Kalyon İnşaat, yurt dışında büyüme hedefliyor

Kalyon İnşaat, yurt dışında büyüme hedefliyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 30.04.2024 16:00
Paylaş:
A+ A-

BÜKREŞ (AA) – Kalyon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Murathan Kalyoncu, “Önümüzdeki günlerde yurt dışında inşaat müteahhidi olarak daha fazla görünmeye devam etmek istiyoruz. Gözümüzün kestiği riskleri alacağız ve organik bir büyüme istiyoruz.” dedi.

Murathan Kalyoncu, Kalyon İnşaat'ın Romanya'nın Karadeniz Kıyısı-Podişor Doğalgaz Boru Hattı Projesi töreni sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada, bu projenin yüzde 30'una yakınını tamamlamış olduklarını, finansmanla ilgili bir sorun yaşamadıklarını söyledi.

İlk boruları indirdiklerini, yaklaşık 308 kilometrelik boru hattının 300 metrelik kısmının indirmesini tamamladıklarını anlatan Kalyoncu, “Kaynak olarak ise ilerlememiz yüzde 16 seviyesinde. Daha işin çok başlarındayız. Burada devam eden conta kaynağımız olacak. Bu doğal gaz boru hatlarında özellikle bu kaynak çok mühim.” diye konuştu.

Projenin Türkiye ekonomisine katkısına değinen Kalyoncu, “Burada yaklaşık 100 bin ton ağırlığında çelik boru kullanıyoruz. Bunun neredeyse tamamını Türk çelik boru üreticilerinden aldık. Bütün bu para, Romanya hükümeti tarafından direkt Türkiye'ye gelmiş oluyor. Yani ihracat olmuş oluyor. Projemizin yaklaşık 200 milyon avroluk kısmı borudan oluşuyor. Yani çelik maliyeti 200 milyon avro.” ifadelerini kullandı.

Projeyi çok hızlı bir şekilde, 308 kilometreyi 24 ay gibi bir sürede yapmaları gerektiğini vurgulayan Kalyoncu, “Burada kaynak en önemli meselelerden bir tanesi. Boru depolama noktalarında depoluyoruz. Boruların yüzde 60'a yakınının teminini tamamladık.” dedi.

Hatasız bir şekilde bugünlere geldiklerini ifade eden Kalyoncu, bir soru üzerine, AB uhdesinde yapılan puanlama sistemiyle ilgili bu tarz ihalelerde fiyat ve firmanın teknik yeterliliğinin büyük önem taşıdığını kaydetti.

Kalyoncu, “Türkiye'de yaptığımız projeler, ayrıca Silivri yer altı doğal gaz depolama tesisiyle bu konuda çok büyük bir mühendislik yetkinliğine sahip olduk. Sondajımızı da kendimiz yaptık. Artık doğal gaz ile ilgili işlerde kendi mühendislik ve insan gücümüzle başından sonuna kadar projeyi tamamlayacak hale geldik. İhale sırasında tam puan aldık.” şeklinde konuştu.

– “Doğal gaz ile ilgili işlerde akla ilk gelen İtalyan ve İspanyolları geride bıraktık”

Murathan Kalyoncu, doğal gaz ile ilgili işlerde akla ilk gelen İtalyan ve İspanyolları geride bırakarak bu ihalede öne çıktıklarını, ihalede en ciddi rakiplerinin Çinliler olduğunu ancak güçleriyle ve verdikleri güvenle onları geride bıraktıklarını söyledi.

Karadeniz Kıyısı-Podişor Doğalgaz Boru Hattı Projesi kapsamında gelecek günlerde çalışan sayısının 1200 kişi olacağını, projenin “beyin takımını” Türkiye'den getirttiklerini anlatan Kalyoncu, “Deniz altından bir geçiş yok. Sadece burada bizi zorlayacak gelişme gölün altından olacak. Nehri yatay kesecek.” dedi.

