Sordular… “Tarih neden tekerrür eder “ diye… Biz de yanıtladık. “Ders alınmadığı için “… Az gelişmiş toplumlarda tarih sürekli tekrar eder.. Bugün ile geçmiş arasında köprü kuracak bilgilere gereksinim duyulmadığı için insanlar,içinde bulundukları anı geçmişten kopuk olarak yaşarlar. Onlar için sadece “bugün” vardır. “Dün ve gelecek” yoktur. Deneyimlerden yoksunluk,yanılsamaları artırır. Düşünce üretimi yoksunlaşır. Yapılamayan işler, bahane bulma mekanizmasıyla çözüme kavuşturulur. Tepkiler böylece önlenir. Bu kısır döngü tarihe yön vermeye başlar. Çözüm çözümsüzlüğe neden olur.! Kısıtlı zamanlarda ortaya çıkan düşünceler eyleme dönüşüp,insanların yarasına merhem olmaz. Sorunlar bir yaraya benzer ve kaşıdıkça büyür , çıban halini alır. Durgun bir denize atılan taşın yaydığı daireler gibi belli bir eksende yayılıp durur… Her taş atışta aynı görüntü ortaya çıkar. Görüntü hoştur … İşte o kadar. Böyle bir ortamda… Eyleme dönüşmeyen sözler,vaatler karın doyurmuş olsa, inanın hiç kimsenin iş aramasına gerek kalmazdı. Sabah akşam aynı şeyleri tekrar ederek günü gün ederdik. İşte o kadar. Tarih tekerrür eder mi?... Tabii ki etmez. Ama bizde ediyor işte… Niçin? Ders alınmadığı için tabi… Bu kent bizim,bu insanlar bizim… Modern yaşamın bile “post”unun olduğu bir çağda tartıştığımız ancak çözümleyemediğimiz sorunlara bir bakar mısınız?.. Bir arpa bile boy alınmadığını göründükçe şaşırıp kalıyoruz. Yetkililer ve ilgililer ne yaparlar acaba diye? Halkın ihtiyaçları,şikayetleri neden dikkate alınmaz … Vatandaş neden adam yerine konmaz. Yapılmayan işler reklamla neden örtbas edilir. Gündeme gelmesi engellenir. Sordular… Tarih tekerrür eder mi diye… Böyle görüntülere/düşüncelere pirim verdiğimiz sürece tarih sadece tekerrür etmekle kalmaz. Halkı kalkındırdım diye köçekli,davullu-zurnalı olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda… Bizi kandırmanın dayanılmaz hafifliğini kendince yaşamaya bakar. Hem de doyasıya.!