REENKARNASYON, EŞ RUHLAR VE KUŞADASI

REENKARNASYON, EŞ RUHLAR VE KUŞADASI

Yayın: 21.07.2023 14:31 |Güncelleme: 21.09.2023 14:49
Paylaş:
A+ A-

Kimi toplumlar  bedenlenmede ruhun değişik canlıları tercih edebileceğini söylüyor. Buna çok ihtimal vermiyorum desem de, biraz derin düşününce,  neden olmasın diyebildim..

Zaman zaman  bir ağaç yahut  çayırlıkta salınan  bir ot  olabilmeyi düşlemişimdir, keza bir kuş olup diyar diyar uçmak da sıkça duyumsadığım hislerdendir? İçimizdeki her türlü isteğin, bir amaç doğrultusunda Allah tarafından benliğimize koyulduğuna  inanıyorum. Bu istekler ruhumuzda olduğuna göre, ruh bunları deneyimlemiş olabilir, neden olmasın. Nasıl ki evrim teorisinde  beden, tek hücreden evrile evrile insan bedenine ulaştıysa, ruhun da aynı evriliş sürecinden geçmesi çok mantıksız görünmüyor. Bedende evrilme, geriye doğru işlemiyorsa,( çok hücreliden geriye doğru tek hücreliye)  ruhunda insan olarak bedenlendikten sonra tekrar bir hayvan yahut bitkide yer almasına mantığım hayır diyor!

Mensubu olduğumuz dinimizin ileri gelen pek çok hocası reenkarne olmayı kabul etmez. Hiç bir açık kapı bırakmadan kesin olarak reddeder.Oysa ki, Kuranda bazı ayetlerin, bu durumun  olabilirliliğini gösterdiğini meallerden  anlayabiliyoruz, fakat din alimlerimiz bunları da kabul etmiyor. Bu derece keskin bir reddedişin,  onlara ahirette nasıl bir dönüş yapacağı ise, ister istemez ayrı bir merak konum olmuyor değil. Sadece  Yaşar Nuri  Öztürk hocamız, ayetlerin reenkarnasyonu kabul ettiğini deklare etmişti.Allah rahmet eylesin, bir çok insana ışığını yansıtmayı başarmış birisiydi.

Bu dünya yaşamının en büyük özelliği adil olmamasıdır. Ömürlerin süresinin bile standart olmaması adalet terazisinin dengede olamayacağını ispatlamıyor  mu ? Kimimiz doğuştan her türlü konforu deneyimlerken, kimimiz daha bebekken açlıktan ölürüz. Çetin bir yaşam savaşı içindeyizdir. Yanlış anlaşılmasını istemiyorum;  zenginliğin içine doğan insanların da yaşamın içinde  pek çok zorluk yaşadığını, onlarda da her şeyin güllük gülistanlık olmadığını biliyor ve peşinen kabul ediyorum, fakat bu kabul ediş ve biliş adaletsizliğin varlığını ortadan kaldıramıyor. Eşit olmayan şartlarda, her türlü adaletsizliğin hükmünde, tek bir ömürle yaşıyorsak, mahşerde adil  yargılanmamız nasıl gerçekleşecek gibi sorular ilgili kişilere  zaman zaman yöneltilmiyor değil. Ancak ilgili otoritelerden tatminkar vede tatminkar olmayan bir cevap henüz alınabilmiş değil. Oysa reenkarnasyon kabul edildiğinde sorun temelden  çözülmüş oluyor, çünki Kuran da her birimize doğru yolu bulmak için yeterli zamanın verildiğinden de bahsediliyor diye biliyorum !

Allah’ın büyüklüğü ve azameti  yarattığı her şeyde görülüyor. O’nun adaletinden şüphe edemeyiz. O her şeye muktedir olandır. Adildir, merhametlidir, şefkatlidir, sabırlıdır. Böyle olduğunu da, görebilen gözlere, kendi bireysel yaşantısının her safhasında, çeşitli yollarla belli eder. O halde yarattığı her bir ruha aynı şansları sunacağını, eşit imkanları nasip edeceğini  düşlemek yanlış olmamalı diyor insan.

Seneler evvel ben de reenkarnasyona inanmazdım .Bunun en büyük nedeni de dinimizin olayı kesinkes dışladığını bilmemdi. Bir gün çok sevdiğim bir arkadaşım bir kitap hediye etti.. Kitap hediyeleri en sevdiğim hediyelerdir. Bir insan bir kitap hediye ediyorsa, o kitabı çok beğenmiştir. Onun beğendiği kitabı okumak, bana onun ruhuna girmek gibi geliyor.  Kitap neyi anlatıyorsa, aslında bir miktar vereni de anlatıyordur. Yani yine bir taşla iki muş meselesi. Her kitap yeni bir dünyaysa; böylece hem yeni bir dünyaya bakma, hemde veren kişiyi daha iyi tanıma  imkanı elde edilir. Hediyemin ismi Eş Ruhların Dansı idi.

