TELEFERİK VE YEŞİL SAFRANBOLU

TELEFERİK VE YEŞİL SAFRANBOLU

Yayın: 26.03.2024 11:11
Paylaş:
A+ A-

TELEFERİK VE YEŞİL SAFRANBOLU

 

Seçim gününe çok az bir zaman kaldı. Bu seçimde Kuşadasındayım. Cicimi bir an evvel temiz havalı bir yere atmam gerekiyordu. Tekrar gözlerinde bir zarar oluşsun istemiyorum. Son yıllardaki en büyük korkum, tekrar bir göz sorunu yaşamak !

 

Kızıma bebekliğinden bu yana cici ve cicim derim ben. Bizlerde  sevdiğimiz kişilere, ekstra isimler bulup söyleme güdüsü vardır. İster istemez yaparız bunu, içten gelir engel olamayız. Bazı zamanlar öyle çok kullanmışım ki bende bu isimleri, farkında olmadan  gerçek isminin önüne geçirmişim. Bu sebeple kızımın isminin cici olduğunu zannedenler bile oldu. Sadece cici değil elbette;  bazen  küçüklüm, bazen de öpücüklüm  dediğim gibi, bunlarla yetindigim de söylenemez, başka başka şeyler de söylerim. Birkaç sene evvel yoğun göz sorunları yaşadık biz onunla. Kabus gibi günler geçirdik. Üst üste dört göz ameliyatı oldu.. Tüm bunları yaşarken Ankara’da gitmediğim göz doktoru kalmadı diyebilirim.  Cicimin çok az görebildiği zamanlarda çok zor günler geçirdik.! Benim küçüklüm, çevresinde olup bitenleri anlamlandırabilecek yeterlilikte olamadığı için, fevkalade durumlara toleransı da aynı ölçüde az oluyor. Psikolojisi diğer insanlara nazaran  çok daha fazla bozuluyor. Sonunda ortaya çıktı ki;  tüm bu göz problemlerini, paratroid hormonunun aşırı çalışması nedeniyle, kandaki kalsiyumun yükselmesi sonucunda yaşamışız.  Büyümüş olan bir paratiroid bezi, ameliyatla alındı fakat her nedense ameliyat sonrası  kandaki kalsiyum miktarı normale inerken, hormon düzeyi bir türlü normal seviyeye gelemedi. Bu sorunumuzu  da Prof. Dr. Ferit Taneri açıklığa  kavuşturdu. Bir paratroid bezinde daha, belli belirsiz  minnak bir büyüme oluşmuş ve bunu da profesörümüz  ultrasonda hemen anladı. Böyle şeyleri anlamak çok zor çünki paratroid  yapısal olarak zaten çok küçük bir bez ve bu küçük dokunun minicik büyüdüğünü anlayabilmek gerçekten maharetli olmayı gerektiriyor. Henüz ameliyat düzeyine gelmemiş bir büyümeymiş bu büyüme ve  kalsiyumu yükseltemiyormuş. Bu değerli doktorumuzun takibindeyiz şimdi. Kıymetli hocamız,  kalsiyumu yükseldiğinde ameliyat edeceğiz dedi. Gördüğüm kadarıyla, hastalarını  zorunlu olmadıkça  ameliyat etmemek için mücadele eden, bulunmaz  bir cerrah o ! Onu bulmak ciciciğimin şansı oldu.

 

