İl Sağlık Müdüründen “Favipiravir” Uyarısı

İl Sağlık Müdüründen “Favipiravir” Uyarısı

Yayın: 30.11.2020 15:04
Paylaş:
A+ A-

Karabük İl Sağlık Müdürü Ahmet Sarı, korona virüs (Covid-19) tedavisinde uygulanan “favipiravir” ilacının insanları ürkütecek bir yanının olmadığını söyledi.
Karabük İl Sağlık Müdürü Ahmet Sarı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Türkiye’de PCR testinin ücretsiz yapıldığını belirtti. Yurt dışı çıkış amaçlı kullanılacak olan testler ve sporcular için yapılan testlerin ise ücretli olduğunu ifade eden Sarı, “İlaçlar, hidroksiklorokinin, favipiravir ücretsiz veriliyor. Hastaneye getiren götüren araçlar da ücretsiz. Hastanede tedavi ücretsiz, aşı da ücretsiz olacak inşallah” dedi.
Sosyal devlet anlayışıyla ve “halka hizmet, hakka hizmettir” düsturuyla bu hizmetleri ücretsiz vereceklerini aktaran Sarı, şunları kaydetti:
“Ancak bunların ücretsiz olması, değersiz oldukları anlamına gelmemeli. Bizim halkımızdan tek istediğimiz yalan yanlış bilgilere, dedikodulara itibar etmemeleri ve sağlık ekiplerinin verdiği ilaçları düzenli kullanmaları, kurallara uyarak sağlık çalışanlarına yardımcı olmaları. Aksi taktirde hep birlikte bedel ödemeye devam edeceğiz. Özellikle ekiplerimizin evlere kadar götürüp bıraktığı ilaçları kullanmayıp, ağır bir tablo ile hastaneye başvuran vatandaşlarımızı gördükçe içimiz sızlıyor. Hem hastalarımıza yazık oluyor hem de emeğimize.”

“İlaçları düzenli kullanın”
“Favipiravir etken maddeli ilacın dozu sizleri ürkütmesin” diyen Sarı, şu ifadelere yer verdi:
“Tedaviye henüz semptomlar hafifken başladığınızda hastalığı çok daha kolay atlatıyorsunuz. ‘Benim şikayetim yok’ diye ilacı kullanmadığınız taktirde şikayetler geliştikten sonra aynı etkiyi göremiyoruz. O yüzden testiniz pozitif çıktığı andan itibaren vakit kaybetmeden size önerilen ilaçları düzenli kullanın lütfen.”

Yorumlar

  1. maskelibeşler

    halk ne yapsın televız yona onune gelen cıkıyor bılende konusuyor bılmeyende.halk merak edıyor kımıne gore corona tedbırlerı abartı kımıne gorede yetersız.canan karataylıya bakarsan bu normal grıp vurusu devletler abartıyor bu pandemıyı.Dilipaka gore bu iş uydurma safasat .DR yavuz dizdara gorede abartı bu corona ve bır cok ınsan bunu soyluyor ilaçlar ınsanlların bağışıklık sistemını devre dısı bırkıyor.vatandaş ne yapsın kıme ınansın elınde bırtek kuru canı kalmış.onuda lamak ısteyen dunya yı yoneten aç gözlu beş aıle var tek dişi kalmış canavar.en guzelı pılot bolge seçilsin bu illerde pandemei kuralları uygulamak yasak olsun bakalım sonuç ne olaçak.vatandaş krkuyor ne yapsın.geçmişte domuz giribinde vatandaşı zorla aşılamak derdınde olan recep akak dağlar,adamı habrbıden dağlar.hep birlikte yaşadık bu sureci malesef…vatadaş kıme güvensin allah aşkına soyleyin…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Güven Hastanesi’nden “Avrupa’nın obezite oranı en yüksek ülkesi Türkiye” değerlendirmesi

Anadolu Ajansı
Yayın: 19.05.2024 00:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Güven Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. İbrahim Demirci, 18 Mayıs Avrupa Obezite Günü kapsamında, Dünya Sağlık Örgütü'nün obeziteye ilişkin son verilerini değerlendirerek uyarılarda bulundu.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Demirci, obezite ve obeziteyle ilişkili hastalıkların her yıl katlanarak arttığını belirtti.

