Karabük’ün genlerinin mazideki şifresi… Önce mahalle ve köy,nahiye,sonra ilçe ve nihayet il olmak. İş ve aş dağıtmak. Çevresine hayat vermek… Geleceğe umutla bakmak. Bunlar… Genetik şifrenin önemli kodları. İyi de Karabük’ün şifre kodlarına şimdilerde ne oldu.? Hafıza kaybına mı uğradı.? Yoksa şifre unutulduğu için yeniden giriş yapılamıyor mu? Gerçekten çok mühim bir soru… Bugünlerde Karabük yeni düşüncelerin üretimine gereksinme duyuyor… Kendini yarınlara taşıyacak… İlelebet var edecek… Dinamizm getirecek… Etkin kılacak. Maziden güç alacak. Üretilecek düşüncelerin tüm çıkar ilişkilerinden uzak… Toplumu kucaklayıcı, Kitlelere hareket ve güç verici… Kendi içinde tutarlı ve yol gösterici olması gerekiyor… Karabük’ün yeni açılımlara ihtiyacı var. Bunu nasıl yaparız? Yanıtı basit… Ortak aklı devreye sokmakta yarar var. O akıl Karabük’e dinamizm kazandıracak. Ve Karabük önünü görmeye başlayacak… Böyle bir şey şimdilerde mucize mi? Yoksa ütopya mı? Evet… Karabük’te “gerçekliğin” kendisi gücünü bir türlü gösteremiyor. Sanki üzerimize ölüp toprağı serilmiş gibi bir hal var. Bir kenti kent yapan yaşam kalitesidir. Bir kenti kent yapan umutları yeşertmektir. Söylemler/söylevler. Açılışlar/kapanışlar. Hitaplar/nutuklar… Geçiniz…! Bir kentin kaderini ne belirler.? Bu belirlemede kimler rol alır.? Sorumlular ve yetkililer taşın altına ellerini koymalıdırlar. Hizmetlerini aksatmamalıdırlar. Laf yerine iş iş başında olmalıdır. Bakın o zaman neler oluyor. Son sözümüz mü? Ziya Paşa’nın dediği gibi; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserindedir.”