Anadolu Ajansı tarafından
07 Kasım, 2023 08:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Savaş ve çatışmalar sadece insanları değil biyoçeşitliliği de öldürüyor

İSTANBUL (AA) - YETER ADA ŞEKO - Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü (UNEP) verilerine göre dünyada biyolojik çeşitlilik açısından zengin bölgelerin yaklaşık 3'te 2'si son 60 yılda savaş ve çatışmalara sahne olurken uzmanlar, bazı türlerin kaybedilmesinin geri dönülemez sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

BM Genel Kurulu, doğanın, savaşın kurbanlarından biri olduğu hakkında farkındalık yaratmak amacıyla 2001'de aldığı kararla 6 Kasım'ı "Savaş ve Silahlı Çatışmalarda Çevrenin İstismarının Önlenmesi Günü" kabul etti.

UNEP'in 2018'de yayımladığı "Biyoçeşitliliği Savaşın ve Silahlı Çatışmaların Zararlı Etkilerinden Neden Korumamız Gerekiyor?" başlıklı çalışmada, savaş ve çatışma durumunda çevrenin hem doğrudan zarar gördüğü hem de bu gibi kriz anlarında çevre yönetim sistemlerinin işlevselliğini yitirmesi sonucu ekosistemin dolaylı etkilendiği anlatıldı.

Son 60 yılda biyolojik çeşitliliğin zengin olduğu bölgelerin yaklaşık 3'te 2'sinde savaş ve çatışmalar meydana geldiği ve bu durumun koruma çabalarını tehlikeye soktuğu belirtilen çalışmada, bu bağlamda çevre tahribatına yol açan bazı örnekler sıralandı.

Vietnam Savaşı'nın çevresel boyutundan bahsedilen çalışmada ABD ordusunun 1961-1971 arasında Vietnam'ın güneyindeki bölgeye, bitkileri öldüren herbisitler ve yaprak dökücü defoliantlar yaydığı, ayrıca Amerikan güçlerinin, bir savaş stratejisi olarak ormanları kasıtlı olarak yok ettiği vurgulandı.

Kongo'daki iç savaşın da örnek gösterildiği çalışmada 1990'lı yılların ortalarından itibaren bölgede kanlı çatışmalar meydana geldiği, tarafların gıda kaynağı olarak yaban hayvanlarını tüketmesi sonucu bölgedeki yaban hayatının ciddi zararlar gördüğü ve sonuç olarak, antiloplar, maymunlar ve kemirgenler gibi küçük türlerle orman filleri gibi daha büyük türlerin çatışmalardan zarar gördüğü bilgisi paylaşıldı.

- İsrail saldırıları nedeniyle Akdeniz'e arıtılmamış kanalizasyon suları karışıyor

Çalışmada biyoçeşitliliğin zarar gördüğü bir diğer bölgenin ise Irak olduğu, Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği noktada yer alan ve Orta Doğu'daki en geniş sulak ekosistemlerden biri olarak kabul edilen Mezopotamya bataklıklarının, ülkenin devrik lideri Saddam Hüseyin'in 1990'ların başında aldığı kararla, güneydeki Şii ayaklanmasına tepki olarak kurutulduğu hatırlatıldı.

Afganistan'da uzun yıllar devam eden çatışmalar sonucu, ormanların yarısından fazlasının yok olduğu, savaş koşullarında ortaya çıkan yönetimsel bozukluklar sebebiyle de ormansızlaşma oranının bazı bölgelerde yüzde 95'e kadar çıktığı aktarılan çalışmada, bunun sonucunda milyonlarca Afgan'ın sel, çığ ve toprak kayması gibi doğal afetlere karşı savunmasızlıklarının arttığına dikkat çekildi.

UNEP tarafından işgal altındaki Filistin toprakları hakkında 2020'de yayımlanan bir başka çalışmada ise bölgede yaşanan su krizinin oluşturduğu çevre tahribatının boyutları gözler önüne serildi. Raporda, İsrail saldırıları sonucu alt yapı sistemlerinin ağır hasar alması sonrası Gazze'den Akdeniz'e akan arıtılmamış veya kısmen arıtılmış kanalizasyon sularının ve atık suların miktarının 2018'de günde 110 bin metreküp olduğu ve deniz ekosisteminin ciddi şekilde etkilendiği vurgulandı.

Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından Rusya-Ukrayna Savaşı üzerine yapılan çalışmada, Ukrayna'nın Avrupa'nın biyoçeşitliliği için önemli bir bölgede yer aldığı ifade edilerek, ülkede 70 binden fazla nadir ve endemik bitki ve hayvan türü bulunduğu ve çatışmalardan kaynaklı orman yangınları sonucu, aralarında koruma altındakilerin de olduğu 100 bin hektar alanın tahrip edildiği bildirildi.