Demirci, özellikle çocuklarda obezite sıklığının erişkinlere göre daha hızlı arttığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

“Henüz toplum olarak sağlıklı yaşam için beslenmenin ve egzersizin önemini tam kavrayamadık. Genel olarak, yüksek kalorili besleniyoruz. Yemek yemek bizim için hobi ve eğlence niteliğinde. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla buluştuğumuzda planlarımızı yemek üzerine kuruyoruz. Vakit geçirirken, yemek yemeyi seviyoruz. Seçeneklerimiz arasında birlikte yürüyüş yapmak çok fazla tercih edilmiyor. Hala, toplumumuzun bazı kesimlerinde kilolu insanların daha sağlıklı olduğu düşünülmekte. Kültürün, geleneklerin ve adetlerin etkisiyle toplumumuz yemekle arasına mesafe koyamıyor.

– Endokrin bozucu kimyasallar obeziteye yol açıyor

Son zamanlarda tüm dünyada miktarı artan endokrin bozucu kimyasalların da obeziteyi tetiklediğini vurgulayan Demirci, işlenmiş ve hazır gıdalar konusunda uyarılarda bulundu.

Demirci, endokrin bozucu maddeler arasında, solunan hava, içilen su ve yenilen gıdalarla vücuda giren ve biriken, endokrin sistemini olumsuz etkileyen ve bu etkilerini nesilden nesile aktarabilen kimyasal maddeler olduğuna işaret ederek, “Endokrin bozucu kimyasallardan tamamen uzak kalmak mümkün olmasa da sağlıklı ürünler tüketerek ve hayatımızda plastik kullanımını minimuma indirerek en azında bu zararlı kimyasallara maruziyetimizi elimizden geldiğince azaltmamız gerekiyor.” tavsiyesinde bulundu.

Obezite sıklığının tüm dünyada hızla artığına ve son 20 yıldır obezite artışını durdurabilen bir ülke olmadığına vurgu yapan Demirci, eğer obezite sıklığındaki artış önlemez ise 2035'te dünya nüfusunun yarısından fazlasının kilo fazlalığı ve yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalacağını ifade etti.

– “Obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek”

Demirci, sağlık verilerine bakıldığında durumun iç açıcı olmadığının altını çizerek, “Yıldan yıla daha kötüye doğru gidiyor. Dünya Sağlık Örgütü 2023 verilerine göre tüm dünyada obezite sıklığı yüzde 14 civarında. Bu yüzdeye, kilo fazlalığı olanları da eklediğimizde yüzde 38'e ulaşıyor. Artış hızı durdurulamaz ise 2035'te dünya nüfusunun yarıdan fazlası kilo fazlalığıyla mücadele etmek zorunda olacak. Ayrıca dikkat çekmek istediğimi önemli bir nokta, obezite artış hızı 5-19 yaş arası çocuk ve gençlerde, erişkinlere göre neredeyse 2 kat daha yüksek. Çocukluk çağı obezitesi de günümüzde bir tehlikeli boyuta ulaşmış durumda.”

Türkiye açısından durumun biraz daha ciddi boyutta olduğuna vurgu yapan Demirci, “Türkiye İstatistik Kurumu 2022 verilerine göre ülkemizde kilo fazlalığı yüzde 35.6, obezite sıklığımız ise yüzde 20.2. Verilere göre Avrupa'nın obezite oranı en yüksek ülkesiyiz.” bilgisini paylaştı.

Obeziteye karşı başarılı mücadele etmek için farkındalığın artması gerektiğini belirten Demirci, obeziteyle mücadelenin “ülke politikası” olarak benimsenmesi ve sosyal yaşamın sağlığını ön planda tutacak şekilde düzenlenmesi gerektiğine dikkati çekti.