Bölgenin Sesi Gazetesi
 

OLUP BİTENİ ANLAMAK…!

Yayın: 26.08.2015 08:38
Paylaş:
A+ A-

Sosyal Bilimlerin esas görevi ; bizlere olup biten hakkında veri sunma ve bunları anlamamıza olanak sağlamaktır.
Evet…
Herkes bu verilerden hareket ederek bir yön belirlemeye çalışır.
Ancak…
Farklı doğrulara ulaşır.
Ama her zaman bu doğruların gerçek olup olmadığı sorgulanır.
Gerçeği bilmek/anlamak her zaman sorunludur.
Bu nedenledir ki tarihte olup bitenleri hiç kimse tam anlamıyla bilemez.
Çünkü insan davranışının tek bir yorumu yoktur.
Toplumunda öyle…
Tarihçi olmam dolayısıyla her olayı değerlendirirken farklı pencerelerden bakmaya hem önem göstermişimidir.
Tek pencereden baktığınızda hep aynı yeri görürsünüz.
Farklı pencereler insana bakış genişliği sağlar.
Bunun neden söylüyorum.
21.yüzyıl farklı bir yüzyıl.
O nedenle…
Olup biteni kavrama noktasında farklı bakış açılarına ihtiyaç var.
20.yüzyılın kavramları, bulunduğumuz ortamı anlama hususunda bizlere yeterli gelmiyor.
Küreselleşme kuramı çerçevesinde olayları anlamaya çalıştığınızda işin şekli birdenbire değişiveriyor.
Devletler ve onların yönettikleri kütleler bir arayış içinde.
Ayakta kalmanın ve yaşamanın hesabını yapıyorlar.
Bu bir önceki yüzyılda da böyleydi.
Bir sonraki yüzyılda da öyle olacak.
Mutlu olmak istiyorsak,tarihin nesnesi olmaktan kaçınmamız gerekiyor.
Bunu başarmanın yolu da tarih önünde olup biteni çok iyi analiz edip anlamaktan geçiyor.
Tabi bu öyle kolay bir şey değil.
Önce ülkedeki insanların mutlu olması şartı.
Bu mutluluğun tabanla buluşması olmazsa olmazlardan.
Yani…
Her şey insanların durumu ile ilgili gelişmeleri konu alıyor.
Bakın Ortadoğu’ya…
İnsanlar ne kadar mutlu.?
Demek ki insanların huzursuzluğu yönetimlere rahatsızlık veriyor.
Enformasyon toplumunda siyaseti sivil inisiyatif grupları yönlendiriyor.
Ve siyasal yapılara diretiyor.
Siyaset buna yanıt veremediğinde insanlarla yönetimlerin arası giderek anlaşılmaz bir hal alıyor.
“Meydanlar” bu bakımdan önemli.
21.yüzyıl siyasetinin şekillenmesinde önemli rol oynuyor.
Teknolojik devrim/iletişim araçları meydanları sivil toplumculuk adına önemli kılıyor.
Dinamikleştiriyor.
Bunu göz ardı ederek siyaset üretmek boşuna kürek çekmek gibi bir şey…
Taşra tipi siyaset artık prim yapmıyor.
Bu usulde siyaseten kavga edenler sadece kendilerini yıpratıyor.
Çünkü toplum kabadayı siyasetine prim vermiyor.
Sloganlar da “hepimiz şuyuz ya da buyuz” seslerinin duyulma nedeni bu…!
Yani…
İnsanlar arayış içinde…
Neyi mi arıyorlar.?
Mutlu bir geleceği…
İnsan durup dururken neden mülteci olur ki…
Ya da bu uğurda ölmeyi yeğler ki…
Kaybedeceği bir şey olmadığı için tabi…

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Otizmli radyo programcısı engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturuyor

Yayın: 23.09.2023 04:48
Kaynak: AA
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – ŞULE ÖZKAN – Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı Muhammed Emirhan Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” dedi.

Güngör, AA muhabirine, otizmli birey olarak radyo programcılığı hayalini gerçekleştirmesini ve engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturma gayretini anlattı.

