmaya çalışıyorum, olmaya devam edeceğim.”