Vay Anam Vay. .!

Vay Anam Vay. .!

Yayın: 09.10.2015 08:35
Paylaş:
A+ A-

Bir kentte sürekli düşünce üreten unsurlar vardır..
Üretilen düşünceler kentin düşünsel düzeyi ve entelektüel yapısını anlamamıza olanak sağlarlar…
Bir kentin gelişmişliği ve refah düzeyi o kentte üretilen düşüncelerin mükemmelliği ve bunların uygulanabilirliği ile ölçülür…
Yaşadığınız kentte olumsuzluklar yaşanıyorsa,olup bitenlere insanlar seyirci kalıyorsa daha doğrusu düşünce namına elle tutulur/somut bir şeyler konulmuyorsa o toplum dinamizmini yitirmiş demektir…
Kentin kaderine yön veren dinamik güçlerin sürekli arayış içinde olması ,farklılıkları ortaya koyması gelişmenin ilk koşuludur.
Bu koşul tarihin süreklilik kazanmasına olanak sağlar…
Farklı düşüncelerin tartışılmadığı bir ortamda tarih ,dinamizmini kaybeder…
Bir kentte değişik düşünceleri üretebilmenin mercileri nelerdir?
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bunun yanıtı bellidir.
Sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin o kentteki yerel temsilcileri…
O zaman…
O zaman içinde yaşadığımız kentin gelişmesine istiyorsak demokratik olan bu kuruluşların bir kentte yapılan işleri takip etmesini istememiz en doğal hakkımızdır.
Sivil kitle örgütleri ve muhalefetteki siyasi parti temsilcilerini bu anlamda olayın içinde olmaması büyük bir eksiklik oluşturmaktadır.
Halk böyle bir durumda, yapılan ve olanlar karşısında sahipsizlik duygusuna kapılmaktadır.
Bence bir kentte , iktidarların topluma verdikleri sözlerin arkasında durmamalarında bu anlatılan cılız demokratik oluşumun büyük bir rolü vardır.
Eğer öyle olmasaydı iktidar sahipleri yapmadıkları ve gerçekleştirmedikleri işlerle ilgili olarak yeniden halkın önüne çıkma cesaretini gösteremezlerdi…!
Bu görüntü Türk demokrasisinin cılız yönünü gözler önüne sergilemektedir.
Halkın aynı vaatlerle defalarca oyalanması
Popülist yaklaşımın siyasette malzeme olarak kullanılması
Oy almada kolaycılığa kaçma…
“Ey millet verdiğimiz sözlerin hepsini tutacağız “ kandırmacaları…
Hatta “ yaptıklarımızı kentin girişindeki tabelaya yazarak sizlere takdim edeceğiz.” yalanları…
Vay anam vay.!
Hodri meydan…
Bir yerlerde tabela gördünüz mü?
Göremediniz değil mi?
Bakın…
Dediğim gibi…
Sözde cılız demokrasinin kurbanı oldunuz.
Hepinize geçmiş olsun…!
Bu olumsuzluktan kurtulmak için ne yapmak gerekir?
Sivil toplum kuruluşlarının kentin sorunlarına olan duyarlılıklarını artırmak…
Ondan sonrası ise bu sorunların çözülmesi için etkin demokratik usul olan muhalefet mekanizmasını kurallarına göre harekete geçirebilmek.
Yaşadığımız kentte ,sorunlara karşı duyarsız tutum sergilemek, gerçek anlamda “var olmayı” tartışmalı bir hale getirmektedir.
Böyle bir tavır;yaşam kalitesi ve refaha büyük bir darbe vurur.
Yöneticilerde sorumsuzluk duygusunu güçlendirir.
Kentin yaşanabilir olma özelliğini sekteye uğratır
Kentler ancak bizimle vardır.
Bizim düşüncelerimizle yaşar.
Bizim ilgimizle hayat bulurlar ve kendi geleneklerini oluştururlar.
Bunları göz önünde bulundurmamak ,kentleri hafife almak demektir
Bu hafiflik bizleri tarih önünde mesul duruma düşürür.
Acizlik duygusunu güçlendirir…!

