Karabük’te bir şeyler oluyor. Hem de çok garip şeyler. Birisi ya da birileri bilinmeyen yöntemleri kullanarak güç denemesi yapmaya çalışıyor. Bunu yaparken kentin kendine özgü tarihsel koşullarını yok sayıyor. Ya da kendilerine göre kenti farklı anlamlar yüklemeye çalışıyor/çalışıyorlar. Bunu yapanların kentin kuruluş felsefesi ve gerçekleriyle bir alakaları yok. Kapitalizmin çarpık olan kısmını kullanarak mukadderata hakim olmaya çalışıyorlar. Bu durum sosyal olmayan kapitalizmin acımasız olan yönünü bütün çıplaklığıyla gözler önüne sergiliyor. Başlangıçta biz Karabük’e niçin geldik.? Demir Çelik Fabrikasında işçi olarak çalışmak için. O’nun etrafına sağlayacağı refah ortamından yararlanmak için Şimdi böyle bir gerçek kaldı mı ortada? Hayır. İyi ama biz niçin gelmiştik Karabük’e… Refah içinde mutlu bir yaşam elde etmek için. Oysa zaman başka bir gerçekle karşı karşıya bıraktı… Gelişen süreç içinde… Dumanlı kenttin puslu bireyleri olduk. Kenti var eden tarihsel ortam ve gerçeklerden uzaklaşma kedini gelişen süreç içinde gösterdi. Şimdi…! Koşullar başkalaştı… Bu Karabük o Karabük değil artık. Herkes ona göre ayağını yorganına göre uzatması gerekiyor. Aynı zamanda düşünmesi de… Devlet babanın koruyuculuğu artık çok gerilerde kaldı. Ortada gerçek bir tablo var. Nedir o… Karabük’ün siyasi tercihlerinin hep tek yönlü olması… Sağ görüşün alternatifinin yine sağ görüşlü partiler olması. Karabük’te hep liberalimsi muhafazakar partiler seçim kazandı. 1950’lerden itibaren ortaya çıkan siyasi gelişmeler aslında Demir Çelik İşletmelerinin özelleştirilmesini kolaylaştırdı. Bunda IMF gibi dış kaynaklı zorlamaların da etkisi büyük oldu. Özel sektöründe kendine göre ilkeleri var tabi. Ama Karabük’ün fıtratında hep korumacılık olduğu için bize bu gelişme abes geldi. Abes gelmeye de devam ediyor. Devam edecek de… Şimdi bu konuda söylenecek son sözü nasıl sonuçlandırmak gerekir. Çok zor değil mi? O zorluk bu yazıda iyice kendini hissettiriyor. Çünkü yarın ne olacağı belli değil… Şimdilerde lokomotif Karabük Üniversitesi… Ekonomimizin baş tacı.. Kenti müthiş vazıyette değişime uğrattı. Kolay değil… 50 bin öğrenciye ev sahipliği yapmak… Yurdu,evi,marketi,cafesi,dolmuşu derken iş kollarında büyük bir hareketlilik ve canlılık yarattı… Üniversite deyince akla bilim gelir… Biz bilimi unuttuk geçim derdine düştük… Şimdilerde “Karabük Üniversitesi yetkilileri inşallah öğrenci sayısını artırır “ diye dua ediyoruz. Yani… Ağlanacak halimizden medet umuyoruz. Neden… Çünkü... Karabük geçim derdinde…