Aidiyete mensup olma çok önemli bir duygudur… İnsanlar bir ailenin,bir milletin mensubudurlar… Her insan bir aile ve millete mensup olmakla büyük bir övünç duyar. Büyük işler başarmanın gururunu bu duygu ile besleyerek gelecek günlere taşırlar ve güven içinde yaşamanın huzurunu içlerinde hissederler… **** Geçmişe baktığımızda arşivimizde bulunan kayıtlarda Karabük ile ilgili söylencelere(mitlere) rastladık… Bu söylencelerin en ünlüsü Geyikli Dede efsanesi.. Geyikli Dede öyküsü kuşaktan kuşağa aktarıla aktarıla Karabük mitolojisi haline gelmiş…. Hatta öyle olmuş ki Geyikli Dede söylencesi,Karabük’ün manevi kurucusu olarak bilinen Bahaddin Gazi ile bile özdeşleştirilmiş,hatta karıştırılmıştır… Dede Yaylasında her yıl kendi adına kurulan vakıf tarafından anılan Bahaddin Gazi ile ilgili olarak şimdiye kadar akademik bir araştırmanın yapılmamış olması(!) işin sırrının ne olduğunun öğrenilmesini de engellemiştir. Neyse…! **** Geyikli Dede söylencesi nedir? Bu söylence ne anlama gelir? Bu mitolojinin kısa özeti şöyledir; “Geyikli Dede,geyiklerinin sırtında gece taş taşıyarak Kayabaşı köprüsünü yapar. Köylüler tek bir kişinin bu kadar taş taşıyamayacağını bildiğinden onu gece gözetlemeye başlarlar. Bunun üzerine Geyikli Dede’nin gizi(sihiri) bozulur. Karabüklülere” biriniz iki olmasın” diye beddua eder…” O nedenle uzun zaman Karabük’ün nüfusu artmaz…. Hep 13 hane olarak kalır. Demir-Çelik Fabrikasının temeli atılana kadar…. Nitekim,3 Nisan 1937 tarihinde bu beddua tarihe karışır. Tepedağ,Aladağ,Karadağ ve Çakmak Dağlarının üzerinden Karabük’ü seyreden Geyikli Dede bile bu durum karşısında gözlerine inanamaz… Çünkü artık sıtmadan Karabük’te kimse ölmemektedir. Uygarlık güneşi Karabük vadisini aydınlatmaya başlamıştır… **** Bu mitolojiden çok sonuçlar çıkarılabilir… Bedduanın aksine üretim alanında ,refah toplumu olma adına “biri, iki” yapma yarışında olmak en büyük gayretimiz olmalıdır. Karabük’ün kuruluşu meselesi; Türk insanın başarma azminin bir ifadesidir. Tarihsel anlamını bilmeden yaşadığımız bu kentte görülen her gelişme Türk insanından bir parçadır/eseridir. Ortadaki mevcudiyetin sırrı;çok çalışarak beddualara meydan okumaktan ve onları etkisiz kılmaktan geçmektedir. Bu anlamda birlik ve beraberlik içinde meydan okumaya da devam edilmelidir… Atalarımız ne demiş: “Bir elin nesi var iki elin sesi var.”