Rumenlerin Neptün gazını keşfettiğini dile getiren Kalyoncu, “(Neptün gazı) Karadeniz'de… Sakarya'nın hemen karşısında Neptün sahasının gazı. Ama tabii ki gaz tek yönlü gidebilecek bir şey değil. Türkiye ile eğer olası bir gaz ticaretinde Romanya'nın Karadeniz tarafındaki gaz terminalinde de kullanılabilecek bir gaz. Aynı şekilde konumu gereği de Türkiye'den Romanya'ya olası bir gaz satışında Türk gazını Avrupa'ya taşıyacak alternatif bir gaz.” şeklinde konuştu.

– “İlettiğimiz bu doğal gaz Romanya'nın ihtiyacının yarıya yakınını karşılıyor”

Doğal gazın artık dünyada stratejik ve kritik bir konu haline geldiğini, gaz bağımsızlığının Avrupa için çok tehdit edici bir konu olduğunu vurgulayan Kalyoncu, dağıttıkları doğal gazın Romanya'nın ihtiyacının yarıya yakınını karşıladığını bildirdi.

Kalyoncu, bir gazetecinin “Bu projeyi üstleniyor olmak başka hangi kapıları açıyor?” sorusu üzerine, “Avrupa'da yapılacak bütün işlere talip olduğunuzu burada bildirmiş oluyorsunuz.” dedi.

Katar'da şu anda takip ettikleri çok büyük bir proje olduğunu bildiren Kalyoncu, “Milyar doların üzerinde bir proje… Gaz projesi… Silivri'de yaptığımıza çok benzer bir proje. İnşallah yakın zamanda o konuda da güzel haberlerimizi sizlerle paylaşmış oluruz.” diye konuştu.

Kalyoncu, Romanya'da şu anda ihaleye çıkmaya hazır olan 2 doğal gaz çevrim santrali bulunduğunu, bu projelerle ilgilendiklerini, projelerden birinin 350 megavat, diğerinin 800 megavat olduğunu, bu konuda da İspanya'da bir şirketle işbirliği içinde olmayı düşündüklerini kaydetti.

– “(Ukrayna'nın) İhtiyaçları olduğu takdirde her türlü desteğimizi oraya taşımaktan memnuniyet duyarız”

Kalyon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Kalyoncu, ilk ve en büyük projelerin her zaman hedeflerinde bulunduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Her zaman kendimizi zorlayacak projelere talip olduğumuz için artık bir bina yapmak, hastane inşasında bulunmak bizim için çok da cazip olmuyor. Bu tarz kritik altyapı projeleri, havaalanı inşaatları, demir yolu projeleri çok kritik… Cezayir'de takip ettiğimiz demir yolu projesi var. İhaleye çıkmasını bekliyoruz.”

Avrupa ihracat bankaları ve büyük bankalarla olan ilişkileri sebebiyle gittikleri herhangi bir ülkede finansmanda uygun faiz imkanı bulma şansına sahip olduklarını ifade eden Kalyoncu, Polonya'nın İhracat Ajansı Başkanı ile görüştüğünü bildirdi.

Kalyoncu, “Kendisi, bize 'Kalyon'la çok iyi çalışıyoruz. Ukrayna'da bir gün savaş bitecek. Biz kalkınma projelerini destekleyeceğiz. Ukrayna bizim kapı komşumuz. Eğer biz oraya finansman desteğinde bulunacaksak iş yapanın da Kalyon olmasını isteriz' dedi.” ifadelerini kullandı.

10 ay önce Ukrayna'ya gittiğini ve ülkede şu anda takip ettikleri bir demir yolu projesi olduğunu aktaran Kalyoncu, “İş biraz zor oldu. 10 saati aşkın süre arabayla gittik. Moldova üzerinden gittik. Savaş sirenleri çalıyor. Her yerde kurşun izleri vardı. Ukrayna'da savaş tamamlandığında, barış olduğunda, orada da bulunmak bizim niyetlerimizden bir tanesi. İhtiyaçları olduğu takdirde her zaman her türlü desteğimizi oraya taşımaktan da memnuniyet duyarız.” diye konuştu.

– “Suudi Arabistan'daki ofisimizi tekrar faal hale getiriyoruz”

Murathan Kalyoncu, Kalyon İnşaat'ın şu anda Türkiye, İngiltere, Romanya ve Azerbaycan olmak üzere 4 ülkede faaliyet gösterdiğini hatırlatarak, “Önümüzdeki günlerde yurt dışında inşaat müteahhidi olarak daha fazla görünmeye devam etmek istiyoruz. Gözümüzün kestiği riskleri alacağız ve organik bir büyüme istiyoruz.” dedi.