- "Biyoçeşitliliğin yeniden kazanılması çok zor"

Savaş ve çatışmalar sonucu meydana gelen doğa tahribatı hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Uluslararası Orman Araştırma Kuruluşları Birliği (IUFRO) Bilim ve Politika Programı Koordinatör Yardımcısı Dr. Nelson Grima, savaşlar esnasında karar vericilerin, biyoçeşitliliğin insan yaşamı için ne kadar önemli olduğunu anlamadıklarını söyledi.

Grima, "Bu yüzden doğayı ve ekosistemi korumak öncelik haline gelmiyor. Bu konuya çatışmalar bittikten sonra önem veriliyor ama ne yazık ki karar verdiklerinde çoğu zaman geç kalınmış olunuyor." dedi.

Savaşlar ve çatışmalar esnasında karar vericilerin, biyoçeşitliliğin korunmasının önemi hakkında uygun bir şekilde bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Grima, şöyle devam etti:

"Silahlı çatışmalar sonucu kaybedilen biyoçeşitliliğin yeniden kazanılması çok zor. Bazı türlerin ortadan kaldırılması ya da ağır şekilde tahrip edilmesi geri dönülemez sonuçlara yol açabilir. Tamamen iyileştirme genellikle mümkün olmasa da yeniden ormanlaştırma ya da popülasyonu artırma gibi çalışmalar biyoçeşitliliği geri getirmeye katkı sunabilir. Bu iyileştirme sürecinin genellikle çok uzun süreceğini ise aklımızda tutmamız gerekiyor."

Çatışmalar sonucu kaybedilen biyoçeşitliliğin doğrudan veya dolaylı olarak iklim değişikliğini etkilediğini dile getiren Grima, iklim değişikliği kaynaklı heyelan, toprak kayması ve kuraklık gibi aşırı hava olaylarıyla mücadelede yerel doğal sistemlerin korunmasının en iyi yöntem olduğu değerlendirmesinde bulundu.

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
17 Nisan, 2025 18:23 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Prof. Dr. Teoman Duralı’nın Adı BEUN İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinde yaşayacak

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle ideolojinin yerli ve ulusal sesi, mütefekkir Türk âlimi Prof. Dr. Teoman Duralı’nın ismiyle taçlandı.
16 Nisan 2025 tarihli ve 9724 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle, BEUN İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinin ismi "Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Teoman Duralı İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi" olarak ilan edildi. Kelam konusu karar, 17 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, bahse ait yaptığı açıklamada, bu manalı ismin üniversite çatısı altında yaşatılmasının hem bilim hem de üniversite topluluğu için büyük bir gurur ve memnunluk olduğunu vurguladı. Özölçer şöyle dedi:
"Emeğin başşehri Zonguldak’ın gururu Merhum Prof. Dr. Teoman Duralı hocamız; yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın birçok ülkesini gezmiş, alanında pahalı bilim insanları yetiştirmiş, insanlık fikrinin yol göstericilerinden çok değerli bir ilim neferidir. Derin felsefi birikimi, ilmi müktesebatı ve entelektüel duruşuyla da bizlere hem rehber hem ilham kaynağı olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle 101 yıllık esaslı geçmişe sahip Üniversitemizin İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesine onun isminin verilmesi, sadece bir isim değişikliği değil; bir misyonun, bir duruşun ve bir vizyonun Üniversitemizde beden bulmasıdır. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak Prof. Dr. Teoman Duralı hocamızın klasik ve kültürel kıymetleriyle hemhâl olmuş entelektüel şahsiyeti ve bizlere rehber olan çalışkanlığıyla onun müsaadeden yürüyen, düşünmeyi, sorgulamayı ve üretmeyi temel alan kuşaklar yetiştirmeye devam edeceğiz. Bedelli Hocamızın; ideoloji, tarih, sosyoloji, psikoloji, Türk lisanı ve edebiyatı, Batı lisanları ve edebiyatları üzere insanı ve toplumu anlamaya yönelik pek çok disiplini bir ortada barındıran İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemize isminin verilmesi, Teoman Duralı’nın çok taraflı ve derinlikli akademik mirasıyla müsemma olmuştur. Bu his ve fikirlerle Teoman Duralı hocamızın ismini İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemize uygun gören Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şahsım, üniversitem ve Zonguldaklı hemşehrilerim ismine şükranlarımı arz ediyorum. Bu manada takviyeleriyle her vakit yanımızda olan Yükseköğretim Kurulu Liderimiz Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a ve Yükseköğretim Kurulu ailesine de teşekkür ediyorum."
Teoman Duralı’nın fikir dünyasının, genç akademisyenlere ve öğrencilere ilham kaynağı olacağını kelamlarına ekleyen BEUN Rektörü Prof. Dr. Özölçer, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Teoman Duralı ismiyle bütünleşecek Fakültemiz, bundan sonra büyük bir vefa duygusu ve ilmi sorumlulukla, değerli hemşehrimiz ve kıymetli aydınımız Prof. Dr. Teoman Duralı hocamızın mirasını yaşatacak ve yeni kuşaklara aktaracaktır."

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.