Sevda soyut bir kavram. Karabük hakkında bu anlamda kimin ne düşündüğünü bilmek gerçekten çok zor. Birisi ortaya çıkıyor ve ben senden bu kenti daha çok seviyorum diyor. Şimdi ne diyeceksiniz.? Hayır ben sizden daha çok seviyorum mu karşılığını vereceksiniz. Pekala bu itirazını ne ile kanıtlayacaksınız. Bu noktada somut veriler ortaya koymak zorundasınız. Ben sizden daha çok seviyorum demekle bu işler olmuyor. ……………… Bir de bu konuda şöyle bir sorun var…! Menfaatler dünyasında sevda kavramını nasıl tanımlayacaksınız.? Hangi tarihsel temele oturtarak seveni sevmeyeni ayırt edeceksiniz.. İçinde yaşadığımız Karabük’ün kent olarak durumu ortada. Kentlilik bilinci tam olarak oluşamamış… Sosyolojik olarak kendini ortaya koyamamış, belirgin kimlik tanımlaması yapamamış bir kent Karabük. Gerçekten… Şimdi soruyorum sizlere “Nedir Karabük.?” Emekliler kenti mi.? İşçi kenti mi? Ağır sanayi kenti mi? Üniversite kenti mi? Cumhuriyet kenti mi? Bu soruya kim net bir şekilde yanıt verebilir? Karabük’te sosyal refahı sağlayan dinamik unsur nedir.? Ya da dinamik olmasını engelleyen. Böyle kentlerin ileriye dönük adım atmaları çok zordur. Neden? Çünkü kendini tanımlamakta zorluklar var.! Hangi yöne baktığı belli değil. Ortak noktalarda birleşmek ve vizyon belirlemek güç. Kabilecilik anlayışında olduğu gibi sürekli olarak birbirleriyle didişme,engelleme,savaşma. Arkadan kuyu kazma… Hasetleşme. Dahası gruplaşma. Kentin kimlik kazanmasını engelleyen önemli sosyal hastalıklardır. Bir zamanlar Haddeciler Derneği başkanlığı yapmış olan rahmetli Nazım Çapraz’ın Karabük iş dünyasına yaptığı çağrı ne kadar anlamlıdır.: “Şimdi barış zamanı”… Demek ki bundan önce Karabük iş dünyası barışık değildi. Sürekli birbiriyle didişiyordu. Bu didişmeden kimse bir yarar sağlamadı. Haddehaneler bir ara zarar etme noktasına geldi. Kim kaybetti… Elbette Karabük. …………………………………………………. Karabük bizim kurduğumuz bir kent. Yani hepimizin aynası konumunda. Herkes kente bakmalı… Bir yerlerde kendini aramalı. Göremiyorsa da… Ben neden bir yerde görünmüyorum diye düşünmeli Öyle kavga etmekle,birbirimizi yermekle Karabüklü olamayız.