Anadolu Ajansı tarafından
15 Aralık, 2023 08:36 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Filistin’e kitlesel desteğin küresel paradigma değişiminin göstergesi olduğu belirtiliyor

İSTANBUL (AA) - HALİL İBRAHİM MEDET - Gazze halkının iki aydan fazladır maruz kaldığı sistematik soykırıma karşı somut önlem alınamamasının dünya halklarında tepkiye yol açtığı ve İsrail'in şiddetine karşı kitlesel farkındalığın uluslararası sistemde paradigma değişiminin yansıması olduğu belirtiliyor.

Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) görev yapmış Müslüman ülkelerden ilk avukat Hassan Aslam Shad, AA muhabirine, İsrail'in savaş açtığı Filistin'e uluslararası kuruluşların yaklaşımını değerlendirdi.

Shad, dünya halklarının, uluslararası sistemden İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana adaletin tesis edilmesini beklediğini belirterek, şöyle devam etti:

"Halklar, hukukun üstünlüğünün mazlumların imdadına yetişeceğine dair umut besliyordu. Bugün aynı halklar uluslararası hukukun Filistin'de tamamen yıkılıp yok edildiğine tanıklık ediyor. Uluslararası hukukun büyük hedeflerini ve girişimlerini sürdürmekte başarısız olduğu birçok örnek görmüştük ancak şimdi Filistin örneğinde uluslararası ceza sisteminin adaletinin tamamen çöktüğünü görüyoruz."

UCM gibi kuruluşların belirli gündemlerle hareket eden siyasi araçlar olduğunu kaydeden Shad, Müslüman ülkelerin Türkiye öncülüğünde toplu şekilde yeni kurumlar oluşturulması için çalışması gerektiğini söyledi.

Shad, uluslararası düzenle ilgili yeni arayışların sadece Filistin halkıyla sınırlı olmadığını vurgulayarak, "Filistin mücadelesine ilişkin kitlesel farkındalık biçiminde ortaya çıkan bir paradigma değişiminin yaşandığını görünüyoruz. Spektrumun alt ucunda yer alan halklar her zaman Filistinlilerin sesiyle birleşecek çünkü onlar Filistinlilerin yaşadıklarına çok benzeyen acılar çekiyor." diye konuştu.

- Uluslararası sistem sadece belirli bir etnik grup acı çektiğinde harekete geçiyor

UCM'nin Ukrayna'da işlenen suçlara ilişkin yürüttüğü soruşturma kapsamında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında hızlı bir şekilde yakalama kararı çıkarttığını hatırlatan Shad, binlerce sivili öldürmesine ve çok daha büyük felaketlere yol açmasına karşın İsrail'e karşı uluslararası sistemin hareket edemediğini belirtti.

Shad, UCM'nin İsrail'e karşı harekete geçememesinin sebebinin uluslararası sistemdeki seçici yaklaşım olduğunu vurgulayarak şu şekilde konuştu:

"Uluslararası sistem, sadece belirli bir etnik grup veya ülke acı çektiğinde harekete geçiyor. Bu yüzden Müslüman ülkelerin bu çerçevenin dışına çıkması gerektiğini düşünüyorum. Artık seçenekler üzerine düşünmeleri gerekiyor çünkü konu Filistinlilerle ya da Gazze'deki insanlarla ilgili değil. Bu, meşru özgürlük mücadelesine inanan herkesi ilgilendiriyor. Dünya artık açıkça onlar için adalet ve özgürlük isteyen tüm Müslüman sesleri Filistinliler ile aynı kefeye koyuyor. Bu yüzden Müslüman ülkelerin Türkiye'nin öncülüğünde, yeni kurumların oluşturulmasını savunmasının zamanı geldi."

Küresel kuzey ülkeleri dışındaki ülkelerin Filistin halkına karşı daha sempatik tutum sergilediğine dikkati çeken Shad, dünyanın Türkiye gibi barış ve adalet arayışı içinde olan devletlerden gelecek ivmeye ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

- "Bazı Batılı ülkeler ateşkes isteyecek ahlaka sahip değil"

Shad, İsrail'in "toplu cezalandırma, insan dışılaştırma, yerinden etme ve temel ihtiyaçlara erişimi kesme" gibi yöntemlerle klasik bir soykırım suçu işlediğine işaret ederek, "Uluslararası hukukun ilk defa bu kadar yoğun biçimde ve tüm insanların gözü önünde ihlal edildiğini görüyoruz çünkü şu anda sosyal medya ve yaygın kitle iletişim araçları yaşananları küresel sahneye taşıyor. Bazı Batılı ülkeler ise hala ateşkes isteyecek ahlaka sahip değil." ifadesini kullandı.

