Düşünmek ve yazmak…! Birbirini tamamlayan iki sözcük. Biri olmadan diğeri bir anlam taşımıyor. Düşünmek hayatta olmak demektir. Öyleyse düşünmeden yaşamak mümkün değildir. Çünkü insanın hayatta ne ile karşılaşacağını hiç kimse bilemez. Günlük hayatta düşünmeden yapılan birçok işin kötü neticeler verdiğini hepimiz biliyoruz. Bunu anlatmaya gerek yok.! Ama düşünmeden yapılan işler hayatımızın kendisi olmuşsa bunun üzerinde durmamız gerekir. Yaşamın değerini bilmeyenler için bu belki sorun olmayabilir. Bizim gibi ilkeli yaşamayı içselleştirememiş toplumlarda bu hususu gündeme getirmek belki ilginç olarak karşılanabilir. Ama bu gerçekten böyle midir? Dahası…. Sorumsuzca yapılan işler artıkça insanın yaşamla olan bağı kopma noktasına gelmektedir. Geçen yıl Mehveş Evin’in Milliyet’te çok güzel bir yazısını okudum. “Canın Cehenneme Diyen Şehirler” başlığını taşıyordu. Dünya vatandaşı olan bir dostunu İstanbul’da gezdirirken yaşadıklarını şöyle yazıya aktarmış: “Şehrin ne kadar yaya düşmanı olduğunu,yapılan ve planlanan projelerin ne kadar gündelik yaşam gerçeklerinden uzaklaştığını bir kez daha idrak ettim.” Mehveş Evin’in değerlendirmeleri Cumhuriyet kenti Karabük için de geçerli midir.? Elbette… Biz de sorunlar “sıvazlama” ve “yağlama” teknikleri ile geçiştirildiğinden gözümüzün gerçekleri görmesi engellenir. Bu açıdan bakıldığında… Karabük’te cadde ve sokaklarda yürümek,karşıdan karşıya geçmek büyük cesaret ister. Dikkat ister.! Hele bazı yerlerde geçişlerde iyi bir koşucu değilseniz taşıt altında kalmamak için hiçbir neden de yoktur. Bu durum yazılarımızda göz ardı ettiğimiz bir husustur. Mehveş Evin’in dillendirdiği gibi “yaya düşmanı bir kenttir “ Karabük’tür. Hele taşıt sürücülerin kural tanımaz hallerini de düşündüğünüzde birdenbire keyfiniz kaçar. Trafik yoğunluğunda homurdanma başlar. Yaya kaldırımına bile taşıt saldırısı vardır. Kural tanımaz şöför adeta Mustafa Sandal’ın “O’nun arabası var” şarkı sözlerindeki gibi hareket eder. Bastımı gaza gider. Sen de canın cehenneme der geçer gider. Evet… Bir kent insana keyif vermeli… Keyif vermiyorsa gerisi safsatadan başka bir şey değildir…!