Her sorunun nedenini bulmaya yönelik bir kafa var bende. Düşündüm taşındım tüm bunlar neden küçüklümde oldu diye. Hiçbir şey nedensiz olmaz bu dünyada, öyle değil mi ? Nedenini bulamazsam, aynı sorunları tekrar tekrar yaşamak kaçınamayacağım bir sonuç olur benim mantığa  göre. Mantığa güvenirim ben. Onunla küçüklüme ait neleri neleri alt ettik biz. Bizim hikayemiz bu anlattıklarımın çok çok çok daha fazlasını içeriyor. Bunların  hepsini de yazacağım inşaAllah bir kitapta ! Amacım, deneyim ve yaşadıklarımızla, benzer sorunlar yaşayanlara  bir ışık tutabilmek. Paratroid bezi boyunda troid dokusu ile iç içe olan bir organ  ve maalesef ciciciğimin troid dokusunda da nödüller var. Henüz onlar da ameliyat safhasına gelmiş değiller.Tüm bu ameliyat safhasına gelmemişleri, ilelebet bu durumda tutabilmek de, bir anne olarak, benim hedefim oldu elbette. Hedefim başarıya ulaşır mı?  Olur mu, mümkün mü, tam olarak bilmem mümkün değil, deniyorum, ama  neden olmasın da diyor içimdeki ses ? İyimser olmak iyidir hayatta. Ne var ki iyimser olurken;  aklın erdiğince mücadele etmeyi de ihmal etmemek gerekir ! Ben de akıl erdirdim kendimce ve tüm bu olanlara Karabük’ün kirli havasının neden olduğuna kanaat getirdim, Kuşadasına  göçtüm. Bu kanaatimin bir nedeni de, çevremde normalin üstünde troid hastası sayısının olması fakat biliyorsunuz böyle şeyler saklanır gizlenir, açıklanmaz. Açıklanırsa bizler gereğinin yapılmasını talep ederiz sonra… Güzel, tertemiz  bir havası var Kuşadasının fakat bir suçlu daha var sanki, o da gluten ! Troid sorunlarında suçlu bir bileşik olduğu kanıtlanmış bir madde gluten. Paratroidle bir ilişkisi olmadığı sanılıyor, fakat ben neden olmasın diyorum, sonuçta bunlar birbirine komşu organlar ve her ikisi de yumuşak dokular. Aynı maddeden olumsuz olarak etkilenmeleri mantığa ters değil bence !

 

Sonuç olarak temiz havaya geldim, gluteni beslenmeden çıkardım. Onu beslenmeden çıkarmak kolay değil. Buğdayı, çavdarı, yulafı tamamen unutmak gerekiyor.  Cicimin iyi olması için, bir daha aynı problemleri yaşamaması için, bulabildiğim  sebepleri hayatımızdan göndermeye  çalışıyorum. Seçim gününe ulaşmamıza çok az günlerimiz kalmışken; temiz bir çevrenin sağlanmasının, sağlığımıza sahip çıkabilmemizin ilk şartı olduğunun idrakıyla,  bu gerçeğe uygun oylarla kendimizi korumak zorunluluğundayız diyorum. Belediye hizmetlerinin önceliğinde ilk sırayı her zaman çevre  temizliği oluşturur. Kanalizasyon hizmetleri, temiz su şebekesi ve kaliteli su temini, çöplerin kaldırılması ilk akla gelenler olsa bile, temiz hava da bu grubun  içinde yer alır. Seçeceğimiz kişilerin, bizlere  temiz bir çevre oluşturmak için, nasıl bir program üretmiş olduklarını iyi inceleyip  değerlendirerek, kendi sağlık hakkımızı koruyabiliriz…

 

Bu sebeple Karabük’te demir çelik, haddehaneler, marcing ve çimento fabrikasına baca filtresi derken;  bulunan her karış toprağın yeşilleştirilmesini programına alanların, iyi değerlendirilmesinin, bu coğrafya için zorunlu olduğunu, bir kez daha hatırlatıyorum. Her ne kadar Karabük Ormanlarının büyüklüğü ile önde gelen illerimiz arasında olsa da şehrin  dağlarla çevrili olması onu bir çanağın dibimde bırakarak hava akımını önlüyor. Özellikle bulutlu havalarda yukarıya doğru da çıkamayan baca gazları Karabük ve Safranbolu üstüne çörekleniyor. Böyle bir coğrafya içinde bulunması nedeniyle,  diğer çelik fabrikaları bulunan illere göre, sanayi bacalarına filtre takılması Karabük’te  çok daha elzem bir gereklilik halini alıyor.Mevcut doğal pozisyonu nedeniyle etrafındaki ormanların faydalarından da yeterince faydalanamıyor. Dağlar temiz Havanın şehre ulaşmasına da engel teşkil ediyor. Bu durumda hem Karabük hem de Safranbolu belediyeleri hızla her bir karış  boş alanı yeşillendirmek zorundadır. Bunu sağlamanın bir güzel yolu da site konutlarının hepsine büyüklükleri ölçüsünde ağaç dikimi zorunluluğu getirilmesidir. Maalesef yapılan inşaatlarda böyle bir uygulamaya ben henüz  rastlayamadım !!!