Uluslararası hukuka göre İsrail'in eylemlerinin kendini savunma hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Shad, sözlerini şöyle tamamladı:

"Kendini savunma hakkı ile ilgili meşhur '51. Madde' var. Bu madde, Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere silahlı saldırıya uğramaları halinde kendi bölgelerini savunma hakkı veriyor. Burada anahtar kelime 'kendi bölgesi'. İsrail ise işgal ettiği topraklarda kendini savunma hakkı olduğunu iddia ediyor. Bu tıpkı benim birine saldırıp sonra 'Kendimi savunma hakkım var' demem gibi. İsrail, eğer Filistinlilere 7 Ekim'e kadar uluslararası insan haklarının tamamını tanıdığına, Hamas'ın saldırısından sonra durumun değiştiğine inanmamızı bekliyorsa bu sahtekarlık ve ikiyüzlülük."

blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
17 Nisan, 2025 18:23 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Prof. Dr. Teoman Duralı’nın Adı BEUN İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinde yaşayacak

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle ideolojinin yerli ve ulusal sesi, mütefekkir Türk âlimi Prof. Dr. Teoman Duralı’nın ismiyle taçlandı.
16 Nisan 2025 tarihli ve 9724 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle, BEUN İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinin ismi "Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Teoman Duralı İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi" olarak ilan edildi. Kelam konusu karar, 17 Nisan 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, bahse ait yaptığı açıklamada, bu manalı ismin üniversite çatısı altında yaşatılmasının hem bilim hem de üniversite topluluğu için büyük bir gurur ve memnunluk olduğunu vurguladı. Özölçer şöyle dedi:
"Emeğin başşehri Zonguldak’ın gururu Merhum Prof. Dr. Teoman Duralı hocamız; yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın birçok ülkesini gezmiş, alanında pahalı bilim insanları yetiştirmiş, insanlık fikrinin yol göstericilerinden çok değerli bir ilim neferidir. Derin felsefi birikimi, ilmi müktesebatı ve entelektüel duruşuyla da bizlere hem rehber hem ilham kaynağı olmuştur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tensipleriyle 101 yıllık esaslı geçmişe sahip Üniversitemizin İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesine onun isminin verilmesi, sadece bir isim değişikliği değil; bir misyonun, bir duruşun ve bir vizyonun Üniversitemizde beden bulmasıdır. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi olarak Prof. Dr. Teoman Duralı hocamızın klasik ve kültürel kıymetleriyle hemhâl olmuş entelektüel şahsiyeti ve bizlere rehber olan çalışkanlığıyla onun müsaadeden yürüyen, düşünmeyi, sorgulamayı ve üretmeyi temel alan kuşaklar yetiştirmeye devam edeceğiz. Bedelli Hocamızın; ideoloji, tarih, sosyoloji, psikoloji, Türk lisanı ve edebiyatı, Batı lisanları ve edebiyatları üzere insanı ve toplumu anlamaya yönelik pek çok disiplini bir ortada barındıran İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemize isminin verilmesi, Teoman Duralı’nın çok taraflı ve derinlikli akademik mirasıyla müsemma olmuştur. Bu his ve fikirlerle Teoman Duralı hocamızın ismini İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültemize uygun gören Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şahsım, üniversitem ve Zonguldaklı hemşehrilerim ismine şükranlarımı arz ediyorum. Bu manada takviyeleriyle her vakit yanımızda olan Yükseköğretim Kurulu Liderimiz Sayın Prof. Dr. Erol Özvar’a ve Yükseköğretim Kurulu ailesine de teşekkür ediyorum."
Teoman Duralı’nın fikir dünyasının, genç akademisyenlere ve öğrencilere ilham kaynağı olacağını kelamlarına ekleyen BEUN Rektörü Prof. Dr. Özölçer, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Teoman Duralı ismiyle bütünleşecek Fakültemiz, bundan sonra büyük bir vefa duygusu ve ilmi sorumlulukla, değerli hemşehrimiz ve kıymetli aydınımız Prof. Dr. Teoman Duralı hocamızın mirasını yaşatacak ve yeni kuşaklara aktaracaktır."

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.