Bazen kendi kendimize şu soruyu sormuşuzdur? Okuduklarımızın,öğrendiklerimizin diploma alma dışında bize faydası olmuş mudur diye… Yaşam , kitaplarda bize öğretildiği gibi midir? Üzerinde durulması gereken ilginç bir soru…! İlginç olduğu kadar yanıtlanması zor bir soru… Evet yaşam anlamına yönelik icra edilmeye başlandığında kitaplarda yazıldığı gibi basit cümlelerle tanımlanacak tek düze bir süreç değildir. Öğrendiğimiz bilgiler çevremizi kuşatan sorunları çözmeye yetmiyor… Karmaşık sorunları çözecek ,bizleri mutlu kılacak bir matematik denklemine siz hiç rastladınız mı?... Oysa biz çocuklarımızın başarısını ne ile ölçüyoruz? Yaşamsal sorunları çözemeyecek denli güçsüz ezberci bilgileri öğrenip öğrenmemekle… Kime ne faydası var bu bilgilerin?.. Öğretirken öğrenirken bu durumu kaç kişi sorgulamıştır?... Biz o halde bir yerlerde hata yapıyoruz…! Hata yaptığımız nokta ne? Her şeyden önce… Eğitim ve öğretim yaşamın içinde olmalı. Yaşamla bütünleşmeli… Yaşama canlılık katmalı. Karmaşık sorunları çözmede bireye yol göstermeli. Üretime yönelik olmalı… 35 milyon genç nüfusa sahip bir ülke Türkiye… Bu nüfus Avrupa’da 8 ülke nüfusunun toplamına eşit… Eğitim ve öğretim ezberci olmasa… Yaşamı anlama ve kavramaya yönelik olsa… Ezber bozsa… Daha iyi olma hususunda önümüzü kim kesebilirdi? Buna kim cüret edebilirdi?.. O halde kendimize neden bir çeki düzen vermiyoruz? Eğitim ve öğretim sistemimizi daha yaşamsal kılmıyoruz? Eğitim ve öğretime bütçeden ayrılan pay %2.2 civarında… Gelişmiş olan ülkelerde bu pay %5.5 dolaylarında… Normalde ayrılması gereken pay ise %3.5 ve üzeri olması gerekiyor… Türkiye önce eğitim ve öğretimle istenilen insan modelini yetiştirmek istiyorsa bu soruna en kısa zamanda çözüm bulmak zorunda. Eğitim ve öğretimini ezbercilikten kurtaramamış ;okuduğunu hayatla ilintileyemeyen bireylerle , yarınlara güvenli bakabilmek….. Kalkınmayı sürekli kılabilmek safdillik olur.. Zaman akıp gidiyor. Ancak bu durum ders alma anlamında bizlere bir şey ifade etmiyor. Bilgisiyle kendini bilen bir toplum boşa kürek çekerek ilerleme yolunda vakit kaybetmez… Sorunları çözme hususunda bocalamaz. Eğitim ve öğretim sistemimizin bize kazandırdığı tek düzelik ve ezbercilik nedeniyle boşu boşuna hangi ülkelerle yarışabileceğimizi tartışıyoruz: Bunu tartışmak binlerce yıllık Türk Tarihi’nin birikimini yok saymak ve yadsımakla eş anlamlıdır. İyi de eğitim ve öğretim sistemimiz yoğunlaştırılmış farklı derslerle ile dolu olduğu halde geçmişin engin birikimini ve tecrübesini bizlere neden kazandıramıyor? Bence asıl sorun bu ? Ama asıl sorun… Böyle bir anlaşılmazlığın üzerine gidip çözüm üretmemekte….!