Yalıtım, çevreye katkı sağlıyor

Yalıtım, çevreye katkı sağlıyor

Yayın: 03.06.2017 00:18
Paylaş:
A+ A-

5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, Türkiye’deki binaların tümünün, daha az enerji harcayıp fosil yakıt tüketimini azaltan ısı yalıtımlı, çevre dostu bir yapıya kavuşması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin 2030 yılı itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltmayı hedeflediğini belirten Pelesen, “İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için sera gazı emisyonlarının azaltılması konusunun bugünden ciddiyetle ele alınması şart” dedi.

Küresel ısınma konusunda duyarlılığın arttığı günümüzde, çevre sorunları ile ilgili konuların başında karbon salınımınının azaltılmasının geldiğini belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Levent Pelesen, “Standart ısı yalıtımı uygulamaları, fosil yakıt tüketiminin azalmasını sağlar. Binalarda enerji verimliliği, çevresel sorunlar ile mücadelede en etkin uygulamadır. Isı yalıtımı ile kış mevsiminde ısıtma, yaz mevsiminde ise soğutmaya katkıda bulunarak enerji tasarrufu sağlanmasının yanı sıra, atmosfere yayılan sera gazlarının salınımında büyük oranda düşüş kaydediliyor. Bu gerçekler ışığında, sağlıklı, enerji verimli ve çevreye duyarlı yapıların, Türkiye’nin her yerinde yaygınlaşmasını sağlamalıyız” dedi.

Emisyon oranlarının düşürülmesi hayati önem taşıyor

İklim değişikliği etkisini en aza indirgemek için emisyon oranlarının 2050 yılı itibarıyla yüzde 60-80 arası daha azaltılmış olması gerekliliğinin altını çizen Levent Pelesen, 2050 yılında çok daha farklı bir dünya olacağını ve bu konuda şimdiden ciddiyetle çalışmaya başlanmasının hayati bir sorumluluk olduğunu kaydetti.

Levent Pelesen, şöyle konuştu: “2016 yılında 175 ülkenin imzaladığı iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen Paris Anlaşması’nda, Türkiye, 2030 itibarıyla sera gazı emisyonlarını mevcut durumdan yüzde 21’e kadar azaltacağını beyan etmiştir. Bugün gelişmiş ülkeler sıfır enerjili konutlar, çevre dostu pasif evler gibi konseptlere yönelmiş durumda. Enerji verimliliği stratejilerinde ve özellikle binalarda enerji verimliliğinde tüm taraflar sektör, kamu ve tüketici üzerlerine düşeni hassasiyetle yerine getiriyor. Ülkemizde de, İklim Değişikliği Paris Anlaşması’ndaki gibi uluslararası taahhütlerin yerine getirilmesi için binalarda enerji verimliliği gibi bir alanda ısı yalıtımının sağlıklı gelişmesi yaşamsal önemdedir”.

Türkiye’de toplam enerji tüketiminin yüzde 40’a yakınının binalarda gerçekleştiğini vurgulayan Levent Pelesen, “Binalarda tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 80’i ise ısıtma-soğutma için harcanıyor. Toplam tüketimimizde en yüksek paya sahip binalarda ısı yalıtımı ile elde edilecek bir tasarrufa, günümüzde sanayi ve ulaşım sektörleri dahil, aynı yatırım maliyeti ve amortismana sahip hiçbir başka yöntem ile ulaşmak mümkün görünmüyor. Bu konuya tüketici gözüyle bakıldığında da, benzer şekilde büyük bir verimlilik fırsatı ortaya çıkıyor. Güvenlik ve konforu arttırmanın yanı sıra, ısı yalıtımı ile enerji tüketimi ve doğalgaz faturalarında yüzde 50’ye varan tasarruf elde ediliyor. Ayrıca yalıtımın sağladığı tasarruf ile 3-4 yıl içerisinde yalıtım için yapılan harcama karşılanıyor ve sonrasında da yalıtım kazandıran bir yatırıma dönüşüyor” dedi.

Pelesen, Meclis’te henüz onaylanmayan Paris Anlaşması taahhütlerinin, binalarda enerji verimliliğinde en etkili uygulama olan ‘U-Değerleri Düşürülmüş Isı Yalıtım Uygulamaları’na verilecek tüketici teşvikleri ve etkili denetimlerle çok kısa sürede imzalanıp yürürlüğe girebileceğini ve uluslararası çevre duyarlılığı konusunda ülkemizi ön plana çıkarabileceğimizi ifade etti.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Kaspersky’den 2023 kritik siber olay raporu

Anadolu Ajansı
Yayın: 04.05.2024 04:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – Kaspersky Yönetilen Tespit ve Müdahale (MDR) ekibine göre, doğrudan insan müdahalesi içeren yüksek ciddiyetli olayların sıklığı 2023'te günde 2'nin üzerine çıktı.

