Karabük’ün tarihi evleriyle ünlü Dünya Miras Kenti Listesi'nde yer alan Safranbolu ilçesinin güzide köyü Yörük Köyü, tanınmış ses sanatçılarından Hülya Atacan Yeşilaltay'a ilham kaynağı oluyor. Sanatçı, ailesiyle birlikte baba yadigarı evine sahip çıkıyor.
Yörük Köyü'nde vakit geçirmeyi çok sevdiğini açıklayan Ses Sanatçısı Yeşilaltay, Klasik Türk Müziği’nin tıpkı Yörük Köyü gibi yaşamının vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurguladı.
Ses Sanatçısı Yeşilaltay; “Benim iki mesleğim var ve bu iki mesleğimi uyumlu olarak yaşamım boyunca birlikte yürütmeye çalıştım. Şişecam’a bağlı büyük bir kuruluşta konstrüktör ressam olarak görevime devam ederken Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)'nin açtığı ses yarışmasından aldığım ödül sonrasında bantlar doldurarak, TRT'deki görevime de devam ettim.
Şişecam’da da uzun yıllar koro şefliği yaparak konserler verdim. Halen musiki çalışmalarıma devam ediyorum ve özel solo konserler ile teklifleri değerlendiriyorum. Bunun yanı sıra Üsküdar Musıki Cemiyeti icra heyetindeyim ve ayrıca cemiyetin arşiv sorumlusu olarak görev yapıyorum.
Yunanca dilini bildiğim için Patrikhane’ye bağlı olan metropolitliğin Dafnes adlı korosununa devam ederken bu dönem koronun yedek hocası seçildim ve yurt dışında konserler verdik. Bu arada 2023-2024 yılı Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Güzel Sanatlar Meslek Yüksek Okulu Ambalaj Grafik Tasarım bölümünü birincilikle bitirerek mesleğime bir yenisini daha ekledim. Ambalaj Grafik tasarım çalışmaları da yapmaktayım. Babamın dedesi kütüğümüzde Çeyrekgil olarak geçmektedir; ancak soyadı kanunu ile "Atacan" soyadını almışız. Leyla Gencer ve Cemil İpekçi ile baba tarafından akrabalığımız var. Sadece baba tarafımda değil, dayılarımın ve anneannemin de sesi oldukça güzeldi. Sanırım müzik tutkusu, hem baba tarafım hem de anne tarafımdan geldi. Beste çalışmalarım ve kitaplarım var. Musikide Üslup Tavır adlı kitabımda, anılar ve röportajlar yer alıyor. Diğer bir kitabımda ise ilhamını insandan alan Bestekâr Varujan Zilciyan’a ait Ermeni bir bestekarın hayatı ve eserleri anlatılıyor. Babamın şiirleriyle, benim şiirlerimin bulunduğu bir başka kitap ise Yörük Köyü’nün de içinde yer aldığı “Aşk ve Hasret” adını taşıyor” açıklamasında bulundu.
Ayrıca İstanbul’un Sesi Koro’sunda tenorluk yapan, Galatasaray ve İstanbul Cemiyeti’nin tanınmış isimlerinden Avukat Lütfü Ertuğrul Yeşilaltay ise Eşi Hülya Atacan Yeşilaltay ile birlikte Yörük Köyü’nü çok sevdiklerini ifade etti. Yörük Köyü’ndeki evlerinde mutlu olduklarını açıklayan Yeşilaltay Çifti: “Yörük Köyü’nde vakit geçirmek, bize çok iyi geliyor” diyerek mutluluklarını dile getirdi.
Hülya Atacan Yeşilaltay, Yörük Köyü'nde hayata bakışını şöyle kaydetti: “Müzik hayattır. Ağlatır, güldürür, duygulandırır, aşık eder, şaşırtır, bazen yaşamın sevinci, bazen de hüznü olur. Tüm duygular, şarkılarda, güftelerde gizlidir. Hangi dil ve hangi müzik türü olursa olsun, melodi içinize işliyorsa orada hayat vardır. Müzik de kitap da evrenseldir. Kitap okumak, ufkunuzu genişletir. Sosyalleşmenizi sağlar, bilgi ve becerinizi geliştirir. Kitaplarda, yaşamın sevincini, korkuyu, hüznü, aşkı, komediyi, dramı, bilgi ve beceriyi, yaşama dair her konu ile hayatı bulursunuz. Kitap hayattır”
Tarım ilaçları tarıma zarar veren etkenleri ortadan kaldırırken, üretilen mahsuller doğru tüketilmediğinde vücuda bazı zararlar verebiliyor. Medicana Konya Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Devrim Deniz, tarım ürünlerine zarar veren etkenleri bertaraf etmek üzere üretilmiş olan pestisitlerin mutfakta kullanılan gıdalardan en iyi şekilde temizlenerek tüketilmesi gerektiğini söyledi.
Dünya nüfusunun 2050’de 10 milyara ulaşması beklenirken; tüketilen tarım ürünlerine olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Artan nüfus, azalan tarım alanları nedeniyle sebze ve meyvelerin yetmesi için çeşitli yöntemler kullanılıyor. Kullanılan tarım ilaçlarının insan vücudunda çeşitli hastalıklara yol açabileceğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Devrim Deniz, tüketicilere sebze ve meyvelerin mutlaka iyi bir şekilde yıkanarak yenmesi konusunda uyarıda bulundu.
Maruziyet süresi önemli
Zirai mücadelede, kimyasal bazı yöntemler bitkileri korurken; insanlarda bazı sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Kullanılan tarım ilacının çeşidine, maruz kalınan süreye ve nasıl maruz kalındığına bağlı olarak çeşitli sağlık sorunlarına sebep olabileceğine değinen Uzm. Dr. Devrim Deniz, şu bilgileri verdi: "Tarım ilacı kalıntısının vücutta birikmesi, sindirim sistemindeki faydalı bakterilerin ölümüne ve bağışıklık sisteminin zarar görmesine yol açabilir. Farklı sistemlerde sorunlara da neden olabilir. Bu nedenle üretilen mahsuller mutfağa girdiğinde tüketicilerin bazı kurallara dikkat etmesi önem taşır."
"Meyveleri kabuğuyla yiyecekseniz karbonatlı suda bekletin"
Pestisitlerin bilinçli kullanılmasının hem yetiştiricilerin hem de tüketicilerin sağlığı için son derece önemli olduğuna değinen Uzm. Dr. Deniz, "Bu nedenle bilinçli üretici ve bilinçli tüketici olmak gerekir. Bilinçli olurken, organik bile olsa sebze ve meyveler mevsiminde tüketilmelidir. Her ihtimale karşı alınan bir meyve ve sebzenin, dalından taze koparılmış olsa bile yıkanması gerekir. Suda çözünen ve sistemik olmayan bir pestisit kalıntısını, bir bitki kabuğunun içinde yetişen kuru baklagiller için, su ile yıkamak yeterli olabilmektedir. Kabuğuyla yenen meyve ve sebzeleri önce karbonatlı sonra sirkeli suda 15 dakika beklettikten sonra durulamak, kalıntıların büyük oranda arındırılmasını sağlayabilir. Mutfaklarda kullanılan gıdaların yetiştirilme şeklinin yanında tüketilmeden önce hijyen ve pestisitten arındırılmış olması konusunda da dikkati elden bırakmamak çok önemlidir" dedi.