Suudi Arabistan'daki ofislerini tekrar faal hale getirdiklerini belirten Kalyoncu, bir soru üzerine, olabildiğince büyük, kritik ve ustası oldukları işlere talip olduklarını söyledi.

– “Kalyon olarak vazgeçilmez, hatta sürekli davet edilen bir firma haline geldik”

“Ortak olarak düşündüğünüz var mı?” sorusuna Kalyoncu, şu yanıtı verdi:

“Rumenlerin niyeti var. Transgaz Genel Müdürü Ion Sterian ile görüşüyoruz. Moldova'nın gaz iletimini de Transgaz sahiplendi. Orayı da onlar yapıyor. Orada da bizimle ilişkilerde bulunmak istiyorlar. Ayrıca, Afrika'da 4 bin kilometrelik bir doğal gaz boru hattı alacaklar. Nijerya'dan başlayacak şekilde… 'Oraya gittiğimiz takdirde Kalyon'u yanımızda görmek isteriz' dediler. Devasa projelerden bahsediyoruz. Kalyon olarak vazgeçilmez, hatta sürekli davet edilen bir firma haline geldik.”

Kalyoncu, Kalkınma Yolu Projesi ile ilgili bir soru üzerine, “Üzerimize düşen bir şey olursa yaparız. Bugüne kadar yüksek bir yoğunluğumuz vardı. Şimdi biraz daha oturup stratejimizi çizmemiz gerektiği noktadayız. Orada belirli coğrafyayı seçtikten sonra sizlerle beraber paylaşırız.” dedi.

– NEOM'dan Kalyon'a Suudi Arabistan'da altyapı işleri için ortaklık daveti

Kalyon İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Kalyoncu, Suudi Arabistan'da bir havalimanı projesinin yap-işlet-devret olarak ihaleye çıkacağını aktararak, şunları kaydetti:

“Çünkü bu sistem ülke için avantajlı bir sistem. İstanbul Havalimanı'nda bu işi çok iyi öğrendiğimiz için vakti geldiğinde Suudi Arabistan'da da o projeye talip olacağız. NOEM Projesi kapsamında değil. Yeni bir şehir inşa ediliyor. Altyapı ihtiyaçları da olacak. Bir ekip kuruyoruz. Orada da uygun projelerde yer almayı istiyoruz. NEOM özel bir şirket. Hatta Arabistan ziyaretlerinde NEOM'un bize şöyle bir teklifi oldu. Onu da değerlendiriyoruz. 'NEOM olarak, bir konsorsiyum olarak sizlere ortak olalım, bu altyapı işlerini beraber yapalım.' O görüşmelerimiz devam ediyor. O gerçekleşirse çok büyük bir iş olacak.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Arı ölümlerine yol açan faktörler iklim değişikliğiyle artıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 21.05.2024 08:12
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YEŞİM YÜKSEL – Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayhan Gösterit, iklim değişikliğinin neden olduğu aşırı hava olayları, orman yangınları ve kuraklık ile mevsimlerdeki kaymaların, arıların hayati fonksiyonlarına zarar verebileceğini kaydetti.

Gıda mahsullerinin yüzde 75'inden fazlası, yabani çiçekli bitki türlerinin neredeyse yüzde 90'ı ve tarım arazilerinin yüzde 35'i tamamen veya kısmen tozlaşmaya ihtiyaç duyarken değişen iklim koşulları ve artan insan faaliyetleri, tozlaşmayı sağlayan arı, kelebek, yarasa ve sinek kuşu gibi polen taşıyıcıların popülasyonlarını tehdit ediyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 20 Aralık 2017'de aldığı kararla, tozlaştırıcıların önemi, karşılaştıkları tehditler ve sürdürülebilir kalkınmaya katkıları konusunda farkındalık oluşturmak için 20 Mayıs'ı Dünya Arı Günü kabul etti.

