Kadınlar Ekmeğini Keresteden Çıkarıyor

Kadınlar Ekmeğini Keresteden Çıkarıyor

Yayın: 12.12.2019 20:31
Paylaş:
A+ A-

Yenice ilçesinde kereste fabrikasında çalışan 10 kadın, hem ev hem de ülke ekonomisine katkı sunuyor
Türkiye’nin en büyük blok ormanlarının yer aldığı ve orman işçiliğinin yoğun olarak yaşandığı Karabük’ün Yenice ilçesinde bulunan kereste fabrikasında çalışan kadınlar, ekmeğini ağaçtan çıkarıyor.
Daha çok erkeklerin yaptığı iş olarak bilinen kereste fabrikasında çalışan 10 kadın, hem ev ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkı sunuyor. Mesleğin zor olmasına rağmen bu zorluğun altından kalkan kadınlar, azimleriyle de örnek oluyor. Gündüz kereste fabrikasında akşam da evlerinde çalışan kadınların ürettikleri keresteler; İstanbul, Ankara ve Adana gibi şehirlere ihraç ediliyor.

Kereste fabrikasının İmalat Müdürü Merve Çakır, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, kendisinin göreve 3 yıl önce başladığını söyledi. Kadınların daha önce bir okul vasıtasıyla geldiklerini ifade eden Çakır, “Önce öğrencilik dönemi geçirdiler. Sonrasında kadınların azmini ve başarısını gördük ve devam ettirdik. Çalışan sayımızda çok, ağır iş olmadığı takdirde kadından yana kullanıyoruz. Bizim için üretim hızı artıyor, daha sakin ve huzurlu bir ortam oluyor. Bu iş ve ortama da yansıyor” dedi.

Kadınların çalışmasından memnun olduklarını aktaran Çakır, şunları kaydetti: “Her konuda olduğu gibi çalışma konusunda da daha detaycı kadınlar. Bu nedenle tabi ki malzemelerimizde, ortamımızda daha hızlı bir üretim gerçekleştiriyoruz. Kadınlardan memnunuz o yönden. Şu anda 10 kadın çalışanımız var. Tabi sayı artacak. Yeni kurulacak fabrikanın yarısından fazlasının kadın olarak düşünüyoruz. Çünkü imalat, mobilya, oyuncak bölümünde genelde kadın çalıştırmayı düşünüyoruz.”
Kadınların iş ortamını da değiştirdiğini vurgulayan Çakır, “Sektör ağaç sektörü. İnsanlar illa ki aşırı oluyorlar. Ama kadınların olması onları biraz yatıştırıyor. Üslup ve hareketlerine dikkat ediyorlar, ona göre yumuşak bir ortamda çalışıyoruz. Aslında sektöre bakınca sert görünüyor ama kadınlar bu durumu yumuşattı” değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların daha kolay adapte olduğunu, erkeklerin ise daha zor olduğunu belirten Çakır, “Kadının elini sürdüğü yer bollanır, bereketlenir. Bizde ondan yola çıkarak kadınlara iş gücünü, kadınların teşvik edilmesini her zaman onaylıyoruz, destekliyoruz. Kadınların iş gücünde yer alması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

“Ailemde destek oluyor bana”
Kereste fabrikasında 4 yıl önce çalışmaya başlayan 41 yaşındaki Nezahat Kaskatı da burada çalıştığı için mutlu olduğunu belirtti. 17 yaşında bir çocuğu olduğunu ve kendisine destek olduğunu vurgulayan Kaskatı, “Burada pasif panel gördüğümüz malzemeleri kesiyoruz. Kerestelerden kapaklar yapıyoruz ilk önce. Ondan sonra parçalayıp malzeme çıkartıyoruz. Atık malzemelerden malzeme çıkartıyoruz. Ben zaten erkek işine meraklıydım daha önceden. Bilmiyorum alıştığımız için kolay geliyor. Ailemde destek oluyor bana. Benimle birlikte ev işlerine yardım ediyorlar. Hayat müşterek. Beraber bu şekilde geçimimizi sağlıyoruz. Eşimde ormanda çalışıyor, orman işçisi. O tomruklarını getiriyor buraya ben de parçalıyorum” ifadelerine yer verdi.

