Her gün bir şeyler yazmaya gayret ediyoruz. Bunların bir çoğu hayata dair konuları kapsıyor. Sorunlarımızı gündeme taşımaya gayret ediyoruz. Amaç;daha güzel bir toplum düşünü sizinle paylaşmak. Bunu yaparken herhangi bir çıkar gözetmiyoruz. İnsanlarımızın mutluluğu için çarpıklıkları gündeme getirerek ,kendimizce çözüm üretme çabası içinde oluyoruz…. Türkiye’de bugünlerde” karanlık bir tarihten” bahsediliyor. Böyle bir tarihten söz etmek ne anlama geliyor.? Üzerinde düşünmek gerekir…! Karanlık tarih;karanlık ilişkileri konu alan tarihtir. Böyle bir tarihin insana fayda sağlayacağın düşünmek saf dillik olur. O nedenle bu karanlık ilişkilerden bir an önce yapı olarak kendimizi kurtarmamız gerekir. Reform(yenilik yapma) sözcüğünün bu ortamda çok önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Neden.?... Toplumsal yapılarda canlı organizmalar gibidir. Yaşlanırlar. Hücreler yeniden üretim yapamaz hale gelirler. “Eski tas eski hamam “anlayışını sürdürürlerse sorunlarla karşılaşmak kaçınılmazdır. Tıkanmalar çaresizlik üretir. Toplumsal yapıları bu durumda bu uğurda yapılacak reformlar canlandırabilir. Eski yapının “tabu-yasak” haline gelmesi can sıkıcı bir durum oluşturur. Tabu olan nesne anlaşılmayan şeydir. Daha doğrusu yasak olanın kendisidir. Yasak ve ulaşılmayan şeyler karanlıktan hoşlanır. Aydınlık onlar için tabuların yıkılması demektir. 623 yıllık Osmanlı Devletinin neden yıkıldığını sanıyorsunuz.! Kendi dışındaki gelişmeleri yakından takip etmediği için. Varlık olarak kendisini her devletten büyük görme alışkanlığından kendisini bir türlü kurtaramadığı için. Tanzimat,Islahat Fermanları ve Meşrutiyetler… Yenilik adına çağa ayak uydurmak için yapılan atılımlardı… Ünlü sosyologlarımızdan rahmetli Niyazi Berkes’in dediği gibi 200 yıllık bir bocalama süreci geçirdik. Sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde bu bocalamayı atlatarak ulus-devlet anlayışına yönelik olarak Cumhuriyet idaresi kurduk. Çünkü koşullar bunu gerektiriyordu. 20 yüzyılda imparatorluklara yer yoktu. Birinci Dünya Savaşının sonrasında içinde Osmanlının da bulunduğu önemli imparatorluklar tarihe karıştı. Milli(ulus) devletler kuruldu. Bu devletlerden birisi de Türkiye Cumhuriyeti idi. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yaşanan tarihi süreçleri hatırlarsak karşımıza şunlar çıkar: 2.Dünya Savaşı,Soğuk Savaş ve Yumuşama Süreci ve nihayet 21.yüzyıla damgasını vuran Küreselleşme dönemi… Küreselleşme döneminin en önemli sorunu;insan haklarının iyileştirilmesi çabasıdır. İnsan her yerde insandır. Irkı ve rengi önemli değildir. Ölçü insanın her yerde mutluluğudur. Dünyadaki bu siyasi gelişmelerin en üst kazanımı insan hakları konusunda kendisini göstermekte ve tanımlanmaktadır. Öyleyse;…. Eti senin kemiği benim devri kapandı. Bu zihniyet değişimi kabul edemeyen öğretmenler artık okullarda öğrencilere ders anlatamıyorlar. Hiç kimse artık dayak cennetten çıkma demiyor. Neden.? Çünkü devir değişti. Artık bu gerçeği herkesin kabullenmesi gerekiyor. Son tahlilde farklı bir söylem olarak şunu vurgulamak istiyorum. Türkiye’de artık karanlık tarihler senaryo üretemez. Üretmemeli… Üretirse ne mi olur.? Barışa ve insan haklarına olan özlemimiz hüsrana uğrar. Herkesin rahatı kaçar. İnsanlık onulmaz bir yara alır.