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Yıllık olarak yayınlanan rapor, raporda yer alan olaylar hakkında, niteliklerine, sektörlere ve coğrafi bölgelere göre dağılımlarıyla ilgili bilgi sağlıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Kaspersky Güvenlik Operasyonları Merkezi Başkanı Sergey Soldatov, şirketin geçen yıl daha az sayıda yüksek önem derecesine sahip olay tespit ettiğini belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

“Ancak orta ve düşük önem derecesine sahip olayların sayısında eş zamanlı bir artış gözlemlendi. Olayların bu şekilde yeniden dağılımı, saldırılara aktif insan katılımının görünür izleri olmadan kötü amaçlı yazılımların tespit edilmesiyle ilişkilendiriliyor. Bu durum 'araçların metalaşması' ile açıklanabilir. Bununla birlikte, yüksek nitelikli olayların sayısının düşük olmasının mutlaka düşük hasar anlamına gelmediğini anlamak önemlidir. Hedefli saldırılar artık daha dikkatli planlanıyor ve daha tehlikeli hale geliyor. Bu nedenle, deneyimli SOC analistlerinin yardımıyla yönetilen etkili otomatik siber güvenlik çözümlerinin kullanılmasını öneriyoruz.”

Rapor saldırganların geçen yıl kullandıkları en yaygın taktik, teknik ve araçları da vurguluyor. Bu sonuçlar, Kaspersky Güvenlik Operasyonları Merkezi (SOC) tarafından tespit edilen MDR olaylarının analizine dayanıyor.

Rapora göre tespit edilen tüm ciddi olayların yüzde 22,9'u kamu sektöründe kaydedildi. İkinci sırada BT şirketleri yüzde 15,4 ile yer alırken, onları sırasıyla %14,9 ve %11,8 oranında finans ve sanayi şirketleri takip etti.

– “Saldırıların metalaşması”

Raporda yer alan olayların niteliğine bakıldığında, yaklaşık yüzde 25'inin bireyler tarafından gerçekleştirildiği görülüyor. Bunların yüzde 20'den biraz fazlası, Kaspersky tarafından daha önce hedefli saldırılar olarak sınıflandırılan, ancak müşterinin açık onayı üzerine 'siber tatbikat' olarak belirlenen çeşitli “siber tatbikat” türlerini içeriyordu.

Ciddi sonuçlara yol açan kötü amaçlı yazılım saldırılarının oranı 2023'te önceki yıllara kıyasla biraz düşmüş ve rapor edilen toplam kritik olayların yüzde 12'sinden fazlasını oluşturdu. Bu düşüş, son yıllarda yüksek ciddiyete sahip olayların en küçük payını temsil ediyor ve bu durum “saldırıların metalaşmasına” bağlanıyor.

Bu eğilim, kasıtlı veya kazara sızıntılar nedeniyle yaygın hale gelen hedefli kampanyalar yürütmek için önceden geliştirilmiş araçların yaygın olarak benimsendiğini gösteriyor. Söz konusu araçlar otomatik saldırı senaryoları uygulama girişimlerinde tekrar tekrar kullanılıyor.

2023 MDR'nin raporu ayrıca hedefli saldırı kalıntılarının, kamuya açık kritik güvenlik açıklarının ve sosyal mühendislik kullanımının tespit edildiği olayların yüzde 4-5 oranında olduğunu ortaya koydu.

Gelişmiş saldırılara karşı korumayı artırmak için şirketlere etkili siber güvenlik çözümleri uygulamaları, bunları yönetmek için nitelikli uygulayıcılar tutmaları veya MDR ve Olay Müdahalesi gibi yönetilen güvenlik hizmetlerini benimsemeleri tavsiye ediliyor.

Hizmetler, tehdit tanımlamasından sürekli koruma ve düzeltmeye kadar tüm olay yönetimi döngüsünü kapsıyor. Ayrıca bu hizmetler, kaçamak siber saldırılara karşı korunmaya, olayları araştırmaya ve bir şirketin güvenlik çalışanı olmasa bile ek uzmanlık sağlamaya yardımcı oluyor.