Karabük’te Yabancı Öğrenci Tartışması: Ekonomik Etkiler

Karabük’te Yabancı Öğrenci Tartışması: Ekonomik Etkiler

Yayın: 17.04.2024 11:47
Paylaş:
A+ A-

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Göç Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (GPM) Müdürü Doç. Dr. Ali Zafer Sağıroğlu, uluslararası öğrencilerin kültürel, siyasi ve ekonomik olarak Türkiye’nin küresel konumunu güçlendirme potansiyeline sahip olduğunu söyledi.

Sağıroğlu, Türkiye’deki uluslararası öğrenci hareketliliği ve yabancı düşmanlığı tartışmalarına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Mülteci meselesinin Türkiye’de uzun süre siyaset malzemesi yapılmadığına ancak özellikle 2019 yerel seçimlerden sonra siyasallaştırıldığını ve başta Suriyeliler olmak üzere yabancı karşıtı bir propaganda ile siyaset yapan küçük oy oranlarına sahip partilerin hem iktidar hem de muhalefet partilerini etkilediğini ifade eden Sağıroğlu, “İki çeşit siyaset yapma türü var. İnsanlara umut verirsiniz, projelerinizi anlatırsınız tabii bu teknik uzmanlık ve beceri gerektirir. Korku siyaseti ise daha kolay yoldan bir siyaset yapma türü. Bu yüzden siyasiler ve medya kuruluşları yabancı korkusunu menfaat aracı olarak kullanabiliyor.” diye konuştu.

Özellikle son bir yılda hükümetin konuyla ilgili yönetim kapasitesinin gelişmesi ve ürettiği politikalar neticesinde korku siyaseti yapan partilere rağbetin azaldığını kaydeden Sağıroğlu, son yerel seçimlerde bu minvalde siyaset yürüten partilerin aldığı düşük oy oranlarının bunun bir göstergesi olduğuna işaret etti.

Karabük’ün Türkiye’de en fazla yabancı öğrenciyi barındıran şehirlerden birisi olması dolayısıyla tartışmalarda merkezi bir yer teşkil ettiğini ifade eden Sağıroğlu, çok büyük olmayan ve ekonomisi büyük ölçüde demir-çelik fabrikasına dayanan bir şehirde bu kadar yoğun yabancının görünür olmasının halk nezdinde ve genel olarak kamuoyunda birtakım tartışmaları da beraberinde getirdiğini dile getirdi.

Sağıroğlu, Karabük Üniversitesinin izlediği uluslararası öğrenci politikasının şehir için olumlu ve olumsuz etkilerini değerlendirerek, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Tabii bu öğrencilerin ekonomik olarak da şehre sağladığı pek çok olumlu etki var. Ancak, Karabük Üniversitesinde ben olumlu ve olumsuz yönlerinin ne kadar hesap edilerek stratejinin planlandığından emin değilim. Karabük Üniversitesinin uluslararası öğrencileri şehre çekmeye yönelik özel bir politika izlediği oranlardan anlaşılıyor. Topluma ve şehre özgü birtakım hassas boyutların da ihmal edilmesi muhtemelen dikkatlerin buraya çekilmesine yol açtı ve burayla ilgili bir hassasiyet oluştu. Hem bugün hem gelecekte bunun ülkemiz ve gelen insanlar için nasıl daha verimli bir hale gelebileceğini daha fazla tartışmamız, konuşmamız ve bu konuda düşünmemiz gerekiyor.”

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Yıl sonu enflasyonu: tahmini yüzde 38

Yayın: 09.05.2024 11:50
Paylaş:
A+ A-

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini 2 puan yukarı güncelleyerek yüzde 38’e çektiklerini ve 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduklarını bildirdi.

Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi’nde düzenlediği bilgilendirme toplantısında, yılın 2. Enflasyon Raporu’nu paylaştı.

Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ve ekonomi politikalarındaki eşgüdümün korunacağı bir görünümünün esas alındığını belirten Karahan, “Bu çerçevede, 2024 yıl sonu enflasyon tahminini 2 puan yukarı güncelleyerek yüzde 38’e çektik. 2025 ve 2026 tahminlerini sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduk. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5’te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 34 ve 42, 2025 yılı için ise yüzde 7 ve 21’e tekabül etmektedir.” diye konuştu.

Karahan, 25 metreküp bedelsiz doğal gaz kullanımı düzenlemesinin sona ermesinin, mayısta aylık enflasyonu 0,7 puan yukarı yönlü etkileyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

“Bunun yanı sıra, olumsuz baz etkisiyle enflasyon mayıs ayında zirveye ulaşacaktır. Böylece, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız geçiş döneminin sonuna gelmiş olacağız. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecektir. Böylelikle, yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceği dezenflasyon dönemine gireceğiz. Bu dönemde, olumlu yöndeki baz etkileri ve daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacaktır. ”

Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yılın 3. çeyreğinde yüzde 2,5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1,5’in bir miktar altına gerileyeceğini öngördüklerine dikkati çeken Karahan, sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerilemenin 2025’te de devam edeceğini söyledi.

Karahan, 2024 yılı tahmin güncellemesinin nedenlerine değinerek, yılın ilk çeyreğindeki makroekonomik gelişmelerin bu konuda belirleyici olduğuna işaret etti.

Dirençli seyreden talep koşulları nedeniyle yılın ilk yarısında çıktı açığının önceki rapor öngörülerine göre daha yukarıda olacağını tahmin ettiklerini anlatan Karahan, şu değerlendirmede bulundu:

“Sıkı para politikası ve maliye politikasının eşgüdümünün katkısıyla, iç talepteki dengelenme süreci devam edecektir. Bu görünüm altında, çıktı açığı tahmini güncellememiz 2024 yılı enflasyon tahminimizi 0,4 puan artırıcı yönde etkilemiştir. Türk lirası cinsi ithalat fiyatları, gıda enflasyonu ve yönetilen yönlendirilen fiyat varsayımlarımızdan gelen toplam etkiyi eksi 0,2 puan olarak hesaplıyoruz.”

“Sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz”

Son dönemde, enflasyonun ana eğiliminin öngörülerden daha yüksek gerçekleştiğini belirten Karahan, şunları kaydetti:

“Sıkı para politikası duruşu ve politika eşgüdümü, başlangıç koşullarındaki bu bozulmayı kısmen telafi edecektir. Bu sayede, ana eğilimin yıl sonu enflasyonuna etkisinin 1,8 puan ile sınırlı kalacağını tahmin ediyoruz. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu süreçte iki ana koşul gözeteceğiz. Birincisi, aylık enflasyonun ana eğiliminin, belirgin ve kalıcı bir düşüş göstermesidir. Bu kapsamda, ana eğilim, iç talep, ithalat ve finansal koşullara ilişkin göstergeleri yakından izliyoruz. İkincisi ise, enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsamasıdır. Bu çerçevede, geniş kapsamlı enflasyon beklentisi göstergelerini takip ediyoruz.”

Karahan, martta atılan adımların etkisiyle finansal koşulların önemli ölçüde sıkılaştığına dikkati çekerek, bu durumun etkisini krediler üzerinde gördüklerini bildirdi.

“Önümüzdeki dönemde bunun talebi zayıflatacağını, fiyatlama davranışlarına olumlu yansıyacağını ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini öngörüyoruz.” diyen Karahan, şöyle konuştu:

“Bu süreçte, maliye politikalarının katkısı ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların eşgüdüm halinde belirlenecek olması, dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde, belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri, öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız.”