“En iyi korunan kent” Safranbolu’da bayram tatili yoğunluğu sürüyor
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesi, bayram tatilinin son iki gününde de yoğunluk yaşamaya devam ediyor.
"Osmanlı’nın parmak izi", "Açık hava müzesi", "En uygun korunan kent" ve "Korumanın başkenti" üzere unvanlarla anılan Karabük’ün Safranbolu ilçesi Ramazan Bayramı tatilinde yerli ve yabancı turistlerin tercihi olmaya devam ediyor.
Tarihi konutları, özgün sokakları ve otantik atmosferiyle ziyaretçilerini etkilemeye devam eden ilçede Ramazan Bayramı tatilinin son günlerinde yoğunluk sürüyor.
Ramazan ayında sessizliğin hakim olduğu ilçede bayram ile artan yoğunluk esnafın da yüzünü güldürüyor.
İncekaya Kanyonu üzerine yapılan Türkiye’nin birinci cam seyir terası da konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Bayramın birinci 3 gününde yoğunluğun hakim olduğu turizm cazibesi cam terasta vatandaşlar orman görüntülü kanyonun keyfini çıkarıyor.
İstanbul’dan ailesi ile birlikte günü birlik Karabük’e gelen Aziz Koç, "Kanyon ve cam teras çok hoş. Türkiye’nin öbür yerlerinde olan cam teraslara da gittik ancak görüntüsü en hoş olan burası diyebilirim" sözlerini kullandı.
SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.
Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.
60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.
Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.
Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.
Bu son deprem bize bunu gösterdi.
Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.
*
Köyün en güzel yeri neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.
Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,
Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...
Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.
NE GÜZELDİ O GÜNLER..
ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...
*
Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.
En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.
Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme
Köyler köylük ’ten çıkmış yani
Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.
O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.
*
Şimdiki köyler de;
O ahır kokulu evler var mı? YOK...
Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...
Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…
Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...
Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK
KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK
Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı? YOK...
Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...
Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...
DAHA NELER? NELER?
Biz bu değerlerimizi kaybettik.
NE OLACAK ŞİMDİ?
Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.
Eski nesiller de yaşlandı artık.
Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı
*
Şu anki neslin yaptığı tek şey var
Eski ahşap evleri yıkmak!..
Köye gelen manav arabasından ekmek almak,
sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.
Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.
BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?
Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.
Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN
Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir
Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye
O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,
Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak
Ekip biçeceği tarlası olacak
Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.
Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..
Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…