SİMURG İLE ABI HAYAT

SİMURG İLE ABI HAYAT

Yayın: 04.09.2023 10:34 |Güncelleme: 21.09.2023 14:47
Paylaş:
A+ A-

Diyarın birinde kocaman bir dağ , dağda ise ulu bir orman varmış . Her orman gibi, onda da birçok canlı yaşarmış . Renk renk çiçekler , çeşit çeşit böcekler , tavşanlar , geyikler , sincaplar ,tilkiler , kurtlar , ayılar ,büyük uzun gökleri delen ağaçlar neler neler. Sihirli miymiş bilinmez,  her şey konuşurmuş bu ormanda.

Bir gün ormanın biryerinde toprak kabarmış. Kabaran yerde  bir ıslaklık oluşmuş, gittikçe de büyüyormuş o ıslaklık. Bir süre sonra toprak aralanmış; aralanan yerden cılız bir su akmaya başlamış . Akan su telaşla bakınmış etrafına ; bir yatak bulmakmış amacı. Sanki yatak bulsa ne olacakmış ki. İncecik cılız mı cılız bedenini fazla ileriye götürmesi mümkün değilmiş zaten. Öylesine azmış ki suyu, onu içine çeken toprakta, üç beş metrede yok olurmuş. Çok sürmemiş çabalaması, bulmuş kendine küçük bir yarık yol. Hemen girmiş içine, tamam oldu demiş bu benim yatağım olur. Tam  kendine göreymiş bu oluklu toprak ama hayali gibi olmamış hiçbir şey. Suyu yeterli gelmemiş akmaya! Ne kadar gayret etse olmuyormuş. Zaman geçtikçe kabullenmiş kendi gerçeğini. Hiçbir zaman bir ırmak olamayacağını!

Derken mevsim değişmiş. Sonbahar yağmurları başlamış ardından kışın soğuğu bastırmış, sonra da kar gelmiş. Bir zaman sonra toprakta donmuş, o kaskatı olurken minik suyumuz da buz olmuş. Buz halini sevmiş o. Değişik gelmiş ona; güneş ışınlarını yansıtmak hem eğlenceli hem parıltılı bir işmiş. Kendisini mücevher yerine koymuş hemen.Değerine değer biçemez olmuş.

Kış yavaş yavaş giderken; karlar erimeye buzlar çözülmeye başlamış. Buz halinden, tekrar su haline geçmek, hayal kırıklığı olmuş kalbine. Bir türlü kabullenmek istememiş. Değerinden yitirmişlik duygusu  ağır gelmiş ona. Karaları bağlamış şekilde toprağında yaşarken, bir gün birdenbire  suyunun arttığını hissetmiş. Artık toprak oluğu, neredeyse suyuyla doldurabiliyormuş.İlk bahar sıcaklığı, dağın tepesindeki bütün karı yavaş yavaş erittikçe, onunda derinlerden gelen suyu artmış. Büyüklüğü ile görkemli bir dere olamasa da, şeffaflığı ile eşsiz  bir dere olmuş sonunda. Muhteşemliği  berraklığından geliyormuş . İçindeki tüm varlıkları en küçük detaylarına kadar gösteriyormüş.

Küçük dere harikulade güzelliğinin farkında değilmiş . Hem zaten o güzellik çirkinlik diye bir şey bilmezmiş. Öyle kavramları oluşturacak yaşam deneyimi, görgüsü, bilgisi yokmuş. Diğer derelerin hepsini de kendisi gibi sanır, özel bir dere olduğunu bilmezmiş. Dere olabilmek yeterince  mutlu ediyormuş onu. Ne de olsa en büyük emeline kavuşmuş sonunda. Bak gördün mü demiş kendine,  eridin diye, olana hemen burulma bir daha. Buz halinden bile daha iyisin  şimdi. Hem güzel, hem  faydalı. Daha başka ne istenebilir ki hayattan. Memnun memnun akarmış durmadan dinlenmeden. İçindeki büyük , küçük, minnacık  taşları,  dibindeki tüm bitkileri , buralarda gezinen balıkları,  kurbağaları hatta mikroskopik canlıları hepsini hepsini çok,  pek çok severmiş. Kıyısında yaşayanların üstüne düşen aksine bayılır kendi benliğinden geldiklerini sanırmış… Günler böyle sakin sakin akıp gidiyormuş. Dere mutlu , içindekiler mutlu , kıyısındakiler mutlu . Hepsi de  Musmutlu !

Derken , bir gün , bir kuş uçmuş  üstünde döne döne . Sonra kıyıya inip seyre koyulmuş. Kuş hemen anlamış bu derenin farklı bir dere olduğunu  . Hayran olmuş ona . Hayranlığının bir nedeni de , daha önce kendisinin görüntüsünü hiç bu kadar net görmemiş olmasıymış .

Dereyse, her ne kadar güzelliği çirkinliği tam olarak bilemese de, biraz biraz hayat tecrübesi edinmişmiş artık. Gördüğü diğer bütün kuşlardan güzelmiş bu kuş. Hemen sahiplenmiş kuşu, o  BENİM kuşum demiş. Kuş da, hemen her gün gelmiş  yanı başına. Önce koca kanatlarını açarak ucarmış üstünde, uzun uzun dereyi seyredermiş. Sonra, kendi aksini en iyi görebileceği yere konar, kendisini seyredermiş. O bir Simurgmuş. Derenin de, kendisinin de eşsiz güzelliğini  herkesten iyi bilirmiş..Her gün yapılan bu ziyaretler bizimkini hem sevindirir, hem de havaya sokarmış. Böbürlenirmiş kendi kendine, bana geliyor sadece  bana dermiş. Değerli hissedermiş kendisini.