Kocaeli'de dünyaya gelip büyüdüğünü belirten Güngör, küçüklüğünden bu yana basın bölümünü yakından takip ettiğini söyledi.

Güngör, “çok yaramaz ve hiperaktif” bir çocuk olduğunu aktararak, “Otizmli olduğumu, küçük yaşlarda evrakları karıştırırken sıhhat raporuma denk gelince öğrendim. Daha evvel ailem bana söylememişti. Herhalde söylemek istemiyorlardı. Çocukken çok yaramazdım lakin televizyon ve gazeteye ilgim vardı. Beş yaşından beri radyo dinliyorum. Çocukluğumdan lise dönemime kadar her hafta sonu koşa koşa gazete almaya giderdim.” diye konuştu.

– “Programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum”

Bazılarının otizmli olduğu için kendisini dışlayıp ötekileştirdiğini lisana getiren Güngör, “Sadece 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü'nde ve 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nde değil, her gün anlaşılmalı ve ötekileştirilmemeliyiz. Bunu insanlara anlatmaya çalışıyorum.” sözünü kullandı.

Güngör, Kocaeli'deki bir radyoda yaklaşık 2 yıldır “Engelsiz Yaşam” isminde program sunduğundan bahsederek, şöyle devam etti:

“Bu programda engelli bireylerin sıkıntılarına tahlil aramaya çalışıyorum. Sıhhat dalından yahut sivil toplum kuruluşlarından uzman isimlerle engelli yaşama dair konuşuyoruz. Çok olumlu reaksiyonlar aldım. Beşerler programımı severek dinliyor. Hedeflerim ortasında ulusal radyo ve televizyon kurumlarında çalışmak var. Staj yaparak deneyim kazanmak istiyorum ve bir müzik programı yapmak istiyorum.”

– “Otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm”

Özellikle lise devrinden sonra ayrımcılık ve ötekileştirme yaşadığının altını çizen Güngör, “Ayrımcılığa çok uğradım, hala daha uğramaya devam ediyorum. Otizm denilince insanların aklına 'Bize ziyan verebilir' niyeti geliyor. Bize farklı bakılıyor.” biçiminde konuştu.

Güngör, ailesinin radyocu olmasını gelir elde etmekte zorlanabileceği niyetiyle istemediğini anlatarak şunları kaydetti:

“Radyoculuktan evvel 2 sene öbür işlerde çalıştım. Bir lokantada garsonluk tecrübem oldu. Daha sonra pişmaniye fabrikasında çalıştım. İşten çok sıkılmıştım, 'artık hayatımın işini yapmalıyım' diye düşünüyordum. Radyocu olabilmek için pişmaniye fabrikasından kaçtım. İzmit'teki radyolara gittim lakin programcı almadıklarını söylediler lakin otizmli olduğum için geçiştirdiklerini düşündüm. Sonunda Türk halk müziği çalan bir radyo beni kabul etti. Orada radyo programlarının nasıl yapıldığını öğrendim. 25 Mayıs 2019'da Türkiye'nin birinci ve tek otizmli radyo programcısı oldum.”

– “Otizmli bireyler beni örnek alıyor”

Çevresinin geniş olduğunu lakin yeni bir beşerle tanıştığında kendisine karşı ön yargı hissettiğini belirten Güngör, “İnsanlar bizi fark etsin ve fırsat versin. Fırsat verildikçe neler yapabildiğimizi görecekler. Engelliler ve otizmliler bir gün değil her gün hatırlanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Radyo ve televizyon alanında çalışmak isteyen otizmli bireylere örnek olan Güngör, kelamlarını şöyle tamamladı:

“Engellilerle ilgili farkındalık oluşturmak için programlar yapıyoruz. Özel ihtiyaçlı bireylerin aileleri bana yazıyor. 'Bizim oğlumuz da otizmli, sizi görünce gururlanıyoruz.' diyorlar. Benden teklifler almaya çalışıyorlar, onların sayesinde bu kadar faal bir biçimde çalışıyorum. Otizmli bireyler beni örnek alıyor. Bu hususta birinci ve tekim lakin inşallah her alanda çalışan otizmli bireylerin sayısı artar.”