Belçikalı bilim insanları tarafından yapılan ve sonuçları bilim dergisi Nature'da yayımlanan araştırmaya göre, nesli tehlike altındaki türlerin yer aldığı Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Listesi'nde “en az endişe” kategorisinde bulunan birçok tür de dahil olmak üzere bombus arılarının yayılma alanlarında daralma, popülasyonlarında azalma ve bölgesel yok oluşlar yaşanıyor.

Avrupa'da bu kategorideki türlerin yüzde 32 ila 76'sının 2080'e kadar uygun yaşam alanlarının en az yüzde 30'unu kaybedeceği tahmin edilirken, bu durumun “en az endişe” kategorisindeki türleri “tehdit altında” kategorisine taşıyacağı öngörülüyor.

İklim değişikliği, arazi kullanımı ve insan popülasyonunda 1901-1970 ve 2000-2014 yıllarında meydana gelen değişiklikleri inceleyen araştırmacılar, Avrupa'nın bazı noktalarının bombus arıları için elverişsiz hale dönüştüğü, habitat uygunluğunun yüzde 4,5, yerel uygunluğun ise yüzde 33 azaldığı sonucuna vardı. Araştırmacılara göre, 50 yıl içinde arı türlerinin neredeyse yarısında meydana gelecek bir popülasyon kaybı, bu türlerin sağladığı ekosistem faydaları konusunda dünyayı felakete sürükleyebilir.

ABD'de yapılan ve sonuçları yine Nature'da yayımlanan bir başka araştırmada ise ülkenin güneybatısındaki kurak alanlarda yalnız yaşayan 339 arı türünü 16 yıl boyunca gözlemleyen bilim insanları, iklim değişikliğinin etkilerinin devamı halinde kuraklığa duyarlı olduğu düşünülen 243 arı türünün yüzde 46'sının popülasyonlarında ciddi azalma yaşanabileceğini tespit etti

– “Bitki çeşitliği arttıkça arı türü çeşitliliğinde de artışlar gözlemlenir”

Arıların biyoçeşitlilik ve ekolojik dengedeki rollerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gösterit, dünyanın en önemli tozlayıcı böcekleri şeklinde nitelendirdiği arıların, hem bitkisel üretim hem de doğal ekosistem için vazgeçilmez canlılar olduklarını söyledi.

Arıların kendilerini ve yavrularını beslemek için polen ve nektara ihtiyaç duyduğunu, bu amaçla yuvalarına uzak mesafelerdeki çiçekler de dahil olmak üzere çok sayıda çiçeği ziyaret ettikleri için diğer tozlayıcı canlılara göre daha etkin türler olduğunu kaydeden Gösterit, “Bir arı topluluğunun devamı, bitki türlerinin zenginliği ve çeşitliliği ile belirlenir. Benzer şekilde, tohum üretimi ve potansiyel olarak nihai bitki zenginliği, tür bakımından zengin ve çeşitli arı topluluklarına bağlıdır.” dedi.

Bal arılarının ekosistemin devamlılığı açısından etkin grubu oluşturduğunu, bununla birlikte çiçek başına ziyaret sayısının daha fazla olması, daha uzun dile sahip olmaları, daha düşük sıcaklıkta ve düşük ışık yoğunluğunda çalışabilmeleri ve çiçek üzerinde titreşim yaparak polenin serbest kalmasını sağlayabilme yetenekleri nedeniyle bombus arılarının da önemli tozlaştırıcılar olarak değerlendirildiğini belirten Gösterit, çok sayıda yaban arısı türünün de sürdürülebilir çevre açısından olumlu katkı sunduğunu ifade etti.

– İklim değişikliğinin oluşturduğu tehditler

Yüksek hava sıcaklıklarının arı kolonilerinin metabolizmasını hızlandırdığını, besin arama süresini sınırlandırdığını ve pestisit toksisitesini artırdığını, değişen yağış düzenleriyle artan sel ve kuraklık faktörlerinin de arıların besin varlığına kısıtlamalar getirdiğini anlatan Gösterit, şöyle devam etti:

“İklim değişikliğinin etkisiyle orman yangınları dünya genelinde giderek daha sık hale gelmekte ve bu da hem arı kayıplarını artırmakta hem de arıların yaşam alanlarını daraltmaktadır. Şiddetli yağışlardan kaynaklanan seller ve bu sellerin neden olduğu su birikintileri toprakta kış uykusuna yatan başta bombus arıları olmak üzere diğer bazı yaban arılarının diyapoz süreçlerini olumsuz etkilediği gibi ölümlerine de yol açabilmektedir. Mevsimlerdeki kaymalar veya yağışsız dönemlerin uzaması, büyük olasılıkla arı besinlerinin azalmasına hatta tamamen yok olmasına neden olabilecektir. İklim kuşaklarındaki kaymalar arıları yaşanabilir habitatlarından ve besinlerinden ayırabilecektir. Küresel ısınmanın parazitleri, patojenleri ve hastalıkları da artırması söz konusu. Konu ile alakalı yapılan modelleme çalışmalarında, bu duruma müdahale edilmezse yabani arı popülasyonlarında gelecekte keskin kayıplar yaşanabileceği öngörülmektedir.”

Gösterit, yüksek ortam sıcaklıklarının arıların metabolizmasını ve hareketini hızlandırarak enerji depolarını daha hızlı tüketmelerine neden olduğu, bu durumun, harcadıkları enerji miktarını artırması dolayısıyla arıların tarlacılık sürelerini kısalttığını vurguladı.

– “Sıcak geçen kış arıların hastalanmasını hızlandırıyor”

Sadece 1 derecelik ısınmanın yaban arılarının uçuş menzilinde yüzde 50 azalmaya yol açabileceğini, bu ısınmanın da tehlike altındaki türlerin yok olma riskini 3 katına çıkarabileceğini dile getiren Gösterit, “Ilıman bölgelerde artan bahar sıcaklıkları çiçeklerin normalden önce açmasına neden olmaktadır. Sonbahardaki sıcak hava dalgaları da birçok çiçek türünü vaktinden önce kurutarak arılarda ani beslenme eksikliklerine neden olabilmektedir. Kış mevsiminin sıcak geçmesi arı hastalık ve zararlılarına davetiye çıkarmaktadır. Bu dönemde bal arısının en önemli zararlısı olan varroa akarlarının sayısı oldukça azalmakta ve hava ısındıkça akar sayısı tekrar artmaktadır. Ancak sıcak geçen kış dönemlerinde varroa akarları oluşan soğuk havaya direnebileceğinden erken ilkbaharda sayıları çok daha fazla olacaktır. Bu durum yeterli sayıda ergin işçi arı üretilememesine neden olarak kolonilerin zayıf kalmasına yol açabilmektedir.” diye konuştu.

Gösterit, sıcaklık stresinin arılarda genellikle bağışıklık sisteminde, tozlaşma faaliyetlerinde, fizyolojide, büyüme ve gelişmede anomalilere de yol açtığı, sıcaklık stresine giren bombus arılarında da daha küçük vücut boyutlarına ve kanat asimetrisine rastlanabildiği bilgisini paylaştı.

Arı popülasyonlarının korunmasına yönelik önlemlerin sadece bal arıları için değil diğer arı türleri için de alınması gerektiğine değinen Gösterit şu önerilerde bulundu:

“Yabani çiçeklerin ekim ve dikiminin teşvik edilmesi, arıların kışı rahat geçirebilecekleri, hayatta kalabilecekleri ve üremeleri için uygun ortamlar oluşturulmasına yönelik peyzaj düzenlemelerinin hayata geçirilmesi, çayır ve mera amenajman çalışmalarının etkin bir şekilde yürütülerek bu alanların korunması, bitkisel üretimde zararlı mücadelesinde kullanılan zararlı kimyasallar yerine doğa dostu olarak tanımlanan ve etkisi bilimsel çalışmalarla kanıtlanmış ürünlerin tercih edilmesi elzemdir.”

Dünyadaki çiçekli bitkilerin tozlaşmasında yüzde 80 paya sahip olan arıların popülasyonunda meydana gelebilecek olası kayıpların çiçekli bitkilerin sayısında ve çeşitliliğinde azalmaya yol açarak, insanlar için yeterli besinin üretilememesine neden olabileceği uyarısında bulunan Gösterit, arıların yok olmasının ekolojik sorunların yanı sıra uzun vadede ekonomik ve sosyolojik sorunlara neden olabileceği öngörüsünü paylaştı.