Avatarı
Haber Merkezi kaleminden...

Teröre Dair Bir İp Ucu…!

Haber Merkezi tarafından
14 Aralık, 2016 07:50 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:14
A+ A-

Teröre Dair Bir İp Ucu…!

İstanbul Beşiktaş’ta 10 Aralık akşamında 44 vatan evladını menfur terör saldırısıyla kaybetmiş bulunuyoruz. Acımız tarif edilemeyecek derecede çok büyüktür… Aziz şehitlerimize burada Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başısağolsun… Terör bu yüzyılın cehennem yüzünü gösteren acı bir gerçeğidir. Aynı zamanda… Küresel emperyalist güçlerin ulusal devletleri çökertmek için icat ettikleri yeni bir saldırı yöntemidir. O nedenle teröre teslim olmadan dimdik duruş sergileyebildiğimiz sürece ülke olarak ayakta kalacağız… Bu menfur saldıralar karşısında ülke insanımızın gösterdiği birlik ve beraberlik, kenetlenme ve ortak acıyı hissetme Türkiye’nin büyüklüğünü gösteren ciddi bir duruş şeklidir. Tarihimizde bu duruşun kuvvetli kaynakları vardır. Bu milleti dize getirmek tarihte görülmemiş bir örnektir. Yanan küllerden yeni bir devlet kurmaya başaran eşi az bulunan bir milletiz çok şükür. Terör bir insanlık suçudur. Soykırımın kardeşi olarak da nitelenebilir. Ama maalesef biraz önce de değindiğim gibi bu yüzyılın post-modernist;bütünü parçalayıcı bir gerçeğidir. O halde terörü lanetlemek bir insanlık borcudur. Gösterilmesi gereken insani bir tepkidir. Ama… Terörü önlemek için…. Sivil toplum kuruluşlarına büyük görev düşmektedir. Bu noktada sosyal projeler ve aktiviteler kullanılarak halkı bilinçlendirilmesi çok büyük önem arzetmektedir. Daha önceki yazılarımda da belirtiğim gibi sivil inisiyatif yönlendirici ve bilgilendirici olmalıdır. Türkiye’nin güney bölgesinde terörün kendine kaynak bulmasından yola çıkarak akılcı çözümler üretilebilmelidir. Bugüne kadar siyasetçilerin sorunu çözememesinde çıkarsal düşüncelerin etkili olduğu görülmektedir. Bir siyasetçinin sosyal olaylara bakışı ile sivil toplum kuruluşların durumu yorumlaması ve yaklaşımında çok büyük farklılıklar vardır. Bu fark bugün karşımıza siyaset açısından çözüm giden süreçte çözümsüzlük olarak karşımıza çıkmıştır. Ortadoğu’da var olan siyasi belirsizlik ortamından yararlanmak isteyen dış ve iç güçler meseleyi kendi lehlerine çevirerek istenmeyen olayların yaşanmasına sebebiyet vermektedirler. Millet olarak bu noktada bize düşen çok büyük sorumluluklar vardır. Her şeyden önce sağduyulu olmak zorundayız. Evet yaşadığımız olaylar nedeniyle gerçekten çok büyük bir üzüntü içindeyiz. Bazen üzüntümüzü şiddet noktasında cadde ve sokaklarda görmek istemediğimiz süreçlere taşıyabiliyoruz. Bu tutumun bize kaybettirdikleri kazandırdıklarından daha fazladır. Hatta bizi çok daha zor durumlara sokmaktadır. O nedenle buradan herkese itidal çağrısı yapmak durumundayım. Herkes duygularını kontrol etmeli. Hepimiz yaşadıklarımızdan dolayı acılar içerisindeyiz. Bu coğrafyada tutunmak,yaşamak öyle kolay bir şey olsaydı bayrağımız kan kırmızısı olmazdı. Çanakkale Savaşları sırasında şehit verdiğimiz 15’liler(1315=1900 doğumlular) aklıma gelince bu vatanda yaşamanın ne kadar bizlere ağır fatura ödettiğini hissederim. 1915 yılında o zamanki adı ile İstanbul Sultanisi’nden (Erkek Lisesi) 50 öğrenci(kimi kaynaklara göre 55 öğrenci) vatanlarını savunmak için gönüllü olarak Çanakkale Savaşlarına katıldılar. Hepsi de 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlıyan gece saat 03.30’da Kartepe mevkiinde şehit oldular. Allah rahmet eylesin. Bu cennet vatanı bize armağan edenlere rahmet olsun. Dahası… Çanakkale Savaşı’na gönüllü olarak katıldıkları ve bu savaşta 10 bin üniversite,70 bin ortaokul öğrencisinin şehit olduklarını kaynaklar yazmaktadır. Buradan nereye gelmek istiyorum. Bu güzel vatan hiçbir zaman düşmansız kalmamıştır. 12 Eylülden önce benim de içinde bulunduğum ülkenin gençliğini, sağ sol çatışmasıyla birbirine kırdırdılar. Şimdi de Türk-Kürt diye birbirlerini öldürmeye mahkum edilmiş görünüyorlar. Küresel emperyalist güçler ve onların yerli işbirlikçileri bu sayede amaçlarını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu noktada da onların dedikleri oluyor. Daha önceki terör saldırıların birinde Kürt kökenli kamyon sahibi olan vatandaş, PKK benim de arabamı yaktı diye feryat ediyordu. Bir konuşmasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek kendisini anlatırken Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım diyordu… Hatta anne ve babasının hiç Türkçe bilmediğini ve yoksul bir aileden geldiklerini söylüyordu. Acaba bu olup bitenler ve anlatılanlar bize terörün mahiyeti konusunda bir ip ucu sunmuyor mu? Ne dersiniz?

Bizi sosyal medyadan takip edin