Okumayı canım pek istemese de, arkadaşım verdiğine göre, okuyacaktım. Ortalara gelene değin okuduklarımı Güliverin Gezileri modunda okudum. Ortalardan sonra AllahAllah acaba anlatılanlar doğru olabilir miyki,…  sonlarına doğru ise, ne olur, doğru olsun Allahım, oldum!

Kitap bitti. Bir süre muhasebe işleri devam etti zihinde.  Biliyorsunuz artık, muhasebeyi seviyorum, nede olsa Ticaret Lisesi mezunuyum, kafa o yöne kayık birazcık! Bilanço çıkarma alışkanlığı edinmiş bir kez. Sadece, bilançoyu kendi kişiliğime uyarlayıp, manevi konulara kaydırmışlığım söz konusu. Şimdi geldiğim noktada; insanların, eşit ömür zaman süresini elde edebilmesi ve yaşamlarında  eşit şartların  sağlananabilmesi amacıyla,  defalarca bedenlenmesini mümkün görebiliyorum. Bunun yanında kitapta anlatıldığı üzere hepimizin bir eş ruhu olduğuna da  inanmayı tercih ettim. Biliyorsunuz her inancımız bir tercihtir. İlk başlangıçta Adem ile Havva eş ruhsa, ki öyle, bizlerinde mutlaka bir eş ruhu olmalı mantığı işime gelmişde olabilir. Ne ki, iş o ruhu bulabilmekte, bulunca da  kaçırmamakda! Bunca insanın arasında onunla karşılaşmak mucize olsa gerek değil mi ?… Değilmiş !  Allah bir şekilde er yada geç karşılaştırıyormuş…Sanırım en üst planda bunlar ayarlanıyor. Sorun onu ilk anda tanıyabilmekte desem de,  aslında tanımakta da değil, çünki ruhlardan en az birisi  hemen tanıyor zaten. O ilk andaki görüşte, bir yerinden yakalıyor onu. Sorun o tanıyışa;  mevcut durumunda, hayatın getirileri nedeniyle kulak tıkayabilmekte !..İnsandaki eş ruhlar beni kesmemiş olacak ki,  bazı  coğrafyaların da eş ruhları olduğuna inanır oldum. Sadece canlıların değil, cansız olarak gördüklerimizin de bir ruhu var mutlaka. Ruhları varsa eş ruhları da var elbette. Bu bağlamda sahneye yine Kuşadası ile Nice çıkıyor. Bunlar kesin eş ruhlu şehirler desem de, elbette Kuşadasını tek geçiyor gönlüm.

Sevgilerimle

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Atatürk’ü temsil eden bayrak Samsun’da karaya çıkarıldı

Anadolu Ajansı
Yayın: 20.05.2024 04:36
Paylaş:
A+ A-

SAMSUN (AA) – Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Kurtuluş Mücadelesi'ni başlatmak üzere Samsun'a ilk adımı attığı yer olan Tütün İskelesi'nde, Atatürk'ü temsil eden Türk bayrağı askerler tarafından karaya çıkarıldı.

Samsun'da 19 Mayıs kutlamaları, saat 09.00'da Atatürk Anıtı önünde başladı. Anıta çelenk sunumuyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam etti.

Ardından Tütün İskelesi'ndeki tören alanına geçildi.

Samsun Valisi Orhan Tavlı, burada yaptığı konuşmada, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı coşkuyla kutlamanın onur, gurur ve heyecanını hep birlikte bir kez daha yaşadıklarını söyledi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının Bandırma Vapuru'yla 16 Mayıs 1919 Cuma günü İstanbul'dan yola çıktıktan sonra 19 Mayıs 1919'da karaya çıkarak Milli Mücadele'nin ilk adımını Samsun'da attığına işaret eden Vali Tavlı, “O gün Samsun'umuzda yakılan meşaleyle adeta küllerinden doğan, birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhuyla Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkan aziz Türk milleti, Cumhuriyet'imizin ilanıyla tarih sahnesinde yeniden dirilmiştir. Tam 105 yıl sonra bugün, o tarihi anın milli ve manevi atmosferini yüreğimizde hissediyor, şanlı Türk bayrağımızı coşku ve gururla temsili olarak aynı noktadan karaya çıkartarak, istikbalimizin, Cumhuriyet'imizin ve Türkiye Yüzyılı'nın en büyük teminatı Türk gençliğine teslim ediyoruz.” dedi.

Törende askerler, Milli Mücadele'yi başlatmak üzere Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının karaya çıkışını canlandırdı. Askerler, karaya çıkardıkları Türk bayrağını izcilere teslim etti. İzciler, Türk bayrağını 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı etkinliklerinin yapılacağı İlkadım Atletizm Stadyumu'na kortej eşliğinde götürdü.

Törene, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan, CHP Samsun Milletvekili Murat Çan, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, protokol üyeleri ve vatandaşlar katıldı.