 

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyeleri sosyal sorumlulukla ilgili söyleşi gerçekleştirdi

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Altınbaş Üniversitesi, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile gerçekleştirdiği söyleşide sosyal sorumluluk konusunu masaya yatırdı.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesinin düzenlediği söyleşide, evsiz bireylere yardım elini uzatan Çorbada Tuzun Olsun Derneği gönüllüleri ve öğretim üyeleri bir araya geldi.

Açıklamada söyleşideki konuşmasına yer verilen Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Bölüm Başkanı Öğretim Üyesi Dr. Ayşegül Bayraktaroğlu Güner, İşletme Fakültesi öğrencilerinin, Sosyal Sorumluluk ve Kariyer Planlama dersi kapsamında, gruplar halinde, derneğin günlük rutin faaliyetinde, yemeklerin paketlenmesi, taşınması ve dağıtılması sürecinde gönüllü olduklarını belirtti.​​​​​​​

Öğrencilerin, sistematik bir faaliyet dahilinde, dezavantajlı gruplarla iletişim kurarak sosyal fayda yaratılması ve gönüllülük ruhu hakkında deneyim kazandıklarını anlatan Güner, “Bu deneyimin, öğrencilere yaşam boyu benimseyecekleri ve uygulayacakları değer ve prensipleri kazandırdığına eminim. Umarım tüm öğrencilerimiz, yeni gönüllü faaliyetler başlatma için inisiyatif alacak, katılımcı olacak ve çevresine de bu etkiyi aktaracaktır.” ifadelerini kullandı.

Altınbaş Üniversitesi ​​​​​​​​​Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü​​ Öğretim Üyesi Dr. Deniz Akgül, Çorbada Tuzun Olsun Derneği ile ortak gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projesinde, öğrencileriyle birlikte 12'şer kişilik 3 grup halinde 3 akşam yemek dağıtımında aktif rol aldıklarına değindi.

Akgül, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Coşkulu katılımları, gönüllü olarak topluma hizmet etmenin ne kadar anlamlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Her bir öğrenci, küçük bir katkının bile insanların hayatlarında fark yaratabileceğini deneyimledi. Ders kapsamında yapılan bu etkinlik, empati ve yardımlaşma duygularını da güçlendirdi. Öğrencilerimiz, birlikte çalışmanın ve bir amaç uğruna bir araya gelmenin getirdiği güçlü bağları hissetti. Bu deneyimin, onların gelecekte daha büyük toplumsal sorumluluklar almalarına ilham vermesini umuyorum.”

Çorbada Tuzun Olsun Derneği Başkanı Evren Tüfekçi de dernek olarak Taksim'de Gezi Parkı civarında yaşamlarını geçiren, ufak kazançlar elde ederek hayatta kalmaya çalışan evsiz bireylere destek olmaya çalıştıklarının altını çizdi.

– “6 bin 430 gönüllümüz var”

Gönüllülüğün sürdürülebilir olmasına dikkati çeken Tüfekçi, “Perşembe günleri tek kişiydim yanıma bir kişi arıyordum. Ama 7 yılda gönüllü ağımız arttı, 6 bin 430 gönüllümüz var. Sizin gibi üniversitelerin, akademisyen ve öğrencilerin desteği bizim için önemli. Gönüllülerimizin yüzde 85-90'ı üniversite öğrencilerinden oluşuyor. İnsanın böyle erken bir döneminde bu farkındalığa varması bireysel gelişimleri ve gelecek hayatları için önemli. Kariyerlerin açısından da önemli. Bu sürecin liselilere kadar inmesi gerekiyor.”açıklamasında bulundu.

Çorbada Tuzun Olsun Derneği gönüllüsü olarak çalışan Altınbaş Üniversitesi öğrencisi Qasim Ali ise dernekle yaptığı faaliyetlerin empati kurmasına yardımcı olduğunu aktararak, “Beni derinden etkileyen şey ise bu modern dünyada tüm ayrıcalıklar ve kolaylıklara rağmen, insanların hala temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele etmeleriydi. Bu yüzden bu sosyal sorumluluk bilinci dersini ve Çorbada Tuzun Olsun deneyimini çok değerli buluyorum.” yorumunu yaptı.