Zor işlerle uğraşanlara ırgat denir. Özellikle Fakir Bayburt bu sözcüğü Tırpan adlı romanında tarım işçileri için çok kullanır. Ancak çok çalışıp, yorulan kişilerde iş sonrasında bugün ırgat gibi çalıştım demekten kendini alamaz. Herhalde bu sözcük karla birlikte hiç kullanılmamıştır. Bu yazı dolayısıyla büyük bir olasılıkla ilk defa ben kullanmış olacağım. Neden… Çünkü arabamı park ettiğim sokakta kar temizliği ile uğraşmaktayım. Bu işe (yani ırgatlığa) başlamadan önce de Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse’ye telefon ettim. Ancak geri dönüş alamadım. Sonra yazı işleri müdürünü aradım. Sağ olsun kendileri telefonu açtılar. İçinde bulunduğum zor durumu anlatarak arabayı park ettiğim sokağa bir greyder gönderip gönderemeyeceklerini sordum. Yazı İşleri müdürü zannettiğim memur hanım ,benim bu isteğimi belediye başkanına ileteceğini söyledi. Beklemeye başladım. Ana caddeden bir iki kürüyücü geçti ama bizim sokağa uğramadı. Araba o gün kar yığını içinde kurtarıcı bekledi. Ertesi gün bizim sokağa haber yapmak üzere AA Karabük muhabiri Ahmet Özler ve BRTV yönetim kurulu başkanı Mehmet Çetinkaya geldiler. Yani bizim sokak, haberi yapacak kadar “olay kar sokak” haline dönüşmüş. Çünkü bir önceki gece… Çatıdan düşen karlarla bazı taşıtlar pert olmuş.. Trafik kazası olmuş gibi arabaların başında hasar tutanağı tutan polisler var. Manzara bu… Aynı zamanda… Benim gibi bu sokaktaki bütün taşıt sahipleri mağdurlar. Sokağın sakinleri söylemek gerekirse canlarından bıkmış durumdalar. Herkes bir kurtarıcı, yardım edecek bir melaike arıyor. Gözlerimiz yollarda… Tabi beklenen oldu. Ve… Yardım gelmedi. İş başa düştü. Etraftan imece de alarak arabayı içinde bulunduğu kar ve buz engelinden nihayet kurtardım. Bir gün uğraştım ama değdi. Kar ırgatlığının ne müthiş bir uğraş olduğunu böylece öğrendim. Bu noktada kızgın değilim. Ama belirtmem gerekirse hiç kimse bir iş yaparken bahanelerin arkasına sığınmasın. Neymiş efendim…! Son 60 yılın en büyük kar yağışıymış… Yok efendim… Daha neler neler…!