Bölgenin Sesi Gazetesi tarafından
05 Ekim, 2022 13:42 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KESDER Başkanı Çankaya ve ekibi 17 yıllık hasreti bitirdi

blank Karabük Eskipazarlılar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (KESDER) dernek binasının tapusunu alarak tarihi bir başarıya imza attı. Göreve geldiğinden bu yana sosyal ve kültürel anlamda düzenlediği birçok etkinlikle öne çıkan, özellikle de ihtiyaç sahibi ailelere sağladığı katkılarla adından övgüyle söz ettiren KESDER Başkanı İdris Çankaya ve ekibi 17 yıllık özlemi sona erdirdi ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Erol Şen’e ait işyerini satın alarak derneğe kazandırdı. Son Yönetim Kurulu toplantısın da Erol Şen’i ağırlayan KESDER Başkanı Çankaya “GÜN BİRLİK OLMA GÜNÜ” sloganı ile çıkmış olduğumuz bu yolda beklenen sona gelinmiştir. Derneğimiz adına tapu işleri, elektrik, su, doğal gaz vb. abonelik işlemleri yapılmıştır. blank2005 Yılında kurulan ve 17 yıllık köklü bir geçmişi olan derneğimize, bizim olduğu kadar kuruluşundan itibaren bugüne kadar emeği geçmiş olan tüm başkanların ve yönetim kurulunun da hedefi olan “mülk edinme” misyonu ile daha iyi hizmetler sunabilmek adına yapılan çalışmalar nihayet sonuç almıştır. Kendilerinden teslim aldığımız derneğimizin “Mülk edinme” misyonu yüksek gayret ve çalışmalarımız neticesinde, 6. Dönem Yönetim Kurulu üyelerimize ve tam bir yıl önce kurmuş olduğumuz Kadın Kollarımıza nasip olmuştur, Böylelikle kadın kollarımızın yıl dönümünü de kutluyorum. Derneğimize güç katmıştır ve katmaya da devam edecektir. blankBu süreçte kişi ve esnaf ziyaretlerinde beni yalnız bırakmayan öncelikle her ziyaretlere katılım sağlayan, Kadın Kolları Başkanımız Songül ÇAY, Yönetim Kurulu Üyelerimiz Sami ÖZDEN, Fatoş BAYRAKURUK, Neslihan TAM, Tevfik SİVRİ, Adem PAZARLIOĞLU ve Veysel İŞCAN Beye şahsım adına ve derneğimiz adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Ayrıca bu süreçte dernek yeri alımı için bizlere Karabük’ten ve diğer illerden maddi ve manevi katkı sağlayan, tüm hayır sever vatandaşlarımıza şahsım ve derneğimiz adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Daha önceden söylediğimiz gibi, “Yardımda Bulunanların İsimleri Dernek Merkezimize Yazılarak Unutulmazlar Arasında Yer Alacak” dedi. blankKESDER Kadın Kolları Başkanı Songül ÇAY da yaptığı konuşmada; Karabük’te yöresel dernekler arasında ilk ve tek olduklarına vurgu yaparak, “Sorumluluğumuzun bilincindeyiz. İdris başkanımıza ve arkadaşlarına teşekkür ediyoruz. KESDER Kadın Kolları olarak Dernek yönetimimizle koordineli olarak sosyal yardımlaşma, dayanışma ve kültürel anlamda birçok çalışmanın içerisinde olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Dernek yerimizi alarak yaptığımız çalışmaların meyvelerini almaya başladığımızın bir kanıtıdır. Biz kadın kolları olarak bu güzel ortamda olmaktan çok mutluyuz. Dernek yeri alımın da beni ve Kıymetli Başkanımız İdris ÇANKAYA’yı yalnız bırakmayan, öncelikle kadın kollarına ve dernek üyelerimize teşekkür ederiz. Kadının eli her yere değmeli ve buradan tüm kadınlara seslenerek, sosyal faaliyetlerde görev almalarını istiyorum. Biz kadınlar her yerde olmalıyız ve bizde varız demeliyiz. Dernek yeri alımında maddi ve manevi desteği olan, bu akşam toplantımıza katılan herkese saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. blankTapu devir teslim törenine katılan ve bu ayki toplantının onur konuğu olarak ağırlanan Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Erol ŞEN ise konuşmasında, “Öncelikle Dernek Başkanımız İdris ÇANKAYA’ya, Kadın Kolları Başkanımız Songül ÇAY’a ve emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. Kadın Kollarının yıl dönümünü bende kutluyorum başarılarının devamını diliyorum. Sizlerin sayesinde Karabük Eskipazarlılar Derneğimizin bir mülkü olmuş oldu. Bu vesile ile derneğimizin yer alımında benim de bir tuzum olduğu için çok mutluyum. İnsanlar, başkanlar gelip geçicidir, ama derneğimiz artık daha güçlü bir şekilde var olacak ve her zamanda varlığını sürdürecektir. Bu akşam burada bulunan tüm katılımcıları saygı ve sevgiyle selamlıyorum” ifadelerine yer verdi. Tapu devir teslim töreninin sonunda bir kez daha söz alan KESDER Başkanı İdris Çankaya, blank“Biz bu yola çıktığımızda dünyada kriz vardı, Türkiye’de kriz vardı, esnaflarımızın dükkanları kapalı idi. Biz dernek yeri almak için yola çıktığımızda ama bizim inancımız tam idi. Biz bu hizmeti, “HALKA HİZMET HAKKA HİZMET” düsturu ile yaptığımızdan, bu işi alnımızın akı ile başaracağımızdan hiç şüphemiz yoktu. Zaten “Niyeti iyi olanın akıbeti de hayır olur” Bizim de niyetimiz iyi olduğundan akıbetimizde hayır oldu. Tabi ki daha önceki dernek yönetiminde olanlar, 17 yıldan beri dernek almak için çok defa girişimlerde bulunulmuş ama bu bizlere nasip oldu. Tabi ki bu süreçte yorulduk, çok çalıştık ama hiç yılmadık. Tekrardan dernek yeri alımında maddi ve manevi desteği olan, bu akşam toplantımıza katılan herkesi saygılarımı sunuyorum” diye konuştu. Toplantıda ayrıca doğum günü olan KESDER Yönetim Kurulu üyesi Esma ÇAY için sürpriz doğum günü pastası kesildi.blankblankblankblank  
blank
Haber Merkezi tarafından
15 Nisan, 2025 15:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-

