blank
İhlas Haber Ajansı tarafından
25 Ocak, 2025 09:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Bu kursa en çok edebiyat öğretmenleri ilgi gösteriyor

Tarihi 2 bin 500 yıl önceye dayanan Kaligrafi sanatı Trabzon’da açılan kurslarla yaşatılmaya çalışılıyor.
Ortahisar Halk Eğitim Merkezi bünyesinde bulunan Alacahan’da açılan Kaligrafi kursuna başta edebiyat öğretmenieri olmak üzere ağır ilgi gösteriliyor.
Ülkemizde unutulmaya yüz tutmuş el sanatları düzenlenen kurslar sayesinde yaşatılmaya çalışılıyor. Bu sanatlardan biri de geçmişi 2 bin 500 yıl önceye dayanan Kaligrafi sanatı.
Kaligrafi sanatı usta öğreticilerinden Bedrettin Sandıkçı, kurslara öğretmenlerin daha çok ilgi gösterdiğini belirtti.
Sandıkçı, “Yaklaşık 40 yıldır kaligrafi sanatı ile uğraşıyorum. Ortahisar Halk Eğitim Merkezinde 6 yıldır usta öğretici olarak çalışıyorum. Kaligrafi sanatının yaklaşık 2 bin 500 yıl önceye dayanan bir tarihçesi var. Etiler, Akadlar, Sümerler vaktinde katma sanatıyla bir arada mermer üzerine nakşedenlere ’Hakkak’ denir. Hakkaklarımızın bugüne kadar getirdiği figürlerin oluşumundan meydana gelir. Kursumuza ağır bir talep var. Kaligrafi unutulmaya yüz tutmuş el sanatları ortasında yerini alıyor. Kaligrafi sanatı Kültür ve Turizm Bakanlığının müdafaası altındadır. Bu sanata oldukça talep var. Kurslarımız mümkün mertebe öğretmenlere yüklü. Burada öğretmenlerimiz var, edebiyat öğretmenimiz var tekrar usta öğretici olarak yetiştirdiğimiz arkadaşımız var. Kaligrafi sanatını artık Ortahisar Halk Eğitim Merkezi olarak Trabzon’a yaymak üzereyiz” dedi.
Kursiyerlerden Asiye Cihan, edebiyat öğretmeni olması hasebiyle Kaligrafi sanatına ilgi duyduğunu belirterek “Trabzon Fen Lisesi’nde Edebiyat öğretmeniyim. Edebiyat öğretmeni olmam hasebiyle esasen yazıya, sözlere, harflere düşkünlüğüm vardı. Kaligrafi sanatı çok hoşuma giden bir sanat. Daha evvel pandemi devrinde uzaktan eğitimle kurs almaya çalıştım fakat tam öğrenemediğimi düşündüm. Sonrasında da Bedrettin hocamı buldum, sağ olsun kendisi bize çok şeyler öretiyor. Maksadım, Kaligrafi sanatını ileri bir düzeye taşıyıp öğrencilerime bu noktada yardımcı olmak. Fen Lisesindeki öğrenciler genelde tıpçı yahut mühendis oluyorlar ama bir hobi olarak bir terapi olarak sahiden bizim için nefes alma rahatlama ve ortaya hoş eserler koyma marifeti. Yazmadığım vakit kalemi elime almadığım vakit eksiklik hissediyorum. Yazınca rahatlıyorsunuz” diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Şafak Zeki Akca tarafından
13 Mayıs, 2025 00:53 tarihinde yayınlandı
A+ A-

KÖY NEYİME DEMEYİN!

SON İSTANBUL DEPREMİ VATANDAŞLARI KÖYLERİNE GİTMEYE ZORLADI.

Dedelerimizin., büyük büyük Dedelerimizin kavimler halinde yaşamış oldukları kırsal yaşam alanlarına KÖY denir.

60’LI VE 70’Lİ kuşaklar köyün ne kadar değerli olduklarını iyi bilir.

Daha sonraki kuşaklar ise Köyü gereksiz bir yer olarak görürler.

Ama şunu bilmezler ki gün gelir o ata toprakları çok değerli olur.

Bu son deprem bize bunu gösterdi.

Ve onun içindir ki köyler artık eski değerlerini kazanmaya başlamış gözüküyor.

*

Köyün en güzel yeri  neresidir? diye söylesem HARMAN dır dersiniz.

Çocukluğumuz da çok giderdik ata topraklarımıza,

Dört gözle hasretle beklerdik hafta sonu köye gidebilmek için...

Güz zamanı Harman da öküzlerle atlarla tüven sürülürdü bizlerde tüvenlerin üstüne oturur buydağın samandan ayrılmasını seyrederdik.

NE GÜZELDİ O GÜNLER..

ANLATIMAZ YAŞANIR DERLER YA...

*

Geçtiğimiz bayram köyleri biraz dolaştım kendi köyüme de gittim.

En çok dikkatimi çeken köyler de ve köyümüz de o eski ahşap evlerden o kerpiç evlerden artık eser yoktu.

Yeni yeni binalar yapılmış her taraf olmuş betonarme

Köyler köylük ’ten çıkmış yani

Şehirlerde yaşayanlar biraz parası olanlar o eski evleri yıkıp yerlerine beton evler kondurmuş o köyün estetiğinde, güzelliğinden eser yoktu sadece bizim köy için değil diğer köylerde de durum farklı değil.

O eski köyümüzden artık eser kalmamıştı.

*

Şimdiki köyler de;

O ahır kokulu evler var mı? YOK...

Bahçe ve Bostan işleri var mı? YOK...

Her evin altında inekler, keçiler, atlar eşekler var mı? YOK…

Tarlada ekin ekmek var mı? YOK...

Köy Taş Fırınlarında Çörek ve Göbü yapmak var mı? YOK

KÖY odaların da ihtiyarların toplanıp eğlenceler yapılması var mı? YOK

Köyde öküzlerle kağnı arabaları ile saman taşımak var mı?  YOK...

Horoz ve tavuk beslemek var mı? YOK...

Hatta tavuk yüzünden komşu kavgaları bile YOK...

DAHA NELER? NELER?

Biz bu değerlerimizi kaybettik.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Yeni yetişen nesil köy yaşantısını bilmiyor.

Eski nesiller de yaşlandı artık.

Bu genç nesillere kim öğretecek bu yaşantıyı

*

Şu anki neslin yaptığı tek şey var

Eski ahşap evleri yıkmak!..

Köye gelen manav arabasından ekmek almak,

sebze ve meyve almak bunlarla beslenmek.

Tereyağını, yumurtasını sütünü etini şehre inince marketten almak.

BEN KÖYDE YAŞIYORUM MU DİYECEĞİM?

Devletimizin ve büyüklerimizin bu konuya el atması gerekir.

Köye yerleşecek misin ilk önce AHŞAP EV YAPACAKSIN

Devlet bu konuda üzerine düşen Ağaç desteğini vermesi gerekir

Ahşap ev yapanlara şart getireceksin ki Tarım ve hayvancılık yapacaksın diye

O evin mutlaka bir ineği olacak, bahçesinde tavukları olacak,

Bahçe ve bostan işlerini mutlaka yapacak

Ekip biçeceği tarlası olacak

Buna benzer konularda devlet desteği olursa o köy yaşantılarımız tekrar geriye gelir.

Yoksa ne ekonomi düzelir, ne köyler düzelir nede şehirler düzelir!..

Bu şekilde devam ederse hayat yaşanmaz hale gelir herhalde…

Ne dersiniz? Yorum sizlerin…

Kalın sağlıcakla….

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.