Toplum olma çok önemli bir kavram. Maalesef… Biz toplum olamadık… Toplum olma sürecimiz çok sancılı bir biçimde geçiyor. Bu açıdan… Bir ülkede ya da kentteki insanların ortak değerlerinin olmasını çok önemsiyorum. Çünkü… O değerler yeniden üretim yaparak toplum olmaya katkı yapar. Daha doğrusu gelenek oluşturur. Bu durum birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Yaşam coğrafyamızda ortak kültürel değerler böylece oluşur. Benzerlikler ortaya çıkar. Toplum olma bu noktada çok önemsenmesi gereken bir kavramdır. Günümüz Türkiye’sinde ve içinde yaşadığımız kentte bu duruma dair sorunları gidermek o kadar kolay bir şey olmasa gerek… Zevklerin ve renklerin farklılığından ortak müşterekler üretmek. Zıtlıkları yok etmek. Sınıflar arasında homojenliği sağlamak. Aslında benim Cumhuriyet Kenti Karabük adlı çalışmamda ileri sürdüğüm görüşler toplum olamamızın nedenlerini açıklıyordu. Maddi çıkarların neden olduğu rekabetin manevi açıdan birliktelik yaratacak kültürel değerler üretmemesi asıl sorunu oluşturuyor. Toplumda bireylerin coğrafi köklere ve geldiklere yerlere göre aidiyet duygusu oluşturma çabaları da olumsuzluklara ortam hazırlıyor… Tarihin derinliklerinde ortak değerleri yakalayamama başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Ötekileştirmelere sebebiyet oluyor. Toplumsal mekanizmanın cızırtılı ses çıkardığı bir ortamda hastalıklı bir yapıya sahip olduğumuzun kanıtı bu farklı kümelenmelerdir. Biz aslında neyi tartışıyoruz.? Türkiye ortamında toplum olduk mu/olamadık mı? Sosyolojik açıdan arızalı mıyız,değil miyiz.? Eğer biz gerçekten toplum olduksa tarihimize yöneltilen sorular bir süre sonra neden hesaplaşma biçimini alıyor. Bu durum neden nefret üretme kaynağı haline geliyor. Keza bu anlamda… Yapılamayacak şeyleri yapanlar çoğaldı. Geçmişle hesaplaşmak… Buna neden gerek duyulur.? Bizi biz yapan gerçek değerleri tespit etmek. Bu tespit üzerinden toplum olmanın ortak değerlerini ortaya koymak için… Maalesef bunda da başarılı olduğumuz söylenemez. O nedenle farklılıklar uzlaşı kültüründe ortak değer üretimini olumsuz etkiliyor. Toplum neye göre hareket edeceğini bilemiyor. Sorunlar kavga ve dövüşle çözümlenmeye çalışılıyor. Savaş kolay olanı yapmak demektir. Barış ise zor olanı başarmak demektir. Biz barıştan yanayız. Yani zor olanı başarmak zorundayız. Şimdi buradan size soruyorum. Neden biz hala barış içinde yaşamayı öğrenemedik. Bu husus… Düşündürücü değil mi?