Şehirli olmak… Sorumluluk ister. Öyle değil mi? Elbette her şeyin bir oluru var. Tabi şehirli olmanın da… Batıda şehir dediğiniz oluşum Ortaçağda şatoların içinde oluşmaya başladı. Onlara şatolu şehir anlamında burg denirdi. Biz de ise Bolu… Zamanla burgların içinde burjuva adlı bir sınıf oluştu. Burjuvalar ticari yaşamı ele geçirince zenginleştiler. Kendi kültürlerini ve zevklerini ortaya koymaya başladılar. Önce soyluları borçlandırmak için onları tüketime alıştırdılar. Soylular borçlandıkça ellerinde ne varsa burjuvalara sattılar. Burjuvalar,ekonomik,sonra kültürel alanda ve nihayet siyasal alanda bulundukları ülkelerde iktidarı ele geçirdiler. Feodaliteyi tasfiye ettiler. Ulusal devletler kurdular. Ardından demokrasi mücadelesi gündemi belirledi. “Burjuva demokrasisi”… O nasıl bir şeydir? Biz de hiçbir zaman görülmemiştir. Bürokrasi, demokrasi adına bir şeyler yazdı çizdi. Hatta bazen karaladığı yerlerde oldu. Nihayet bugünlere gelindi…. Neyse… Şimdi buradan soruyorum… Ne demek şehirli olmak… Kimdir bu şehirli? Bazı sorular sorarak onu bulmaya çalışalım. Şehirli kentin sokağına tükürür mü? Her gün üzerinde yürüdüğü caddeye çöp atar mı? Dolmuşta yüksek sesle konuşur mu? Telefonla konuşurken araba sürer mi? Cadde de küfür ederek yürür mü? Arabasındaki küllüğü caddeye boşaltır mı? Elinde sigara külhanbeyi gibi dolaşır mı? Hacetini duvar kenarına yapar mı? Dedim ya şehirli olmak zor bir iştir. Kültür ister. Ahlak ve görgü ister. Terbiye ister. İzan ister. Ne demezsiniz? Hepimiz şehirliyiz. Ama aynı zamanda değiliz…! Bu bir çelişki degil mi? İyi de bu çelişkiyi biz yaratmıyor muyuz? Şehirli olmak gerçekten zor … Her şeyden önce terbiye işi. Şehirde yaşamanın bir yordamı var. Yaşamın kuralı olur mu? Şehirde yaşıyorsanız elbette ki olur… Yoksa birilerinin yaptığı gibi… “Saldım çayıra Mevlam kayıra”… Olmaz be kardeşim….!