AZ PEŞİNDEYSEN

AZ PEŞİNDEYSEN

Yayın: 02.08.2022 11:17
Paylaş:
A+ A-

İnsanlar duygu ve düşünceleri itibariyle, yine bunlardan haz almayı bilen insanlardır. Aynı insanlar maddi; mesela nefes almaktan, uykudan, yemek ve içmekten haz almayı da bilirler. Bu bir denge üzerinde olursa ne âlâ.

Yukarıdaki paragrafla; Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidini size hatırlatmış olabilirim, dostlar. Piramidin en geniş ve en temel basamağı fizyolojik ihtiyaçlarımız, takdir edersiniz. Sonra, güvenlik, sevgi ve ait olma; sonra da, saygınlık ya da özgüvenli ve başarılı, erdemli, kendini gerçekleştirmiş bir birey görüyoruz tepede.

Denge dedik; peki bu dengeyi nasıl sağlayacağız? Aslında bu her insan için farklı bir durum arz ediyor, değerli dostlar. Örneğin; atletizm sporu için on saat koşu antrenmanı yapmak,bununla ilgilenmeyen bireyler için bir aşırılık ifade edebilir. 18-20 saat kitap okumak bazı insanlar için can sıkıcı olabilir. Bazımız çok su içer, bazımız şu içse bile yarar görür. Bazımız için ter dökmek onun sağlıksızlığını gösterirken bazımız için kutsal alın terini ifade etmektedir.

“Az ye, az uyu, az konuş!” mu demek istiyorsun diye de sorabilirsiniz. Bu üç şeyin künhüne varırsak, sorunu büyük ölçüde pozitife çevirmiş olabiliyoruz değerli okurlarım. “Minimal bir hayat” düsturu da tabir olarak kullanılabilir. Hatta buna; az eşya, az insan, az ihtiyacı da ekleyebiliriz. Aslında bize hayatı çekilmez kılan da; beş dakika bir şey istemeden duramayan insanlar, değil mi? O yüzden; sessiz, sakin, çok fazla bir gereksinim hissetmeyen ve bunu çevresine de hissettirmeyen insanlarla anlaşmak kolay. İhtiyaçlarını, başka insanlar yoluyla gideren, empozodik (böyle bir kelime var mı bilmiyorum) insanların çekilmez olduğunu hepimiz doğrularız diye düşünüyorum.

Bu yazıyı yazarken bir haber gözüme çarpıyor. İlginç olduğu için, konuya da bağlayarak aktarmak istiyorum. Dünyada, en sinirli ülke sıralamasında, Türkiye olarak ikinciymişiz. Hiç yadsımadım nedense. Belki öfkeli olmak da bir haz vasıtasıdır diye düşünmeden edemiyorum. Hele de sinirli ve öfkeli insanların hangi güruha mensup olduklarını gözlemlediğimizde. Ne de olsa niyet olarak “Öfkeyle oturan da zararla kalkıyor”.

Kahvaltılarda da olsa serpme olan bir şeyden bir türlü lezzet alamayan bir insan olarak, sınırsızlıklarlabezeli diyebileceğimiz, biteviye gereksizliklerle ve lüzumsuzluklarla dolu bir hayat yaşamaya gerek var mı?

Nice azlıklar, çokluklara galip gelmiş; görmezden gelmeyelim.

Aslında bereketi; çok şeylerde değil de, az da görmek mesele.

Ey İnsan; eğer “Haz Peşinde” değil de “Az Peşindeysen” doğru yoldasın, bunu bil.

 

Satılmış Ümit ÇETİNKAYA

Öğretmen-Yazar

[email protected]

Temmuz 2022

Karabük

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Çime alternatif bitkiler su verimliliğini artırırken yaban hayatına fayda sağlıyor

Anadolu Ajansı
Yayın: 25.04.2024 08:48
Paylaş:
A+ A-

İSTANBUL (AA) – YETER ADA ŞEKO – İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Doğanay Tolunay, çok fazla su tüketen çimlerin biyolojik çöl olarak adlandırıldığını, bunun yerine kullanılacak alternatif bitkilerin yaban hayatı için de faydalı olacağını söyledi.

Birleşmiş Milletler Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanı Emine Erdoğan'ın himayelerinde, Tarım ve Orman Bakanlığının koordinasyonunda 31 Ocak 2023'te başlatılan “Su Verimliliği Seferberliği” kapsamında “Değişen İklime Uyum Çerçevesinde Su Verimliliği Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2023-2033)” genelge ile yürürlüğe girdi.

Bakanlığa bağlı Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün, bu genelgeye dayanarak hazırladığı “Kurakçıl Peyzaj Uygulamaları Rehber Dokümanı” da bakanlığın internet sitesinde yayımlandı.

Kurakçıl peyzaj düzenleme kavramının her boyutuyla ele alındığı rehberde Türkiye’nin, küresel iklim değişikliği etkilerinin yoğun olarak hissedildiği Akdeniz iklim kuşağında yer aldığı ve bu nedenle peyzaj uygulamalarında en üst seviye su verimliliğinin elde edilmesi gerektiği kaydedildi.

