Safranbolu ; Bir tarih şehri… Bir Türk-İslam şehri… Bir Osmanlı şehri Bu şehri korumak gerek… O nedenle dünya miras şehri olarak gelecekle kucaklaşmasını sağlamanın çalışmalarına destek vermek hepimizin görevi olmalı… Bu niçin elzem bir durumdur? Çünkü bu şehir bize yaşama sanatı ile ilgili birçok veri sunar. Neleri mesela… Sevgiyi… Saygıyı… Merhameti… Üretimi… Hoşgörüyü… İnsana değer vermeyi…. İyi ama bugün Safranbolu’yu ziyarete gelenler,gezenler bu duyguyu içlerinde hissedebiliyorlar mı? Hayır…. Neden? Çünkü Safranbolu’nun tarihi anlamını bilmiyorlar. Kulaktan dolma bilgilerle Safranbolu’yu anlamaya değil sadece görmeye geliyorlar. Bu anlamda…. Sayın Şefik Dizdar’ın başkanlığında Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı çok önemli bir kültürel faaliyete destek vermiş görünüyor. Ayda bir benim içinde bulunduğum uzun yıllar MEB’e bağlı okullarda öğretmenlik yapmış kişiler olarak Safranbolu Tarihini Cinci Hoca’dan başlayarak sorgulamaya başladık…. Kimler var derseniz söyleyeyim…. Sayın Demet Çubukçu,Sayın Fatma Erbaş Batur,Sayın Nuri Kırımlı ve Sayın Mehmet Kütükçüoğlu… Geçen cuma günü Köprülü Mehmet Paşa’yı ele aldık… Fevkalade sonuçlara ulaştık…. Hey ayın birinci haftasında yaptığımız tarih sohbetlerine mekan dar olmasına karşın ilgi o kadar büyük ki…. Hatta Karabük Üniversitesinden öğrencilerin olması ilgi çekiciydi… Herkes bu güzel memleketin tarihini bilmek zorunda… Bugünün sorunları birdenbire oluşmuş değil…. Geleneği ve dünü bilmeden günümüzü anlayamayız. Bu cümle belki beylik söz gibi görünse de birçok doğruyu içinde barındırıyor. Son olarak bu konuda şunu belirteyim. Eğer Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı konuşulanları ve tartışılanları bir kitapta toplayabilirse geleceğe çok önemli kalıcı bir eser bırakılmış olur… Bu sayede… Safranbolu’nun tarihi bir nebze olsun söylentilerden ve şehir efsanelerinden azade bir duruma kavuşmuş olur….