 

Safranbolu için, tüm bunlara ilaveten, daha önce de yazdığım gibi, eski çarşıya ve  incekayaya bir teleferik görseli gerekiyor ?. Çelik üretiminde başı çeken bir yer olan Karabük’ün dibindeki Safranbolu’yu, teleferiksiz bırakmak  abesle iştigal olur diyor, sevgilerimi gönderiyor bu uzun yazıyı okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

 

Dyt. Güner Erbay

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

NEOHUB ve Oxentia sürdürülebilirlik odaklı girişimler için işbirliği yaptı

Anadolu Ajansı
Yayın: 27.04.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – DenizBank'ın yeni nesil iştiraki NEOHUB ve Birleşik Krallık'ta inovasyon ve teknoloji alanında faaliyet gösteren Oxford Global Danışmanlık Şirketi Oxentia, sürdürülebilirlik odaklı girişimlerin küresel pazarlara açılmasını destekleyen uluslararası girişim hızlandırma programı TRUK Accelerator için iş birliği yaptı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, mentörlük, ağ oluşturma fırsatları, küresel çaptaki eğitimler ve özel danışmanlığı kapsayan programı başarıyla tamamlayan girişimciler, Oxtech Ventures tarafından yatırım almaya hak kazanacak.

Girişimciler, dört ay süresince Türkiye, beş ay süresince de Birleşik Krallık ekiplerinin rehberliğinde yürütülecek programın çift aşamalı yapısı sayesinde, Türkiye pazarının yanı sıra, Birleşik Krallık ekosisteminde girişimlerini geliştirme ve küresel varlık kazanma fırsatı bulacaklar. Programın başvuruları, 10 Mayıs'ta sona erecek.

– “Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemini gelecek dönemde de bütün imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz”

Açıklamada görüşlerine yer verilen, NEOHUB Genel Müdürü Gürhan Çam, TRUK'un, sürdürülebilirliği desteklemek, doğal kaynakları korumak üzere sorumluluk alıp elini taşın altına koyan girişimlere yeni çağrıları olduğunu belirtti.

Çam, “Oxentia ile güçlerimizi birleştirdiğimiz programımızda sürdürülebilirlik odağıyla faaliyet gösteren girişimleri geleceği şekillendirecek inovasyonları hayata geçirmeleri için destekleyeceğiz. Türkiye ve Birleşik Krallık arasındaki bu iş birliği, faaliyetlerimizi küresel arenada genişletmek yönündeki çalışmalarımızın da önemli bir uzantısı. Ülkemizdeki girişimcilik ekosistemini gelecek dönemde de bütün imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

– “Amacımız, bu girişimlerin uluslararası perspektiflerini genişletmelerine destek olmak”

Oxentia Genel Müdürü Steve Cleverley, NEOHUB ile iş birliği yaparak Türk girişimlerinin küresel anlamda büyümesini desteklemekten heyecan duyduklarını vurgulayarak, “Bölgedeki çalışma deneyimimiz, Türkiye'den çok sayıda çığır açan teknolojiler üzerine kurulan, yenilikçi ve kendi yerel pazarlarında başarılı girişimler çıktığını bize gösterdi. Amacımız, bu girişimlerin uluslararası perspektiflerini genişletmelerine, potansiyellerini kullanmalarına ve yeni pazarlara ulaşarak büyümelerini hızlandırmalarına destek olmak” değerlendirmelerinde bulundu.