Peyzaj uygulamalarında sulama suyunun verimli kullanılabilmesi için su tüketimi yüksek olan geniş çim yüzeyler yerine bölgenin iklim koşullarına uyumlu, su isteği az olan, kuraklığa dayanıklı doğal bitkilerin tercih edilmesi gerektiğinin altı çizilen rehberde 1 metrekarelik çim alanın günde yaklaşık 7-10 litre su tükettiği, bu alanı yaklaşık 20 gün sulamak için kullanılacak suyun, bir kayısı ağacının 1 yıllık su tüketimine denk geldiği bilgisi paylaşıldı.

Çalışmada peyzaj uygulamalarında kullanılan çim alanların tamamının kurakçıl peyzaja dönüştürülmesi ile yüzde 80'e varan su verimliliği sağlanabileceği belirtildi.

– Alternatif bitkiler

Rehberde, ihtiyaç duyulan su miktarının ve peyzaj tasarımında seçilen çim türünün, alanın özelliklerine uyup uymadığının önceden araştırılması gerektiği vurgulanırken çim yerine kullanılabilecek alternatifler de sunuldu.

Bunlardan biri olan kamışsı yumak adlı çim türü, en kuru şartlarda bile yeşil yapraklarını ve dokusunu korurken, az miktarda gübreye ihtiyaç duyuyor ve bu özelikleri dolayısıyla çim karışımlarında sıkça tercih ediliyor.

Yoğun çim tabakası oluşturabilen bir diğer alternatif çayır salkım otu, sık biçme ve yoğun kullanıma dayanıklılığıyla ön plana çıkarken, spor sahalarında, park ve bahçelerde kullanılabiliyor.

Bermuda çimi, sıcak ve nemli ya da sıcak ve yarı kurak bölgeler için önerilen bir tür olarak, koyun yumağı türü de kuraklığa ve hastalıklara dayanıklılığıyla alternatifler arasında yer aldı.

Uygun alanlarda çim yerine kullanılabilecek diğer bitkiler arasında ise damkoruğu, acı damkoruğu, Japonya ipeği, kara yosun, fare kulağı, ak üçgül, Japon süpürgesi, Cezayir menekşesi, yıldız halısı ve lavanta gösterildi.

– “Ege ve Akdeniz'de çimler ortalamanın üzerinde su tüketiyor”

Prof. Dr. Doğanay Tolunay peyzaj malzemesi olarak kullanılan çimin neden olduğu su tüketimiyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Çimin estetik kaygılar sebebiyle çok fazla tercih edildiğini öte yandan bu bitkinin kullanımının su tüketimi başta olmak üzere birçok problemi de beraberinde getirdiğini kaydeden Tolunay, “Mayıs sonu haziran başı itibarıyla, eylül, ekim aylarına kadar neredeyse her gün çimlerin sulanması gerekiyor.” dedi.

Tolunay, Ege ve Akdeniz bölgelerinde sulamanın daha erken aylarda başlaması gerektiğini, bu bölgelerde 1 metrekare çimin günlük su tüketiminin, ortalamanın üzerinde, 15 litreye kadar çıkabildiğini aktardı.

İklim koşulları nedeniyle nemli kuzey ülkelerinde çimlerin su ihtiyaçlarının bu yoğunlukta olmadığı bilgisini paylaşan Tolunay, “Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunda özelikle yaz ayları kurak olduğu için çim kullanımının, su tüketimini artıran bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Su tüketimin yanı sıra çimlerin sürekli biçilmesi ve gübrelenmesi gerektiğini, bunun da ciddi bir maliyeti olduğunu bildiren Tolunay, çim yerine her bölgenin kendi iklim koşullarına uygun alternatif bitkilere yönelmesi tavsiyesinde bulundu.

– “Ada çayı, kekik gibi bitkiler peyzaj olarak kullanılabilir”

Türkiye’nin bitki türü çeşitliliği açısından zengin bir ülke olduğunu dile getiren Tolunay şunları söyledi:

“Çimin yerini alabilecek alternatifler genellikle çok yıllık bitkilerdir. Otsu ya da odunsu olabilir. Bölgeden bölgeye değişiklik gösterirler. Herkesin bildiği ayrık otu bunlara örnek olabilir. Bu ot çok hızlı yayılabilir, su görmediğinde sararsa da azıcık bir suyla hemen kendini toparlayabilir. Örneğin Ege ve Akdeniz’de damkoruğu kullanılabilir. Bunlar yapraklarında suyu biriktirir ve Türkiye’de de doğal olarak mevcutturlar. Suyu depoladıkları için uzun süre susuzluğa dayanabilirler. Bunun dışında çeşitli uygun çalılar olabilir. Ladenler olabilir, yabani güller olabilir. Yine Ege, Akdeniz’de ada çayı, kekik gibi bitkiler de peyzaj olarak kullanılabilir.”

Çim yerine İç Anadolu'da sıklıkla görülen bodur alıç ağaçlarının da kullanılabileceğinden bahseden Tolunay, “Bunların aynı zamanda meyveleri vardır ve bu meyveler de kuşlar, arılar için, yaban hayatı açısından iyidir. Çimler çiçek açmaz, çimlerin olduğu yerlerde kelebekleri, arıları, böcekleri pek fazla göremeyiz. O yüzden bilimsel olarak da biyolojik çöl olarak adlandırılırlar.” diye konuştu.

Tolunay, sadece bitki türlerini değiştirmekle değil, yağmur suyu hasadı, malçlama gibi uygulamalarla da su verimliliğinin en üst düzeye çıkarabileceği değerlendirmesini paylaştı.