Gel zaman git zaman, dere sıkılmaya başlamış bu ritüelden . İstemiş ki; kuş onunla oynasın. İçine girsin, ona şarkılar söylesin, damlalarını güneş ışığına doğru savursun. Şen kahkahaları ormanı inletsin. Hatta içindeki balıklarla beslensin! Sıkılsa da  sessizce beklemeyi sürdürmüş epey bir zaman. Zaman geçtikçe, sabrı git gide  tükenmiş. Beklediği bir türlü olmuyormuş. Nihayet birgün konuşmuş güzel kuşuyla…Neden demiş neden, tüm bunları yapmıyorsun . Kuş tüm içtenliği ile dinlemiş onu. Sonra , vereceği cevabı  düşünmüş bir süre .  Dereyi üzmek istemiyormuş çünki .

Onun ne kadar özel bir dere olduğunu anlatarak başlamış söze . Beklentilerini gerçekleştirirse ona zarar vereceğini ; sularının bulanacagını söylemiş .Halbuki o durulugu ile müstesnaymış . Dere içi burkularak dinlemiş bu cevabı.Çünki  inanmamış duyduklarına. O diğer dereleri bilmiyormuş ki berraklığının önemini, değerini kavrasın. Herkes bildiği kadar yaşarmış bu dünyada. Ona göre kuş kendisiyle oynayacak kadar beğenmiyormuş  onu.

Simurgsa; bu konuşma hiç olmamış gibi, her gün gelmeye devam etmiş fakat dere eskisi gibi değilmiş artık . Kuşu  görünce heyecanlanmıyor , hayran hayran ona bakmıyormuş . İçten içe küskünmüş ama, belli etmekte istemiyormuş gururdan, zaten bir kez kırılan Gururundan.. Günler böyle devam ederken,  tekrar geldiği bir günde, derenin içine konmuş  başka bir kuş görmüş Simurg . Her ikisininde neşeli kahkahaları çok  ötelerde bile çınlıyor , doyasıya eğleniyorlarmış . Havada asılı kalakalmış bir süre . İçinde birşeyler yırtılmış da, oradan fokur fokur kanlar  akmış sanki.  Kocaman kanatlarını iyice  açıp, hızla uzaklaşmış oradan , bir daha da gelmemiş zaten.Deremiz umursamamış kuşun hayal kırıklığını. Hatta oh iyi oldu sana bile demiş. Kendisini  beğenmemesinin öcünü almış aklınca, rahatlamış sonunda. Grurunu tamir etmiş kendine göre, bu yolla.

Dere için hayat , paylaşmak demekmiş . Bir çok kuşun kendisi ile oynamasına izin vermiş ve o ilk kuşu düşünmemiş bile .Her paylaşımdan sonra , suları bulanıyor, tekrar duru hale dönebilmek için çok çalışması gerekiyormuş ama yaşamak tam da bu demekmiş dereye göre. Kirlenmeden yaşamak mümkün müymüş.

Yıllar böyle geçerken, zaman ilerledikçe kuşunu özler olmuş. Ne yapsa etse bu özlemi içinden söküp atamamış, çünki kimse ona, onun baktığı gibi bakamıyormuş. Gelip giden diğer kuşların gözlerinde, aradığı sevgi bakışını göremiyormuş. Artık gelen geçen her kuşa onu tarif edip, soruyormuş . Nihayet bir gün tanıyan birisini bulmuş ve o kara haberi duymuş. Güzelliğine doyamadığı, bakmalara kıyamadığı SİMURG öbür aleme uçmuş. İçi buz kesmiş derenin. Yavaş yavaş donarken  ölen kuşun başka derelerde oynayıp oynamadığını sormuş. Hayır demiş haberci kuş. O derelerle hiç oynamazdı ; onları seyredip uçar  gider, bir uğradığı dereye bir daha asla gitmezdi. Duyduğu bu cevapla pişmanlık  sel olmuş ruhunda.. Simurgun zamanında ona verdiği cevabın manasını, o an kavramış. Kuşuna, KENDİ  kuşuna,  inanmamakla, sabretmemekle, kanaat etmemekle kendisine ve ona ne büyük kötülük ettiğini anlamış. Son damlaları donarken, akmak istemiş delice ona doğru……

Sevgiler

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Ticaret borsalarında 8 ayda 337 bin tonun üzerinde fındık işlem gördü

Anadolu Ajansı
Yayın: 09.05.2024 00:24
Paylaş:
A+ A-

GİRESUN (AA) – Ticaret borsalarında Ağustos 2023-Mart 2024 döneminde 337 bin tonu aşkın fındık işlem gördü.

Giresun Ticaret Borsasından (GTB) yapılan yazılı açıklamada, fındık üretilen bölgelerdeki 21 ticaret borsasında gerçekleştirilen fındık satış işlemlerine ilişkin bilgi verildi.

Buna göre, söz konusu 8 aylık dönemde borsalarda 337 bin 301 ton fındık satıldı.

En fazla işlem, 871 bin 507 tonla Sakarya'da yapıldı. Bu kenti 70 bin 622 tonla Ordu, 35 bin 442 tonla Düzce/Bolu izledi.

GTB'de ise 33 bin 31 ton fındık işlem gördü.