“Eğitimciler Proje Değil, Adalet İstiyor”

Eğitim İş Karabük Şubesi, Milli Eğitim Bakanlığı'nın proje okullarındaki kriter dışı öğretmen atamalarını protesto etti. Şube Başkanı Zeki Çelik,  keyfi atamaların iptal edilmesi gerektiğini belirtti ve eğitimde eşitlik, adalet ve liyakat çağrısı yaptı.

Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Karabük Şubesi, proje okullarına yapılan öğretmen atamalarında yaşanan usulsüzlük ve hukuksuzluklara karşı Karabük Endüstri Meslek Lisesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük İl Teşkilatı ile sendika üyeleri destek verdi.

Basın açıklamasında konuşan Eğitim-İş Karabük Şube Başkanı Zeki Çelik, proje okulu uygulamasının eşitlik ilkesini yok sayarak eğitimde adalet ve liyakat anlayışını ortadan kaldırdığını dile getirdi. “Proje değil, adalet istiyoruz” diyerek sözlerine başlayan Çelik, uygulamaların Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu eğitim felsefesine aykırı olduğunu belirtti.

"KAMUSAL EĞİTİM SİSTEMİ TASFİYE EDİLİYOR"

Çelik, eğitim sisteminde yaşanan dönüşümün, kamu yararından uzaklaştığını ifade ederek, “Eğitim kamusal bir haktır ve tüm çocuklara eşit, bilimsel, laik, parasız ve nitelikli şekilde sunulmalıdır. Ancak son 20 yılda bu anlayış sistemli bir şekilde tasfiye edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı, anayasal sorumluluğu olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlamayı reddeder hale gelmiştir. Bu ret, sadece sözde değil; uygulamada da kendisini göstermektedir. Bunun en somut örneği ise "proje okulları" adı altında sürdürülen politikadır" dedi.

“PROJE OKULLARIYLA HUKUK VE LİYAKAT ASKIYA ALINIYOR”

2014 yılında, dönemin Bakanı Nabi Avcı tarafından 44 okulda başlatılan ve başlangıçta “ulusal ve uluslararası projelerin yürütüleceği özel okullar” şeklinde sunulan bu modelin  2318 okula ulaşarak kapsamının  büyütüldüğünü, ancak içeriği boşaltıldığını belirten Çelik, " Proje okulları adı altında yapılan şey, açıkça eşitsizliğin kurumsallaştırılması, öğretmenin hukuki güvencelerinin yok edilmesi, eğitimde liyakatin ve yerleşik kültürlerin tahrip edilmesidir" dedi.

Bu sürecin mimarı olan bugünün Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 2014 yılında, dönemin müsteşarıyken söylediği  “Mevzuatlar bize engel oluyor. Ama biz siyasi iradeyle hareket ediyoruz. Mevzuatlara rağmen bildiğimizi yapacağız.” sözünü hatırlatan Başkan Çelik açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:

"Ve yaptılar.Bugün öğretmenler kıyıma uğruyor, sürgün ediliyor. Okulların yıllardır oluşan iklimi darmadağın ediliyor. Öğrencilerin sınava aylar kala alıştığı öğretmenlerinden koparılması, eğitimde istikrarı yok ediyor. Bu bir proje değil, bir tasfiye operasyonudur.

Bu itiraf, aslında bütün bu sürecin siyasi ve ideolojik bir projenin ürünü olduğunu göstermektedir.Proje okulları uygulaması ile bakan, 80 bine yakın öğretmeni doğrudan kendisi seçme ve atama yetkisini elinde toplamaktadır. Yani artık öğretmenlerin bilgi birikimi, başarı belgesi, akademik unvanı ya da hizmet puanı değil; bakanın onayı belirleyicidir. Bu da açıkça, mülakat düzeninin öğretmen atamalarındaki yeni biçimidir.

