Açılım sözcüğü bir zamanlar moda olmuştu. Dertlerden kurtulmanın reçetesi olarak kullanılıyordu. Acaba bu sözcüğün Karabük özelindeki karşılığı ne olabilir? Kentteki yaşamı kaliteli duruma getirmek için çok çabalamamız gerekiyor. Endüstri kenti Karabük bir zamanlar işçilerin,teknokrat ve bürokratların ihtiyacına yanıt veriyordu. Özellikle işçilerin yoğun çalışma temposundan dolayı eğlenceye ayıracak vakitleri yoktu. Yenişehir’de işçi lokali hizmete girse de bu gerçek hiç değişmedi. Karabük’ün bir zamanlar Paris gibi anılmasına neden olan meslek unsurları teknokrat ve bürokratlardı. 1951 yılında hizmete giren mühendisler ve 1963 yılında sahnesi hizmete açılan memurlar lokali önemli sosyetik buluşma ve eğlence merkezleri idi. Çaykovski’den tutunda Bethooven’e kadar batı müziğinin bütün türleri lokallerde seçkin/elit bir grubun ihtiyaçlarını karşılardı. Neyse… Şimdi böyle bir Karabük’ü anlatmanın da kimseye faydası yok. Biz yaşadığımız ana bakalım. Karabük yaşanılan anın ihtiyaçlarına yanıt vermek istiyorsa kendi çapında açılım yapmak zorunda. Ancak Karabük’te bu farklılığı yaratacak enerji yok. Esrarengiz bir yapı var. Bir şeylerin yapılması mümkün olmuyor. Adı konulamayan acayip bir durum bu… Habis ur gibi bir şey. Var olan kişiler… Aynı toplum aktörleri Takımı onlar kuruyor. Tek kale maç yapıyorlar. Kendi içinde kapalılık. Bir de kendi çapında… Hep ben bilirimci anlayışla toplum mühendisliği yapanlar var. Ne yapıp yapıp… Karabük bu açmazdan kurtarmak gerek. Açılım yapma deyişi bunun için çok önemli… Karabük’e yeni bir bakış açısı ve düşünce ufku kazandırmak. Hedefimiz bu olmalı… Böyle bir şey yapılabilir mi? Karabük’te bunu başarmak için ortak çıkarlarda buluşmak gerek. Kentteki bu iş için enerji alanı yaratmak gerek. İşte bu noktada işimiz zor.? Neden? Kentte türdeş ruh bir türlü oluşmuyor.? Tarihsel ortam buna imkan tanımıyor. Kent yaşamına damgasını vuran sınıflar zayıf durumda. Varsa yoksa kendi çıkarları… Bunun için siyaset yapıyorlar… O kadar dar alanda paslaşıyorlar ki… Onların şutları… Kaleyi bulma noktasında… Ancak kendilerine galibiyet getiriyor. O kadar…!