2,5 yıldır çalışan Nuray Elieyioğlu ise arkadaşlarının aracılığıyla burada işe başladığını kaydetti.
Daha önce hiçbir yerde çalışmadığını anlatan Elieyioğlu, eşinin de hastanede çalıştığını, hem işin hem de evin kendisini zorladığını, çalışmanın kendisine öz güven verdiğini sözlerine ekledi.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Karabük Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal’ın Vefatı 3. Yılında Anılıyor

Yayın: 02.05.2024 18:49
Paylaş:
A+ A-

Karabük Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal’ın, yarın vefatının 3. yılında 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda anılacağı öğrenildi.
Koronavirüs (Kovid-19) tedavisi gören AK Parti 26. Dönem Karabük Milletvekili Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Ankara’da 3 Mayıs 2021 tarihinde yaşamını yitirmişti. Karabük Üniversitesi’nde dersler veren 54 yaşındaki Prof. Dr. Uysal, bir aydır tedavi gördüğü hastalığa yenik düşmüştü. Memleketi olan Konya’nın Ereğli ilçesinde toprağa verilmişti.
2008-2015 yılları arasında Karabük Üniversitesi rektörlüğü görevini yürüten Prof. Dr. Burhanettin Uysal’ın ismi üniversitenin Ay Yıldızlı Stadyumuna verilmişti.
Karabük Üniversitesi’nde geçtiğimiz yıl yüksek lisans tez konusu olan Prof. Dr. Uysal’ın hayatı, bu yıl saat 11.00’de başlayacak anma programıyla kutlanıyor.
Burhanettin Uysal, Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Mobilya Dekorasyon Bölümü’nde bitirdikten sonra 1992’de lisans eğitimini tamamladı. Ardından Polis Akademisi’nden mezun olarak aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. 1989-1994 yılları arasında komiserlik ve emniyet müdürlüğü yapan Uysal, 1994-1997 yılları arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde öğretim görevlisi oldu. 1997-2000 yılları arasında Zonguldak (Karaelmas) Bülent Ecevit Üniversitesi’nde Yrd. Doç. Dr. olarak Safranbolu Meslek Yüksekokulu’nda müdürlük görevinde bulundu. Geleneksel Yapı Süsleme Teknikleri konusunda dersler veren Uysal, 2006 yılında Profesör unvanını aldı. 2008 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Karabük Üniversitesi’ne rektör olarak atandı. Karabük AK Parti Milletvekili aday adayı oldu, üniversiteye istifasını verdi. Ancak aday gösterilmedi. Ardından tekrar aday oldu ve seçimlerde ikinci sıra milletvekili seçildi. 26. Dönem Karabük Milletvekili olarak Karabük’e meclisten hizmet verdi.

Karabük Üniversitesi’nin Prof. Dr. Burhanettin Uysal ismini zeminindeki toprak kayması sebebiyle kapıları pek açılmayan stadyumuna vererek ahde vefasını göstermesi vatandaşların serzenişine sebep oluyor. Vatandaşların, neredeyse kampüse ismini vereceğiniz kurucusunun, stadyuma verilmesi tıpkı, sokak ortasında kılıçla katledilen mimarlık öğrencisi Başak Cengiz’in adının da Mimarlık Fakültesi’nde yaşatılması gibi ayrı bir hata olarak nitelendiriyor. Başak Cengiz için, üniversite kampusu içerisinde inşa edilecek özel bir çeşmeye isminin verilmesi, onun okuma aşkının hala su gibi aktığını ve yaşam hevesinin bir çırpıda elinden alınmasını gözler önüne sereceği bir anıt çeşmede yaşatılması daha uygun görülüyor. Ülke genelinde cinayete kurban giden nice kadınlarımızın da anılacağı bir simge haline getirilmesi ve yaşatılması öneriliyor. Karabük’te bu gibi birçok özel isimlerin, hak ettikleri gibi yaşatılmadığı sitemleri sıkça gündeme geliyor. (Esra Oğuzkağan Özkan)