Bugün yüzlerce öğretmenimiz, yıllardır görev yaptığı, okulun kültürüne katkı sunduğu, öğrencileriyle aile gibi olduğu okullardan gerekçesiz ve ani bir şekilde sürülmektedir. İzmir Atatürk Lisesi gibi Cumhuriyet değerleriyle özdeşleşmiş köklü kurumlarda, bir gecede 60 öğretmen görevden alınmıştır. Norm kadro fazlası bahanesiyle, on yıllardır emek veren öğretmenler başka ilçelere, bazen 100 kilometre öteye gönderilmek istenmektedir. Bu sadece hukuka aykırı değil, aynı zamanda eğitimin ruhuna, okul kültürüne, öğrenci-öğretmen ilişkisine ihanettir.

Şimdi soruyoruz: Öğretmenin oradan alınmasının objektif gerekçesi nedir? Yıllarca görev yapan, başarı belgesiyle ödüllendirilmiş, yüksek lisans ve doktora sahibi öğretmenler hangi kriterle yetersiz görülmüştür? Yerlerine atanacak kişilerin liyakatini kim ve neye göre belirlemiştir? Aynı okulda yıllarca çalışan öğretmenleri bir gecede sürgün etmek hangi pedagojiye, hangi hukuk devletine, hangi kamu vicdanına sığar?Devlet memurluğu güvencedir.

Devlet memurluğu, siyasi iktidara göre değil; anayasa ve yasalara göre görev yapma sorumluluğudur. Bugün proje okulları aracılığıyla yapılan şey, bu güvenceyi ortadan kaldırmak, öğretmenleri itaate zorlamaktır.

Eğitim-İş olarak bir kez daha altını çiziyoruz: “Proje okulu” adı altında yürütülen bu uygulama, bir okul geliştirme projesi değil; siyasi iktidarın kendi memurunu, kendi neslini ve kendi toplumunu yaratma projesidir.

Köklü okulların emekle, alın teriyle, yılların birikimiyle yetiştirdiği öğretmenler bir bir tasfiye ediliyor. Bu sadece bir personel değişimi değil; bir hafızanın, bir kültürün, birikimin ve Cumhuriyet’in eğitim anlayışının sistemli biçimde tasfiyesidir.

Neden mi? Çünkü onların hedefi açık: Liyakatsizliği teşvik ederek biat eden kadrolar yaratmak, düşünmeyen nesiller yetiştirerek sorgulama kültürünü ortadan kaldırmak, Cumhuriyet'in temelini oluşturan laik, bilimsel ve kamusal eğitimi çökertmek.

Kırk yıllık bir öğretmeni, yıllarını eğitime ve öğrencilerine adamış bir insanı, tek bir yazıyla, tek bir imzayla görevden almak kolay. Ama onun öğrencilerinin yüreğinde bıraktığı izi, düşünce dünyasında açtığı kapıları, hayata dokunuşunu silmek imkânsız. Gerçek öğretmen, sınıflarda sadece ders anlatmaz; geleceği şekillendirir, insan inşa eder.

Bugün sistemli bir şekilde görevden uzaklaştırılan o öğretmenler, aslında Cumhuriyet’in devrimci eğitim mirasını temsil ediyor. Ve artık çok açıktır ki, yavaş yavaş aşındırdıkları Cumhuriyet’in en derin, en hayati damarına ulaştılar: Eğitime.

Çünkü biliyorlar ki Cumhuriyet’i yıkmanın en kestirme yolu, onu var eden eğitim devrimini yok etmektir. Köy Enstitülerinden bugüne taşınan ilerici eğitim anlayışını tasfiye etmek; özgür, eşit, laik bir toplum idealinden vazgeçirmek demektir.

Ama unuttukları bir şey var: O öğretmenler yalnızca bir meslek grubunun değil, bir halkın vicdanıdır.

Buradan hem Millî Eğitim Bakanlığı’na hem siyasi iktidara sesleniyoruz:

Tüm öğretmenler için eşit ve adil atama sistemi istiyoruz! Tüm öğrenciler için eşit ve nitelikli eğitim hakkı istiyoruz!

Öğretmenlerin sürgünle terbiye edilmediği, eğitimde liyakat ve hukuk ilkesinin esas alındığı bir sistem istiyoruz!

Eğitim-İş olarak biz, hiçbir öğretmenimizin yalnız olmadığını bir kez daha hatırlatıyor, bu hukuksuz atamalara karşı her türlü yasal mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.

Proje değil, adalet istiyoruz!

Bu adaletsizliğe karşı yalnız biz değil, halk da sessiz kalmıyor. Ülkenin dört bir yanındaki birçok köklü okulda, öğrenciler ve mezunlar, yıllarını eğitime vermiş öğretmenlerine sahip çıkmak için eylemler başlatmıştır.

Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz. Proje değil, adalet istiyoruz!"

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.