UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu’da icra edilen cam üfleme sanatı tek sanatçıyla hayata tutunuyor. Ülkemizde yok olmaya yüz tutmuş birçok meslek var, bunlardan biri ise Mehmet Emin Gelir’in Safranbolu’da yapmaya devam ettiği cam üfleme sanatı.
Mehmet Emin Gelir 1972 yılında Muş’ta doğdu. Yapımı çok fazla emek isteyen bu sanata Gelir, daha küçük yaşlarda bir atölyede çıraklık yaparak başladı. İlerleyen zamanda kendine Safranbolu’da dükkân açarak sanatına devam ettirdi. Gelir, bu mesleğe olan ilginin gittikçe azaldığını ve kendisinin bile çırak bulmada zorluk yaşadığını belirtti.
Camın Üretim Süreci
Camlar fabrikalardan hazır tüpler halinde geliyor. Tüpler ısı yardımıyla şekillendiriliyor. Cam ani soğutulmuş alkali, toprak alkali metal oksitleriyle ve diğer metal oksitlerin çözülmesiyle oluşan akışkan bir malzemedir. Ana maddesi silisyumdur.
Ana maddelerin hazırlanması ve eritilmesinden sonra sıra dinlendirilmiş cam hamurunun şekillendirilmesine gelir. Şekillendirme işlemleri üfleme, dökme, presleme, temperleme, lif haline getirme, kesim, işleme ve renklendirme işlemleridir. Bu teknikler arasında en çok kullanılan teknik ise üfleme tekniğidir.
Camlar Nasıl Renkleniyor?
Renkli camlar, kendisine özgü yapıları nedeniyle renklidir. Bu camlara murano adı verilir. Gelir, murano camlarının hikayesini ” Murano adası cam işçiliğinin merkezidir. 1200’lü yıllarda cam ve ayna yapımı fazlaca bilinmediğinden Venedik’liler bu işlemi saklamak amacıyla cam ustalarını bir adada toplamış. Bu adaya girişler ve çıkışlar yasaklanmış. Herkesten izole bir şekilde mesleklerini sürdüren Murano’lular zamanla bu alanda oldukça ilerlemiş ve dünyanın en iyi cam ustaları yetişmiş. Bu adada ise kendiliğinden renkli camlar bulunuyormuş.” İfadeleriyle anlattı.
Osmanlı Yâdigarı Cam Sanatı
Cam üfleme sanatının gelişimini anlatırken Gelir, “Bu sanat bizlere Osmanlı yadigarı, o zamanlardan bu yana yapımına devam ediliyor. Genelde yanlış bir bilgi olarak İtalya’dan geldiği söylenir ama bizim Paşabahçe ustalarımız zamanında İtalya’da yapmışlar. O zamanın hükümeti bu sanata tam olarak sahip çıkmadığı için de bizde gelişememiş.” dedi.
Talep Çok Çırak Yok
Ateşin şekillendirdiği ürünlere gelen talep oldukça fazla. El emeği olduğu için genelde hediyelik eşyalarda tercih ediliyor. Yerli ve yabancı turist kadınların gözdesi ise takılar. Fakat bu mesleği sürdürecek çıraklar ne yazık ki yetişmiyor. Gelir, çırak konusunda yaşadığı eksikliği şu ifadelerle anlattı. “Daha önceleri çırak yetiştirmek için çok uğraştım, yetiştirdiğim çıraklarım da oldu ama artık bu alanla ilgilenmiyorlar. Hepsi farklı alanlara yöneldiler. Şu anda bir çırağım yok. En çok üzüldüğüm konulardan biri eleman yetiştiremiyor olmamız. Yaz aylarında atölyede sıcaklık 60 dereceyi buluyor. Sıcağa dayanamadıklarında da bu iş bana göre değil diyerek gidiyorlar. Oysa cam işlemek çok güzel bir iştir. Şu an Türkiye’de cam işçiliği 50 kişiyi geçmez. Gönül ister ki her şehirde bir cam ustası olsun ama maalesef çırak yok.”(Ayça Nur ŞİRİN)